Gönderi

116 syf.
10/10 puan verdi
Gül Bahçesi ve Karanlık Eller
Her insan bir tomurcuktur bir tohumdur en başta. Zamanla toprağa düşer, büyür, gelişir. Bir ağaç olur, bir gül bir çiçek gövdesi olur. Elbet en güzel halini alabilmesi için bir gülün açması, bir ağacın ballı meyvelerini sunması gerekir. Bunlar içinde gövdesine bir özsuyun akması. Bu özsu insan için sevmek, sevilmektir. Bir insan sevmiyorsa, sevilmiyorsa; açmayan bir gülden meyve vermeyen ağaçtan ne farkı kalır. Salt dikenli bir gül ve kuru bir gövde. Hele bir yüreğine o özsu aksın, sevmenin sevilmenin tadına varsın; görün bak nasılda mis kokulu güller açıyor dokunmaya bile kıyamadığınız nasıl da sunuyor size en ballı en güzel meyvelerini. Dünyanın en mutlu insanı olursunuz bunları gördüğünüz de, ne de güzel şeyler varmış dersiniz yeryüzünde. Sevdiğiniz insanın güllerine eğilip kokladığınızda ballı meyvelerini ağzınıza attığınızda, sizin de içinizde bir sevgi peyda olur. Unutursunuz her şeyi. Yaşamak dersiniz ne güzel şey, bu dünya ne güzel yer. Ben bu zamana kadar boşuna yaşamışım, bu güller olmadan bu meyveleri tatmadan. Yüreğiniz ferahlar, haykırasınız gelir dağlara, bir kuş olup uçasınız, olduğunuz yerde durup dururken kalkıp raks edesiniz. Bundan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. Her insan farklı bir çiçektir farklı bir meyve ağacıdır. Bazısı güldür, güller bile farklı farklıdır kendi içinde; kırmızısı, mavisi, beyazı, pembesi, kadifesi. Bazısı papatyadır, bazısı menekşedir, bazısı kardelen, bazısı mimoza. Her biri farklı bir güzellikte, en güzel halinde en güzel kokularını etrafını yaymak isteyen. Bazı insanlarda ağaçtır mesela. En ballı meyvelerini çevresine sunmak isteyen, gölgesinde herkes ferahlasın isteyen, baharda en güzel çiçeklere bürünmek isteyen. Çiçek insanlarda ağaç olur zaman geçtikçe. Bazısı erken olur bazısı geç olur ama elbet olur. Onlarda isterler ağaç insanların istediklerini. Bir de gelecek zamana yeni çiçek insanlar , ağaç insanlar yetiştirmek isterler sonra. Yetiştirecekleri çiçek insanlarda kendileri gibi açsın, mis kokularını etrafa yaysın, hiçbirisi koparılmasın dalından, hiçbirisi kuru bir çalı dalı, dikenli bir gül olarak kalmasın. Dünya hep, her zaman çiçek kokularıyla dolsun, gölgesinde ferahlanan, ballı meyveler sunan ağaçlar olsun. Bundan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. Dünya çeşit çeşit açan çiçeklerle, türlü türlü meyve veren ağaç insanlarla güzeldir. Bu farklılıklardır bizi güzel kılan. Bir bahçe düşleyin; içinde pembe, beyaz, kırmızı, kadife, mavi güllerin olduğu ya da dallardan sarkan çeşit çeşit ballı meyve kokularının burnunuza geldiği. "Cennetten bir köşe" dersiniz. Oysa insan ağaçlar bu farklılıkların güzelliğinin farkında değildir. Siz hiç mavi bir gülün beyaz güle "ben senden daha güzelim çünkü maviyim" dediğini duydunuz mu? Ya da çınar ağacının kavak ağacını dönüp "ben yüzyıllık çınarım senin gibi kısa süre sonra yok olmacağım" dediğini. Ya da bir meyve ağacının çınar ağacına "ben meyve veriyorum sen vermiyorsun" dediğini. Ben duymadım. İnsan ağaçlardan çok duydum ama. Kısa, uzun, şişman, zayıf, mavi gözlü, sarışın, esmer, siyahi, beyaz, yerli sözlerini. Demeseler keşke, farklılıkların güzellik olduğunun farkında olsalar. Ondan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. İnsan ağaçlarda demezler böyle şey aslında, özleri izin vermez. Her insan dünyaya tertemiz en saf haliyle gelir. Büyür, gelişir, serpilir. Tam içine sevmek ve sevilmenin özsuyunun akacağı vakit bir karanlık el sıkmak ister bu suyu. Aksın istemez insanın içine. Bilir ki akarsa