Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Oyun ve Adalet
Atay'ın dilini konuşarak başlayalım. Çünkü iyi edebiyatta çok rastlanan bir durum değil: Atay'ın romanlarında hep bir söz fazlasıyla, bir laf kalabalığıyla karşı karşıyayızdır. Sözün durmadan çoğaldığı, konuşanın hep yeni söz üretme gereğini duyduğu, sözün anlamını tüketip konuşanı yorgun düşürdüğü bir konuşma biçimi. Zaten hemen fark edilir: Atay'ın romanlarındaki dil, birbirine eklenmiş çeşitli seslerden, üst üste yığılmış çeşitli söylem katmanlarından oluşmuştur. Bu, özellikle de Tutunamayanlar için geçerlidir. Atay'ın dili, bu topraklarda yaşayan insanların üzerinde hep bir basınç uygulamış, belli bir kamusallık kazanmış çeşitli söylemlerin dışına çıkarak değil, onların içinden yol alarak var edebilmiştir kendini. Bu yüzden de popüler diyebileceğimiz çeşitli dillerin, örneğin acılı aşk romanlarının, abartılı melodramların, hüzünlü alaturka şarkıların, Türkçe tangoların, dokunaklı ölüm ilanlarının, yaralı gönül muhabbetlerinin dilini içinde barındırır.
Sayfa 13 - MetisKitabı okudu
·
18 görüntüleme
Hercaiokumalar /Ayşe okurunun profil resmi
Yıldız Ecevit, Atay'ın "Tutunamayanlar"da kullandığı dili ikiye ayırarak inceler: Birincisi, Atay'ın romanda kullandığı özgün dilidir.İkincisi de parodi yoluyla kullandığı dilldir ki Nurdan Hanım' ın "popüler dil" olarak nitelendirdiği dildir bu. Yani Atay bu parodiler ile bir yandan yoğun bir şekilde metinlerarasılık yöntemine başvururken bir yandan da kendi ürettiği metinlerle Nurdan Hanım'ın listesini verdiği popüler metinlerin parodisini yapar.
Murat Sezgin okurunun profil resmi
"Farklı düzeylerde de olsa bütün bu dillerle oynayarak, bu dilleri eğip bükerek, başkalarının dilinin bir parodisi, abartılmış bir taklidi olarak kurabilmiştir Atay kendi dilini." der Nurdan Hanım ve devam eder: "Bunun bir nedeni, belki de Atay'ın "Türkiye'nin Ruhu" dediği şeyi anlatmak istemesi, bu ruhunsa ancak bir gürültü olarak ifade edilebileceğinin farkında olmasıydı.(...) Başka şeyler de eklenebilir, ama şu önemli: Atay'ın romanlarından yükselen gürültü, yukarıda sözünü ettiğimiz çeşitli dillerin birbirine karışmasından, birbirini çelmesinden kaynaklanan bir gürültüdür. Oynarken durmadan bir rolden diğerine girip çıkan çocukların çıkardığına benzer, dışardan bakıldığında anlamsız görünen, anlamın tükendiği izlenimini veren bir gürültü. Atay mizahını büyük ölçüde bunun üzerine, Tutunamayanlar'da "kaba, gürültücü adam" Turgut Özben'in, Tehlikeli Oyunlar'daysa "işi öylesine şakaya getiririm ki, gerçeğin anlamı kalmaz," diyen Hikmet'in çıkardığı gürültü üzerine, bu durmadan çoğalan, durmadan kendini yanlışlayan söz üzerine kurmuştu."
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.