Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 16 hours
ilk inceleme deneme bir iki ...
Romanı okurken ilk etapta , dizinde yaşadığı ciddi sorundan dolayı hayata ve geleceğe karşı umutlarını yitirmemek için hem ruhsal (mental) hem de fiziksel olarak kendini yörüngede tutmaya çalışan melankolik ve kasvetli bir karakter imgesi ile karşılaşıyoruz ... Sonrasında yazarın Nuzhet'e duyduğu saf ve masum aşk ile işler iyice sarpa sarıyor... Bir tarafta sağlıklı ve hayat dolu nuzhet , diğer tarafta uzuv kaybının kıyısında olmanın yarattığı tahribatın etkisiyle umutlarını neredeyse yitirmeye yüz tutmuş , ama mücadele eden bedbaht bir karakter... Aslında bu romanda hoşuma giden iki önemli detay oldu . İlk olarak peyami safa'nın ana karaktere yükledigi evham ve kuruntular ile obsesif kompulsif kavramına yaptıgı göndermeler oldukça dikkat çekiciydi. Kitabın 1930 yılında yazıldıgını da hesaba katarsak, psikoloji literatürünün henüz 40-50 yıllık bir serüveni için oldukca futiristik ve psikolojik tahlilleri doyurucu bir roman diyebilirim. Kücücük şeyleri büyüterek sorun haline getiren , Nüzhet'in en ufak hareketini günlerce düşünen ve anlamlar yükleyen yazarın halet-i ruhiyesi için bile bu kitap okunmaya değer. İkincisi ise , bu kitap ile birlikte bilmediğim bircok Türkce kelimeyi öğrenerek , kelime haznemi genişlettigi için peyami safa'ya teşekkür ediyorum :) Yalnız yazar kendi dili ve ulusuna olan bağını o kadar özümsemiş ki bir an kitabı eski Türkce terimlerden dolayı okuyamayacaktım. Ek olarak, kitabın sonlarına doğru gösterdiği ırkçı tutum ve özellikle Goethe'nin bir aforizması hakkında gösterdigi alaycı tutum rahatsız ediciydi... Kitapta beni en cok etkileyen bölüm ise kesinlikle son kısımdı. Ana karakterin ameliyata girmeden önce getirildiği dokuzuncu hariciye koğuşunda hademe ile yaşadıgı dialog sarsıcıydı.. Operatörün akıbetini merak eden peyami'ye hademe durumu açıklar ; sizi ameliyat edecek operatör şu an yukarıda bir hastanın bacağını kesiyor... Felaket tellallığının böylesi... Kitabın son bölümünde karakterin uzuv kaybı öncesi yaşadığı gerilim , psikolojik çöküş süreci , kaldığı odanın kasveti , yalnızlığı ve yaşadıgı travma , birebir karakter ile özdeşleşmemize sebep oluyor . O duvarları , o korkuyu ruhumuzda bizzat hissedebiliyoruz... En önemlisi ise insan sağlığı ve uzuvlarımızın herşeyden değerli ve önemli oldugunu , dokuzuncu hariciye koğuşu odasında iliklerimize kadar hissediyoruz... Yazarın zaman zaman gösterdigi ırkcı ve etnosantrik kimlik rahatsız etse de , kitabı oldukça beğendim... Şimdi yazarın yalnızız kitabını edinmeliyim... İyi geceler... Teşekkürler peyami safa :)
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022103.2k okunma
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.