Gönderi

132 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Her günümün aynı olduğu sabaha gözlerimi istemesem de açtım. Karşımda bana gerçeğini göremediğim dağları anımsatan,sigara paketi yığını; günaydın dermiş gibi tebessüm etti. Ölüm gülümser mi hiç ? Sizi bilemem ama benim her gün yaptığım klişelerden. Hemen sigarama uzandım.Günde 16 paket sigara içersem, günaydın gülümsemelerine her zamankinden daha çok yaklaşacakmışım hissi aciz ruhumu ele geçirdi.Ya da geçirmesine göz yumdum. Sizden beni tanımanızı beklemiyorum. Kim insanların deli olarak nitelendirdiği birini merak eder ki zaten ? Ben Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin yürüyen,konuşan,deliren sis bulutuyum (24-A servisinden R…G…Ö… ). Her 4,5 dakikada bir sigara içmek beraberinde bir sis bulutuyla yürümek gibi bir his.Ve o sisin bana olan bağlılığına bu Dünya'da akıllı ve deli olan insanların varlığı kadar eminim. Hani güneşli günler bize geliyorlar diyorlar ya, o güneşli günler hep benden daha uzağa kaçıyorlar. Ne kadar yakalamaya çalışırsam çalışayim daha çok deli damgası yiyip bu lanet yere mahkum ediliyorum.Kimseler beni anlamıyor, benimde anlatmaya mecalim kalmadı.Uyanır uyanmaz bir sigara yakıp, hep olmak istediğim ve sonsuza kadar öyle kalmak istediğim cenin pozisyonuna giriyorum. Geçmişe dair içinde tekrardan bulunmak istediğim tek anım belki de budur. Her şeye yeniden başlamak ,başlayabilmek düşüncesi beni bu sis bulutu içinde boğulmaya itiyor. Boğulmak istiyorum ama bunu bile başaramıyorum.Tavanın pürüzlü yapılarına baktıkça,o pürüzlerde kendi hayatlarımdan kesitler görüyorum.Korkuyorum,hayat yüzüme hatalarımı çarpıyor. Ağlıyorum. Kimse duymak istemiyor. Duyuramıyorum belki de.Ya da dışarıda neler olup bittiğini bilmiyorum.Sahi insanlar ne alemde? Eskiden olduğu gibi benciller mi ? Hey konuşabileceğim bir tek sen varken bana sesini duyurmamazlık yapma.İki aydır odamın kapısı örtük*, kapılar açılırken nasıl ses çıkartırlardı?Bunu bile hatırlayamıyorum.Işıklara küstüm.En aydınlığından,en karanlığına.Bütün perdeleri* ger yavaş yavaş!..Kalbimin ışığı,artık nurunu kaybetmek üzere. İniltilerimi duyabiliyor musunuz? İnsan ölürken bas bas bağırmaz, elinden geldiğince kısık bir sesle inler.Bu kimseye kırgın olmadığını sadece "Allahısmarladık" demek istediğini gösterir.Yorgun ve bitkin bir hayata da böyle bir son yakışmaz mı ? Ben bu duvarlara gömüleceğim.Dört duvar... Tavan; benim olmak istediğim yer ile olduğum yer arasındaki en iğrenç yerlerden biri.Beni çekip almasından korkuyorum.Ama buradaki doktorlar benim korkularımdan besleniyor gibiler.Ben onlara korkularımı anlattıkça, onlar beni daha fazla buraya mahkum ediyorlar.Yani korkularımla yapayalnızım.Sis bulutumu da unutmamam gerek.Sigaramı soluyorum.Soludukça geçmişe olan özlemim daha fazla kabarıyor.Kalbim* dolu Mecnun ile Cinnet havasından.Her güzel şey zıtlıkları içinde barındırırken, ben sadece karanlığı barındırıyorum.Aydınlık, benim için çok uzaklarda.Ve bir insanı ayakta tutan yegane şey, umudu kaybettim.Her şey gibi o da kaçtı benden.Giden şeylerin hatrına,kalan insan neyi,niçin beklemeli? Ben artık usandım.İndirin perdeyi de bitsin bu hayat... Bu incelemeyi, kendimi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gören 24-A servisinden R…G…Ö…'nün yerine koyarak yazdım,aslında bütün kelimeler,sözcükler onun ağzından çıktı.Ben sadece yazıya döktüm. İçinde * işareti bulunan cümleler R…G…Ö…'nün şiirlerinde bulunan cümlelerdir. ”Bu dünyaya hepimiz deli geliriz, bazılarımız öyle kalır.” (Chamfort)
İnilti
İniltiBedia Tuncer · Matbaa Teknisyenleri Basımevi · 19641,384 okunma
··
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.