Gönderi

Kötü Kokulu ve Sağlığa Zararlı Tütünün Ortaya Çıkması
Tütün 1009 yılında (1600) İngiliz kafirleri getirdiler ve rutubetten ileri gelen kimi hastalıklara ilaçtır diye sattılar. Giderek, keyif ehli olmayanlar da kullanmaya başladılar. Hatta ulema ve devlet büyüklerinden birçokları o tutkuya uğradılar. Kahvehaneler, rezil ve ayak takımı kimselerin fazla tütün içmelerinden dumanla doldu ve içinde olanlar birbirini göremez oldu. Birbirinin yüzüne üfleye üfleye çarşı ve mahalleleri de kokuttular ve üzerine nice saçma sapan şiirler yazıp yerli yersiz okuttular. Kimi dost çevreleri arasında defalarca tartışmalar oldu. Tütünün iğrenç kokusu hemen adamın sakal ve başörtüsüne, üzerindeki giysisine, özellikle eğer içilirse evine siner. Bundan başka hakı ve keçe gibi eşyayı, evdeki yatakları yer yer yakar; kül ve köz ile dört bucak pislenir; uykudan sonra uğursuz kokunun dimağı etkilediği ve fazla kullanılması ile insanın çalışamaz hale geldiği; elleri iş görmekten kaldığı ve bunlar gibi daha bir çok korkunç zararları görülürken, zevki ve yararı nerdedir diye soruldukça “bir eğlencedir, bunun dışında safası zevk verir” demekten başka bir cevap verememişlerdir. Halbuki bundan başka ruhça bir safa ihtimali yoktur ki zevke dair olsun. Bu cevap bir cevap olamaz sadece tatsız tuzsuz bir ağız kalabalığından başka bir şey değildir. Hepsi bir yana İstanbul’da kaç kez büyük yangınların çıkmasına yol açmış bulunmaktadır. Nice yüz bin adam o ateşe yanmış yıkılmıştır. Ancak gerçekte forsa çalıştıran gemilerde gardiyanlar kullanırlarsa biraz uyku giderici etkisiyle forsa gözetleyiciliğine yararlı olduğu inkar olunamaz. Bir de rutubeti gidererek kuruluk getirir. Fakat bu kadarcık bir yarar için birçok zararına katlanmak ne akıl karıdır ne de geleceğe uyar. 1635-1636 yıllarına gelince o denli yaygınlaştı ki tütünün içilmesi yasaklandı.
Sayfa 351 - T.C.Kültür Bakanlığı YayınlarıKitabı okudu
·
27 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.