Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba Değerli Kitap Dostları  Bugün sizlerle duyulmamış ama fazlaca kıymetli bir eserin yorumuyla beraberim #cemilesümeyra #derindalış #kitapyorumu #tavsiyekitap #kitaptavsiyesi @suleyayinlari Kitabımıza geçmeden önce yazarımızı anmak istiyorum öncelikle. Geçen yıl nisan ayında henüz 40 yaşındayken hayata veda etmiş olan yazarımızı saygıyla anıyorum. Mekanı cennet olsun İnşAllah. Yazarımız edebiyat fakültesi mezunu ve bir Türkçe öğretmeni. Üniversite yıllarındayken intihar ederek yaşamına son veren yazarlar hakkında derin araştırmalar yapmış ve bu tezi daha sonra düzenlenerek kitap haline getirilmiş. Yorumlamaya niyet ettiğim kitap ise yazarın ilk ve tek öykü kitabı.  Kitabımıza dönecek olursam. Beni çok derinden etkiledi. Anlatımı duru ve saf. Okuduğum en samimi kitaplardan biri olduğunu söylebilirim. Kısa kısa öykülerle hergün birçoğumuzun hatırlamadığı ölüm gerçeğini hatırlattığı ve hafızalarımıza kazımayı başarabildiği için minnettarım. Öykülerinde bazen kalemi çocuklarının ellerine vermesi, bazen yaşadığı bir anılarından bahsetmesi, bazen bizi derinlere daldıracak ifadeler kullanması ve vurucu bir sonla kitabını noktalaması Cemile Sümeyra'yı ölümsüz bir yazar yapıyor. Yazarımız yazan bir aileden gelmiş ve yazan bir insan olmuş. Yazan bir eş nasip olmuş. Kitabı en başta yazar adayları olmak üzere, tüm öğretmenlere ve fani olduğunu unutan tüm değerli fani kitap dostlarına tavsiye ediyorum. Klasik haneme yazdığım bu kitabı mutlaka okumalısınız.  Yepyeni gönderilerde görüşmek dileğiyle.  Huzurla, dostlukla, kitapla kalın  🤗 Alt kısımdaki öyküyü kaçırmayın  Beklememek hafifliktir denildi. O da beklemeyi şiar edindi kendine. Hakikaten de hafiflik hissetti. Hafiflik, huzurun ta kendisiydi. Ama nedense yetmiyordu. Arayış hep devam ediyordu. Duru bir yürüyüş seçti; dupduru. Hafif bir yürüyüştü bu, huzurlu yani. Yürürken uçuyordu sanki. Uçmak büyüleyiciydi. Büyülendi kaldı kendi uçuşuyla. Yürüyordu. Yürümeyi önemsedi hep. Yürürken bir sonsuz mavilik ilişti gözüne. Uzaklarda... Sevindi. Ne de güzeldi bu mavilik. Mavide derinlik buldu, sudaysa bambaşka bitimsiz bir huzur. Önce kıyısında gezindi bu maviliğin, kolaçan etti dört bir yani, boylu boyunca ve enine boyuna. Dolandı durdu bu huzur diya- rında. Uzun uzun yürüyüşler yaptı. Çok ama çok uzun yürüyüşler... Tanımak istedi, bilmek, daha da sevmek. Böylece gitgide koptu kıyıdan. Oysa sağ kalabilmek yahut içinde yer eden korkudan kurtulabilmek için en azından bir ayağı kıyıda olmalıydı; işte bunu bilemedi. Kıyıdan uzaklaştıkça maviliğin koynunda buldu kendini. Anladı ve hissetti ki, deniz diyorlar bu derinliğin adına. Deniz... Ne güzel, ne ince, ne manidar, dedi içinden. Bir karış suda boğulan insan olma artık, dedi kendine. Artık dalgalara direnmeliydi. Yıkılmamalıydı. Denizde buldum kendimi, dedi bir gün. Denizsiz olmuyor ki... Bir duygunun etkisiyle daldı iyice derine. Meğer bu kıyılarda hiç deniz olmazmış. Laf arasında öyle görmeyi dileyenlerin söyledikleri küçük yalanlardan ibaretmiş her şey. Deniz derlermiş okyanusa. Olmadığını bile bile kandırırmış böylece insan kendini, yalanının etrafında dolanırken. Önce nefes alınmaz bir yerde olduğunu anladı... Düşündü bir an, dalmanın da bir usulü varmış, diye. Ne çıkabildi ne de durabildi, derinlerde düşünemez oldu.
Derin Dalış
Derin DalışCemile Sümeyra · Şule Yayıncılık · 201818 okunma
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.