Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

"Etkisi ne olursa olsun, ister şiirsel, ister kahince, ister nesnel, ben edebiyatı genel olarak sadece büyülü, yani araçlaştırılamaz [unmediatable] olarak kavrayabiliyorum. Evet, insana esenlik veren, en derinlerdeki doğası itibariyle felaketvari olmayan her yazma eyleminin kökeninde gizem vardır (bir kelimenin, bir dilin gizemi). Dil, sayısız form içerisinde etkili görünebilir, ama içerdiklerinin dolayımlanması yoluyla etkili olamaz; haysiyetinin ve özünün en saf biçimde açılması yoluyla etkili olabilir. Şiir ve kehanet gibi, dilin etkililiğinin başka formlarını dikkate almıyorsam dilde söylenemez olanın dil billur saflığına erişinceye dek bertaraf edilmesinin dil içerisinde ve böylece dilin içinden bir etki yaratmak için bize verilmiş ve en rahat ulaşabileceğimiz form olduğunu her defasında görmemdendir. Söylenemez olanın bertaraf edilmesi, bence gerçek anlamda nesnel, ayık bir yazma üslubuyla örtüşmektedir ve dil ile eylem arasındaki ilişkinin göstergesidir. Aynı zamanda hem nesnel hem de hat safhada politik bir üslup ve yazma biçiminde anladığım şu: sözden esirgenmiş olana götürmek. Ancak sözsüzlüğün ifade edilemez saf gücünde bu alanın açıldığı yerde, söz ile güdülenmiş eylem arasındaki büyülü kıvılcım sıçrayabilir. Orada ikisinin birliği eşit derecede etkilidir. Ancak bir sözün en derindeki sessizlik nüvesine doğru şiddetli yönelimi, hakiki anlamda etkililiğe nüfuz edebilir. Sözün, tanrısal olana, 'etkili' insan eylemlerinden daha uzak olduğuna inanmıyorum; buna bağlı olarak, kendisi ve kendi saflığı dışında, tanrısal olana götürebileceği herhangi bir yol olduğuna da inanmıyorum. Söz bir araç olarak çoğalır."
··
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.