farklılıkların güzellik olduğunu anlayacaktır insan. Dünyayı cennetten bir köşeye çevirecektir. Sömürülmeyecektir. Siz özenle yetiştirdiğiniz bir gülün koparılmasını ya da özenle yetiştirdiğiniz ağacınızın dallarının kırılmasını ister misiniz? Ben istemem, hiçbir insan ağaç istemez. Yeter ki farklılıkların güzellik olduğunun farkında olsun. Bundan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. Bu insan ağaçları birbirine düşüren karanlık elin yaptığı iki koklaşan köpek arasına atılan taşa benzer. Bilmiyorum daha önceden iki koklaşan köpek arasına atılan taşa şahit oldunuz mu? Ben yapmadım a, birkaç kere şahit oldum. İki köpek uzaktan birbirlerini görür. Bu ikisi içinde bir yeniliktir. Kendi türünden farklı bir canlı. Sakin sakin birbirlerine doğru gelirler. Yavaş yavaş birbirlerine sokulurlar, koklaşırlar. Gözlerinde yeni bir canlı tanımanın ışıltısı vardır. Farklılıklarının farkına varmaya, güzelliğini görmeye başlarlar. O ara uzaktan karanlık bir el ikisinin arasına bir taş atar. Bu taş iki canlı içinde bir tehlikedir. İkisi de bir anda hiddetlenir. Zannederler ki bu yeni canlı ona bir zarar verecektir. O sevgi dolu, ışıltılı gözleri bir kin bürür. Birbirlerine düşerler. Oysa o taş atılmasa bu ışıltılı gözler, sevgi dolu mahluklar ne güzel günler geçireceklerdir. Kırlarda koşacaklardır, çöp tenekelerini beraber karıştıracaklardır, birbirlerinin seslerine kulak vereceklerdir, kokularını bileceklerdir. Bundan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. İşte ağaç insanlara yapılan da budur. Sadece karanlık elin attığı bir taş. Bir tehlike ve ışıltılı gözlerin kine bürünmesi. Oysa birbirlerini tanıma fırsatı verilse, hiç ağaç insanlar isterler mi cennet bahçeleri cehenneme çevrilsin. Beraber bu bahçenin tadını çıkartırlar. Maviyi mavi, kırmızıyı kırmızı, pembeyi pembe olduğu için severler. Yeni yetiştirecekleri ağaç insanları beraber yetiştirirler. Bu huzur yuvasını hiç bozmazlar. Hiçbir açmamış gül, meyve vermemiş ağaç kalmaz yeryüzünde. Yeryüzü gül kokuları ile dolar, birbirlerine en ballı meyvelerini sunarlar. Bundan sonra ne gam ne keder varsa yoksa sevmek, sevilmek.. Ne durursunuz a dostlar? Sarılın yanınızdaki kardeşinize. Sarılın ki karanlık elleri hep beraber kıralım. Dokunamasın hiçbirisi bizim gül bahçelerimize, baharda çiçeğe durmuş ağaçlarımıza. Sarılın ki özsuyunuz kardeşinizin içine aksın, dünya yaşanabilir bir yer olsun, geleceğimize umut dolu gözlerle bakalım. Bırakın kinlerinizi, küskünlüklerinizi, kırgınlıklarınızı bir kenara. Sarılın birbirinize doya doya. İçinizdeki güzellikleri yaşayın. Bugün varız yarın yokuz. Bu güzellikleri tatmadan göçüp gitmeyelim. Yaşayacaksak güzelliklerle, iyi şeylerle yaşayalım. Dostum Sait Faik’in dediği gibi "bir insanı sevmekle başlasın her şey" ama bir insanı sevmekle bitmesin. Farklılıklarımızın asıl güzellik olduğunun farkına varalım. Yaşar Kemal’in dediği gibi “Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını dünya için büyük bir kayıp sayarım. “ Buradan Yaşar Kemal’in “İnsan dünyada bedeni kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.” Sözüyle de dostum gönlü güzel insan
Rıdvan
Rıdvan
‘a Şırnak ‘ a selam ederim. İki de güzel şarkı sizin için. youtube.com/watch?v=18rJ43e... youtube.com/watch?v=7yQI2mU... Hepinizi seviyorum. O güzel yüreklerinizden öperim. Sevgilerimle.
Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne
Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler ÜstüneYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20182,986 okunma
··1 quotes·
403 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.