Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Selahaddin Eyyubi Kimdir ?
  SULTAN SELAHADDİN EYYUBİ (1138-1193)                       Selahaddin Eyyub bin Yusuf  (el-Melik el-Nasır Ebu'l Mu?affer Selahaddin Yusuf bin Necmeddin Eyyub)   1138 yılında Tikrit’de dünyaya gelmiştir . ( Bugün ki Irak da  Dicle Nehri kenarında kurulmuş bir kasaba ). Selahaddin’in hangi etnik unsura ait olduğuna dair bir kaç tez : İbni Haldun Selahaddin’den neredeyse 200 yıl sonra   1375 yılında yazdığı Mukaddime adlı eserinde belirttiği üzere Selahaddin Eyyubi'nin atalarının, Yemen'in Himyeri vilayeti eşrafından Hezbâniyye Kürtlerinin Ravvadi aşretine mensup Araplardan olması  ve bu aşiretin Himyeri bölgesini yüzyıllarca yönetmiş olan Devs hanedanına akraba olmasıdır. Tarihçi Yakubî'nin bir kaydına göre de Revadi Kürtleri, Revvad b. El-Musanna el-Ezdî'den gelir ve bu şahıs da 758 yılında Basra'dan Azerbaycan'a yerleştirilen Yemen Araplarındandır. Zeki Velidi Togan da Eyyubilerin önce Kürtleşmiş sonra da Türkleşmiş bir cenubî Arap sülâlesinden olduğunu desteklemiştir.  Bir başka  Arap Tarihçisi Ebu Farac  Selahadin’in ailsesini  bugün ki Azerbaycan sınırılarında bulunan Davin’den gelen  bir Kürt ailesi olarak belirtir. (Ebul Farac Tarihi (Türk Tarih Kurumu Basımevi Cilt II, Sayfa 401 – 1950) Avrupalı tarihçilerin birleştiği nokta ise Selahaddin’in Kürtlüğü konusudur   Ait olduğu Revadi Kürt Aşireti,  Şeddadi  Kürt Devletine tabi olarak Güney Kafkasya’da varlığını sürdürmekteydi.  ( Bugün ki Ermenistan ile Azerbaycan’ın kesiştiği bölgeler ).   1071 Malazgirt Savaşı’nda Müslüman olmalarından dolayı Selçuklular ile beraber savaşa girdikleri konusunda çoğu tarihçi birleşir. Keza bu savaşın ardından Anadolu’ya ve  daha güney kesimlere yapılan göç dalgasına Selahaddin’in ataları da katılır. Dedesi Şadi,  Revadi Kürt Aşireti’nin reisi konumundaydı ve Büyük Selçuklu komutanları ile arası oldukça iyi durumdaydı. Hatta  Minosrky’e göre Necmeddin Eyyub’in Tikrit Bölge komutanlığına getirilmesinde Şadi’nin yakın arkadaşı olan Bağdat Valisi Bihruz’dan ricasının etkisi vardır. Bu sırada Selahaddin’in  amcası Şirkuh’da Suriye hüküm süren Selçuklu Atabeylerinden  İmameddin Zengi ve daha sonra yerine geçen Nureddin  Zengi’nin ordusunda  üst  düzey bir askeri rütbeye sahip idi . ( Şirkuh : Farsça dağ aslanı demektir ) . Necmeddin Eyyub biraz daha dini ve siyasi kişiliği ile ön plandayken Şirkuh ise  askeri açıdan gösterdiği yiğitlik ile ön plandaydı. İleride görüleceği üzere Selahaddin’in   hem dini hem de askeri yapısını kimlerden aldığı daha kolay anlaşılır. Ebu Farac,  Necmeddin ve Şirkuh’un  İmameddin Zengi’nin komutasına geçmelerini farklı bir biçimde açıklar. Farac’a göre : Şirkuh Bağdat Valisi Bihruz’un  çok sevdiği bir Hristysan’ı öldürmesi sonucu iki kardeş şehri terketmek zorunda kalmışlardır.  Gibb’ göre ‘’ İmadeddin Zengi'nin ordusu 1131'de Karaca el-Saki tarafından mağlup edildi ve Zengi, Tikrit'e sığındı. Selahaddin'in babası Necmeddin Eyyub ve amcası Esedüddin Şirkuh  Zengi'ye yardım etmiş ve Tikrit'te hapsedilen Aziduddin el-Mustevfi'nin kaçmasını sağlamışlardır.[ Bunun üzerine Bihruz ile araları açılmış, buna mukabil Musul ve Halep Atabeyi Zengilere yaklaşmışlardır. Şirkuh'un bir Selçuklu yüksek memuru öldürme olayından sonra iki kardeş Zengi'ye başvurmuş ve 1138'de görevinden alınan Necmeddin Eyyub ve ailesi İmadeddin Zengi'nin hizmetine girmiştir.’’(Sir Hamilton Gibb, "The Life of Saladin from the Works of İmad ad-Din and Baha ad-Din," Oxford, Clarendon Press, 1973.) Annesi  Selçukluların Harim emiri Şihabeddin Mahmud ibn Tokuş el-Harim'un kızkardeşidir.  