Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Öykü Otobüsü Etkinliği
Öykü otobüsü: #32743786 Yolcular: i.hizliresim.com/g6GR0O.jpg –Kapat şu televizyonu ya da sesini kıs beyinsiz! - Anne al şu kızını başımdan sesini duydukça beynime kan sıçrıyor. – Gece kuşu gibisin, sabah saatlerinde uyuyup gün ortasında uyanıyorsun, üç torba dolusu kitabını, acaba evin hangi köşelerinden toplayacağım soruları ile hayalgücümü geliştirmek dışında hiçbir faydan yok. Bıktım senden. Kendinden nefret ettirmek adına her tür özelliği barındırıyorsun. Seni kim, hangi akıllı, hangi akla hizmet hayatına alır diye merak ediyorum doğrusu. - Yine yumdun gözünü, bir araba laf ettin. Alllah kumandanın da belasını versin! Senin de abla! Bakalım ses kısabiliyor mu bu kumanda. (Kumanda pencereden sokağa fırlatılır) - Ablacığım? – (sessizlik) - Demek tek bir tuşa bile basmadan kısabiliyormuş. Pes doğrusu. Müthiş icat. - Anne yolluk bir şeyler yapsana? Sömürgeci tesislere muhtaç eyleme beni. – Dur yemediğin az bir ömrüm kalmıştı, yarın erkenden paketlerim onu da senin için. - Hangi günahınızın azabıyım acaba diye merak etmiyor değilim. Keşke kumanda yerine kendimi atsaydım, atsaydım kurtulurdunuz da benden. Ömrüm hep böyle bir şeylerden mahrum mu geçecek? Ben ne zaman küçük ya da büyük oğlunun çeyreği kadar önem arz edeceğim sizler için. Neyse, unut gitsin. Doyururum elbet bir türlü kendimi. Yan ya da ön koltuğumdan biri, yediği şeylere içli içli baktığımı farkedince paylaşır belki benimle. Bunu istiyorsunuz değil mi anne? – Tamam ya, deme öyle... Ciğerim sökülecek sandım. Şakası bile hoş değil. - Böyle insanlar inan bana çok sayıda anne... Kiminin damak tadı diye yiyemediği, burun kıvırdığı, açlıktan ölsem de ağzıma sürmem dedikleri, kimilerinin günün birinde acaba yer miyim hayali... – Dur fazladan yapayım da hiç olmazsa hali vakti yerinde olmayan gibi görünenlere ikram edersin. - İyi olur. Yüreğinden öpüyorum. Şimdiden ellerine sağlık ben uyumaya koyuluyorum. Gel bir sarılayım, uyuyorsan kıyamam uyandırmaya. - Abicim şaka yaptığını söyle bak şimdiden elim ayağım titriyor. Ya abiciğim tek market sensin koskaca otogarda, ülkenin yüzde sekseni sigara kullanıyor, nasıl sigara satmazsın. ... - Ya bırak beni! Sana dalacağım şimdi ha... – Ben ne yaptım Fırat? Adam dükkanında sigara satmak istemiyormuş, bunun için adamı dövecek değilsin ya? - Nereden biliyorsun marketin sahibi olduğunu? Belki de elemandır. Bırak şuna iki tane sallayayım. – Ya eleman olsa ne değişecek. O da ekmeğinin peşinde. - O da okmoğunun pöşünde... Her gün başımızı durduk yere belaya koyan sen, bugün herkesin haklılık payını dağıtasın tutmuş. Seninde onlardan pek farkın yok ha... Ben sana söyleyeyim. – Benim suçum ne? Sen iyice kafayı bozdun. - Benim 16 saatlik yolculuğa çıkacağımı biliyorsun, benim hemen hemen her molada iki sigara içmem gerektiğini de biliyorsun, üstelik bunları en iyi sen biliyorsun. Nasıl düşünmezsin, bu Fırat apar topar evden çıktığını söyledi, belki sigara almayı unutmuştur, her ihtimale karşı bir paket sigara alayım şuna, diye? Bunları düşünmeliydin. Marketçi de senin gibi düşüncesiz. Gördün mü ne kadar ortak noktanız var? - Bir market açalım mı sana da bir otogar kenarında? Belki benim gibi biri gelir, sigara satmadığını öğrenir, dellenir, şu maymun suratına temizinden iki yumruk indirir. - Tamam lan, bozulma hemen. Gel bir sarılayım. Biliyorsun sinirlenince dilimin freni belki yok, ama içim temiz. - Hadi Allahaısmarladık. - On dokuz numara, on dokuz numara... Ulan Fırat, koltuk numaranın on dokuz olduğunu bilmene rağmen ne diye ilk koltuklardan başlarsın numaralara bakmaya? Hadi baktın, sayıklama ki deli sanmasınlar. - Maşallah, herkescikler de yercağızlarına kurulmuş. Gözlükler takılmış, kitaplar açılmış, kafalar gömülmüş... Gören de bu otobüs ahalisini, şaraplı, viskili, kokteyl partide bir araya gelecek, dünya meselelerini görüşecek bilge kişiler zannnedecek. Yani en azından ben öyle değilim. Bunu biliyorum. - Harbi var bu işte bir hinlik... - Şu bağlamayı da bir kez olsun bağaca koymaya gönlüm el vermedi ya. Acaba ne düşünüyorlar benim hakkımda? Müzisyenlik bir görünüme de sahip değilim. Başkasına mı götürüyorum hediye niyetine? Ya da hava mı atıyorumdur? Neyse, susup kıvrıl iyisi mi sen de kendi köşene. -(Kitap çıkarılır çantadan, kafa gömülmeye yakın az ötesinde boş olan koltuğa gözü ilişir; yok canım herkesin yaşantısı ve düşünceleri bir değildir diye iç geçirilir. Mesela benim çantalarımın içi kitap ve giyecek doluyken, şu yanımdaki arkadaş ya da birazdan binecek olan o arkadaşın karton dolusu cins tavuklar olabilir, hatta bunlar yolda ölüp arabayı kokutabilirler de. Olur mu olur, tavuk bunlar, ne zaman öleceği belli mi olur... Ulan şu arkadaşa selam vermeyi unuttuk! ) - ... – ... - Aç mıydın? – ... - Sigara kullanıyor musun? – ... - Çakma insan. Spot insan. Şarampole yuvarlanasıca... Bunların hepsi böyle. –... - Peki ya otobüsün arkasındaki yazıyı gördün mü, 'Mezara dikilen çiçek ölüyü diriltmez.' diye? –... (Muhabbet böyle süregelirken; elinde beş litrelik su bidonundaki sütüyle küçük bir kız çocuğu, yol kenarında bulabildiği bir kaç karışlık gölgeye sığınmış kendini güneşten korumaya, yoğurt kasesine doldurulmuş yumurtaları da kırılmasın diye dengede tutmaya çalışıyordu.)
··
42 görüntüleme
Mehmed okurunun profil resmi
Güzel olmuş Fırat Mişe, eline sağlık. 👍🏻
kyrios maldoror okurunun profil resmi
Eyvallah Mehmet Kervancı, teşekkür ederim. :))
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.