Gönderi

288 syf.
7/10 puan verdi
·
91 günde okudu
Narşist Ruhların Ölümü
Fight Clup sonrası Palahniuk'un okuduğum ikinci kitabıydı ... Eminim birçoğumuz da benim gibi kitabın büyüsüne kapılıp , '' kesinlikle bu kitabında filmi çekilmeli'' diye hayıflanmıştır... Şişko , çirkin bir hizmetciyken, bir gecede ünlü bir ruhani lidere dönüşen , nesli tükenen creedish mezhebinin ''son müridi'' olmanın verdiği statü ile peygamberlik mertebesine adım adım ilerleyen Tender branson.... Onun gözünden , insanın topluma yabancılaşması , tv , moda ve popüler kültür çöplüğü arasında sıkışıp kalan insanın sayıklamalarına ortak olacağız... ''Kendimi, tanrının ajandasındaki görevlerden biri gibi hissediyorum. Karanlık çağlardan hemen sonra gelen rönesansı. her şeyin bir mevsimi vardır. Her trend, moda ve dönem için. dön dön dön." Peki popüler kültür nedir ? Varolmak için neden sürekli beğeni ve tüketim ihtiyacı duyarız ? Günümüzde instagram ,snapchat, periscope gibi uygulamalar tamamiyle narşizmimizi hedef alarak bizleri sanal bağımlılara dönüştürdü. İnstagram'da basit bir like almak , periscope'da canlı yayın yaparak kendini sergilemek , insanlar tarafından övgü dolu cümleler duymak . Tıpkı Nutella kavanozunu açtıktan sonra kocaman bir kaşık çikolata kremasını mideye indirirdikten aldığımız haz gibi ; beynimizde dopamin (ödül merkezi ) adlı hormonu harekete geçirerek '' evet başardın '' yess !! - şimdi bunu tekrar et ! telkinlerini duyuyoruz. Gerek sosyal medya gerekse bu tür uygulamalar , doğrudan zihnimize '' farkedilmek istiyorsan farklı ol ve bir şeyler yap '' düşüncesini empoze ederek , yığınları ellerinde telefonlar sokakta , cafelerde , tatilde , her yerde yayın yapan robotik nesneler haline dönüştürdü... Bir kaza olduğunda ya da bir kavga olduğunda müdahale etmek ya da ayırmak yerine , ellerinde son model telefonlar ile bunun yayınını yapan birileri görüyorsanız - kutlarız , siz de artık bu aptal çağın merkezindesiniz demektir ... Görülmeye , beğenilmeye ve en önemlisi sevilmeye ihtiyacımız var... Lacan'ın da dediği gibi - insan ötekinin arzusunu arayan ve ötekinin kalbinde tüneyecek yer arayan bir zavallıdır ... istediğimiz tek şey seyirci ve farkedilmek ... Ben'imiz için bunun dışında önemli hicbir şey yok... Ve daha korkunç olanı , bunun için yapamayacağımız şey yok... Palahinuk'un da dediği gibi ; Ormandaki bir ağacın devrilişini kimsenin duymaması gibi, İsa’nın çektiği acılara da kimse şahit olmasaydı, kurtulur muyduk? Kurtuluşun sırrı ne kadar dikkat çekebildiğinizde yatıyor. Ne kadar tanındığınızda. İzleyici oranınızda. Medyanın sizinle ne kadar ilgilendiğinde. Adınızın ne kadar bilindiğinde. Gazetecilerin peşinizden ne kadar koştuğunda. Şöhrette. Delilik çağına hoşgeldiniz... Kitap ilk yarısında ev ekonomisi hakkında hiç duymadığınız incelikte mesajlar sunarken , ikinci yarısında bambaşka bir dünyaya, sırtınıza pelerininizi geçirip uçmanızı sağlayacak... Aslında bir yandan geleceğin futurizmini gözler önüne sererken , diğer yandan aptallığımızı , zihnimizin telkinler ve bilincaltı mesajlar ile ne kadar kolay ele geçirilebildiğini ve en önemlisi hedonist, dürtüsel bir aptal yığını oluşumuzu yüzümüze yüzümüze vuracak... Fertily hollis ... çekici bir kadın ve en önemli özelliği geleceği görebilmesi. Biraz sonra olacak trafik kazası, kaç ölü kaç yaralı ... Metro kazası , alabora olan petrol tankeri vs vs...Herşey onun zihin süzgecine düşüyor.. Ve emir komutasında olan sanal peygamberimiz - tender brunson , menajeri tarafından ciddi bir diyete sokulur , steroid ilaçlar, sıkı beslenme programları, cilt bakım ürünleri ve onlarca estetik ameliyatla bambaşka birisine evrilir... Palahniuk bu gerçeği soğuk bir şekilde yeniden yüzümüze vuruyor... Enerjik, kitlesel ve dinamik bir lider istiyorlar. Kimse Çelimsiz bir Tanrı görmek istemiyor. Göğüs ve bel ölçüleri arasındaki farkın yetmiş beş santim olmasını istiyorlar. Büyük göğüs kasları, uzun bacaklar, çukur çene ve iri baldırlar istiyorlar. İnsanüstü bir şey görmek istiyorlar... Kitabın tadını çıkarın... Teşekkürler palahniuk :)
Gösteri Peygamberi
Gösteri PeygamberiChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20205,7bin okunma
·
59 görüntüleme
diana okurunun profil resmi
kesinlikle filmi olsa izlesek denilen bi kitap. yazar bile Dövüş Klübü’nün filmi için kitaptan daha iyi olmuş demişti. neden bu da olmasın? sosyal medyanın etkileri... gerçekten derin bi konu. hayvan tecavüzlerinde görüyoruz. hemen ifşalamak adına çekim yapılıyor ya kardeşim bi müdahale etsene. fiziksel ya da değil hiç farketmez. tüm hayatımız orada dönüyor, toplumdaki statülere göre şekil alıyor çoğu zaman olmadığımız kişi olup kendi kendimizi buhrana sokup delirtiyoruz. kitabın 1’den değil, son sayfadan başlaması da ‘keşke benim aklıma gelseydi bunun için kitap yazardım’ dediğim bi noktaydı. (ne haddimeyse!). ama ‘tüketim toplumu’ konulu onlarca yazı, film ve kitaptan çok daha sürükleyici ve güzel olduğunu söyleyebilirim. hurma bilmem nesi yemeyi bile öğrendim :)).
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.