Fransız ihtilaliyle beraber, aristokrat halkın işçi sınıfı üzerindeki tahakkümü tamamıyla kaybolur ve işçi sınıfının intikam duygusu, ihtilalle beraber tamamıyla aristokratlara zulmetmek üzerine bina edilir. Dickens'ın akla gelen ilk kitaplarından birisi olan İki Şehrin Hikayesi'nde Paris ve Londra'da Fransız ihtilali sonrası yaşanan sefil hayat ve ihtilalin öbür yüzü anlatılmaktadır. Gücü eline geçiren kitlenin nasıl bir tassup ile hareket ettiği ve karşı tarafı acımasızca vurduğu çok güzel bir şekilde Dickens tarafından gözler önüne serilmiş. Öncesinde tamamıyla yüklü vergiler ile ezilen, emeği sömürülen ve insan yerine konmayan halkın gücü ele alınca yaptıkları tam bir faciadır. Dickens'ın realist bir dille kaleme aldığı eser, yukarıda da bahsettiğim gibi tarihi bir gerçeği bütün çıplaklığıyla anlatıyor. Bununla birlikte eserde müthiş bir burjuva eleştirisi yapılmaktadır. Kesik bir anlatımın olması, zaman zaman eserin okunmasını zorlaştırsa ilerledikçe bu durum ortadan kaybolmaktan ve kitap tam anlamıyla kişiyi sürüklemektedir. İçerisinde kavuşulmuş bir aşk hikayesine de yer veren eser, Sydney Carton'ın devreye girmesiyle platonik bir aşk modelini alır. Ayrıca muhakkak söylenmesi gereken bir hakikat: Sydney Carton sen nasıl bir kralsın kardeşim... Aşkı için bir babanın ölmesine engel olup onun yerine giyotinin altına kendini atan bu ihtiyar, başlarda uyuz olunan bir bunak olsa da kitabın sonunda akıl almaz bir fedakarlık gösteriyor. Klasikleri okuyun efendim, Charles Dickens'ı okuyun, İki Şehrin Hikayesi'ni muhakkak okuyun. Alakasız dipnot; Aliya ne güzel söylemişti: "Biz kin gütmeyeceğiz ama bu yapılanları asla unutmayacağız."

İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Can Yayınları · 202359,3bin okunma

·

16 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

gustav