Makineli tüfek donmasın diye bir kaç kurşun yakmalı ara ara. Eksi kırkiki derecede terler bazen insan ve o ter hemen donar alında. Kar her şeyi gizler sessizliği ve tehlikeyide,ama deliliği gizleyemez,sessizliği katman katman gizler,bir türkü bu sessizliği korkunç,tedirgin,ölüm taşıyan,iniltili sessizliği bozarsa delirmemek için ölür insan.Karın aydınlığında o kara gecelerden birinde soluk donar kalır öylece, dudakta bitmemiş bir türkü.Bembeyaz kar hiç olmadığı kadar beyaz,o kadar beyaz ki maviye çalıyor,mavi yeşile,berrak,gecenin en karanlığında yine ölesiye beyaz,sonra güneş,doğunca güneş,bu beyazlıkta bir lekeyi gösterir,bir tablodaki gibi,bir insan lekesi,insanın lekesi,insandan kalan leke,kemikler,kurumuş kan,buz tutmuş ama yinede sıcak,öyle işte bir askerin kalıntıları, ressam bundan iyi bir tablo çıkarabilir,tabloda bir leke,kimin umrunda.Bir çocuk üşümesi yeni başlamış tir tir titremekte, elinde bir kılıç,oyuncak kılıç karlarla savaşıyor,kemikten oyuncak bir kılıç,kemikten,insan kemiğinden.Ölüm,bir nedene bağlı olmalı,tatlı bir ölüm gerek insana,geceyi ötüşleriyle dolduran bir bülbülle,mor leylak yağmuruyla belki.Ama hiçbir şeyin önemi yok soğuktan donan bir asker için, ne leylağın ne bülbülün,bülbülün umrunda mı, o şarkısına devam eder.
Yaşama asılan insanlar,yaşam tarafından alaya alınmış,oynanmış,iskeletlerinin üzerine tenler giydirilmiş,ten gidince iskeletine bakıp kendini teşhis etmeye çalışan insanları yaşamın.
Alnında dikenli teller olan bir adam konuşuyor "herkes düşündüğünü basitçe dile getirse katlanılabilinir mi buna?" Soru acımasız cevabıysa olanaksız,bir kız intihar etmek istediğini söylüyor,trene binmek istiyorum der gibi söylüyor.Yarın sabah yiyecek dağıtıcısı adam hiç yiyecek kalmadığını açlıktan kıvranan çocukların anne ve babalarına nasıl söyleyecek,bugün tren gelmedi der gibi.Derin düşüncelere dalan bir adam başını hafifçe kaldırır ve etrafına bakar,gözlükleri yok,hiç gözlük takmamış ama bu kadar derin düşüncelere dalabilen biri gözlüksüz olabilir miydi? Etrafına baktı,bugün dağıtacağı ekmeklerin hesabını yapan yarın cephanelerin hesabını yapar,İsacılık oynayan bir canavar bu aslında,Peki ya şu asker diye düşünüyordu sanki,tek amacı evine ulaşıp balkonunda sigarasını tüttürebilmek,bunlar hiç ders almadılar mı bunca yaşanandan.Derin düşünceli adam hiç aç kalmamıştı ve hiç savaşa katılmamıştı oysa.Derin düşüncelinin tekiydi. İnsanseverdi belki ama insanseverlik, bir köşeden çekilen acıları seyre dalıp hüzünlenmek değil miydi? Öyleydi belki.
Savaş sonrası,hapis hayatı,bu hapisliklerin yatma nedeni belirsiz,intihar etmelerini önlemek belki de ,kendikerini öldürmemeleri için hapsedilmiş yarı deliler,ayna yok,ayna bir silah çünkü,insan bir aynayı kırıp bileklerine geçirebilir,hapishane müşterilerini böyle koruyor işte.Ayna bir suç aletidir mahkumcada,kendi dikenli yüzünü görmek ona korkunç şeyler yaptırabilir,bir insan kendiyle karşılaşmamalı hiç bir zaman.
Savaş bitmiş bekleyiş başlamıştır,bazılarının bekleyişi hiç bitmemişdir,seneler geçmiş ama beklenen gelmemiştir.Bazı şeyleri bilmemek daha iyidir bilmekten ,hergün dualar etmekte,yaşama ancak bu umutla bağlanmaktadır.Ama yabancı bir ülkede bir tarla vardır tarlada bir tümsek 1.80 uzunluğunda ,yarım metre genişliğinde,anne bunu bilmemektedir iyi ki bilmemektedir.
Çocuk artık geceleri evine gidebilirsin,çünkü fareler uyurlar gece!