Ailesi  Selahaddin oğduktan birkaç gün sonra malum durumlardan dolayı Tikrit’ten ayrılmak zorunda kalmışlardır.  Babasına İmameddin Zengi tarafından idaresi verilen Baalbek ve Şam’da çocukluğu geçmiştir. Askeri alanlardan çok dini eğitimine  önem vermiştir. Daha önce bahsettiğimiz gibi askeri yönleri daha çok yirmili yaşlarında ortalarında  amcası Şirkuh’un etkisi ile gelişecektir. Büyük Selahaddin’in doğuşu , İmameddin Zengi’den sonra Zengi  Hanedanlığı’nın başına geçen Nureddin’in Mısır’daki iç karışıklıklar ve Haçlı tehlikesi sonrası kendisinden yardım isteyen Mısır Halifesini yardım cevabına karşılık Şirkuh’u Mısır’a göndermesi ile başlar. 1163 yılında Şirkuh Mısır’a hareket eder ve bu sırada 25 yaşında olan Selahaddin’de amcasının yanında bu göreve katılır. Burada ilk  parlak zaferi İskenderiye’ye yapılan bir Haçlı Seferi’nde  amcası Şirkuh’ın savunduğu kanadın yenilmesine rağmen ordunun sol kanadında Kürt Süvari birliklerini yöneten Selahaddin’in zafer kazanmasıydı . 1169 yılında Fatımi Halifesi veziri Şavar’ın saltanatını devam ettirmek için Haçlılarla iş birliğine girdi. Şirkuh hem  Haçlılar ile hem de Fatımiler ile mücadele etmek zorunda kaldı. Daha sonra Şavar’ı ihanetinin cezası olarak öldürttü. Olaydan iki ay sonra ise kendisi vefat etmiştir. Bu siyasi konjoktür’de  31 yaşındaki Selahaddin Mısır vezirliğine  getirildi. 1171 yılına gelindiğin de Mısır Şii Halifeliği’ne son verek Abbasilere  bağlılığını ilan etti. Fakat  1174 yılında Nureddin’in vefatına kadar Zengi’lere tabi kalmıştır.  1177 yılında  Kudüs’ü alma girişiminde bulundu fakat yapılan savaşta IV.Boudin’e yenildi. Bu mağlubiyet sonrası öncelikle bölgesinde  hakimiyetini tesis etme faaliyetlerine girişti. Özellikle  Müslümanların hac yolarını güvence altına alması, tüm İslam camiası içinde Selahaddin’in popülaritesini üst seviyeye getirmişti . Endülüs’ten hac görevini yapmak için yola çıkan ünlü seyyah İbn Cubeyr geçtiği yollardaki sükûnet dolayı Selahaddin’i övmekten geri durmaz ve onun İslam dünyasının kurtuluşu olarak görür.( İbn Cubeyr , Sıhle )    HİTTİN SAVAŞI  1187  Selahaddin, Kudüs’ü almaya daha önce de kalkışmış idi, fakat aldığı mağlubiyetten iyi ders çıkardığından bu fethi aşamalar ile  gerçekleştirme yoluna gitti. Öyle ki Kudüs yakınlarında ki su kuyularını kapatarak şehri susuz bırakmak gibi önemli planlar ile kuşatmanın kırılmasını  sağladı. Aylar süren kuşatma 2 Ekim 1187 yılında sonra erdi ve şehir 88 yıl sonra Müslümanların eline geçmişti. Bu durum İslam dünyasında Selahaddin’i en yüksek siyasi figür haline getirmişti.  Bundan sonraki hayatında da özellikle Haçlılar ile savaşlar ile geçmiştir. III. Haçlı Seferinde , İngiliz Kralı Richard ( Aslan Yürekli Richard ) ile mücadelesi uzun ve  iki tarafı da tüketen bir savaşlar silsilesi oldu. Bu iki hükümdarın savaşı Avrupa’da en çok  anlatılan halk hikayeleri arasında gösterilmiştir. Yaşamının son yıllarında Selahaddin, Şam’a çekildi. 1193 yılında burada vefat etti Türbesi bu şehirdedir. Öldükten sonra  oğulları toprakları aralarında paylaştı ve bu büyük hükümdarın mirasını kısa zamanda yok etmeyi başardı. Ordusunda Türklerin hayli fazla olması, Annesi’nin  Türk olması ve  erkek kardeşinin adının Türk ismi olan Tuğtekin olması  bazı  Türk tarihçilerini Selahaddin’in hemen Türk olduğuna  dair ucuz bir kanaate itmesi bilimsel açıdan kolaya kaçmaktan öte değildir. Nitekim  o mantalite ile gidersek 36 Osmanlı Padişah’ından kaç tanesinin isminin Türkçe  ve annesinin Türk olduğu sorusunu sormak da fayda vardır.   Salih ÇAKIR
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.