Gönderi

Zedka
  Bir akşam, büyük Sloven şair Preseren'in heykelinin önünden geçerken, onun hayatını aklından geçirdi. Şair otuz dört yaşındayken bir gün kilisede yeniyetme bir kız görüyor. Julia Primic adındaki bu gencecik kıza derin bir tutkuyla aşık oluyor. Eski çağ trubadurları gibi bu kıza şiirler yazmaya koyuluyor, onunla evlenme hayalleri kuruyor.   Meğer Julia üst düzey bir ailenin kızıymış, şair -kilisedeki o rastlantıdan sonra- bir saha kıza yaklaşamıyor. Ama o kısacık rastlaşma en güzel şiirlerinin esin kaynağı oluyor ve adının çevresinde bir efsane oluşturuyor. Lyubliyana'daki küçük meydanda bulunan heykelin dümdüz belirli bir noktaya baktığını görürsünüz, o bakışı izlerseniz meydanın öte yanındaki binalardan birinin taş duvarına oyulmuş bir kadın yüzü farkedersiniz. İşte orası Julia'nın yaşamış olduğu evdir. Preseren ölümünden sonra bile, sonsuza kadar, İmkansız Aşk'ına bakmayı sürdürecektir.
·
1 görüntüleme
A.