Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde, Selanik’te dünyaya geldi. Romantik komünist veya romantik devrimci gibi lakaplarla da bilinen Nazım Hikmet, yazdığı bazı şiirler ve siyasi düşünceleri nedeniyle, birçok kez tutuklanmış hatta sürgün yemiştir. Şiirlerinin çoğunda da ülkesine duyduğu özlemi ve hayranlığını dile getirir. Bunlardan biri de "Memleketimi Seviyorum" adlı şiiridir.
Babası Hikmet Bey, Matbuat Umum Müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği gibi görevlerde bulunmuştu. Annesi Ayşe Celile Hanım ise Fransızca bilen, piyano çalıp, resim yapan son derece zarif ve kültürlü bir kadındı. Donanımlı bir ailede büyüyen Nazım küçük yaşlardan itibaren edebiyata ve şiire merak sarmıştı. Henüz ortaokuldayken ilk şiiri, Feryad-ı Vatan‘ı kaleme aldı. Denizciler için yazdığı başka bir şiir, Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından duyulunca, Nazım’ın Bahriye Mektebi’nde öğrenim görmesine karar verildi.
Yazdığı şiirler 50’den fazla dile çevrildi, sayısız ödülün sahibi oldu. Fakat hayatı boyunca davadan davaya koştu. Düşünceleri ve yazıları nedeniyle aldığı cezalarla, İstiklal ve Ağır Ceza mahkemelerinde yargılandı. Birçok kez hapis yattı, memleketinden sürgün edildi, ama kalemini hiçbir zaman susturmadı. 3 Haziran 1963 tarihinde, Moskova’dayken, kalp krizi nedeniyle hayata veda etti. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet’in, yeniden vatandaşlığa alınması için ölümünden sonra çok uğraş verildi. En nihayetinde 2009 yılında, Resmi Gazete’de yayınlanan bildiri ile, büyük şair tam 58 yıl sonra, yeniden Türk vatandaşlığına alındı.
Nazım Hikmet Ran’ın en önemli eserleri arasında; Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Memleketimden İnsan Manzaraları, Sevdalı Bulut, Her Şeye Rağmen, Piraye’ye Mektuplar, Güneşi İçenlerin Türküsü, İt Ürür Kervan Yürür ve daha birçok şiir yer alıyor. Ayrıca unutulmaz şairin Hoş Geldin Kadınım, Herkes Gibi, Güzel Günler Göreceğiz, Veda, Salkım Söğüt, Geberiyorum, Seviyorum Seni gibi şiirleri bestelenerek, ünlü ses sanatçılarımız tarafından okunmuştur.
Hoşgeldin Kadınım
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
Nazım Hikmet