Kur'an-ı Kerim'i Anlamak...
Sevgili Dostlar,
Evvelâ meâl ve tefsir okumalarınızda, her geçen gün derinliği ve ziyası ile sizlere kulluğun en ali mertebelerine erişme saadetini tattıracak bir minvâl, bir düstur temenni ediyorum.
Dücâne Cündioğlu, yine edindiği o kıymetli bilgileri, susuzluğunu çektiğimiz yanıtlarla harmanlayıp özenli bir çalışma sunuyor bizlere.Her satırından azami surette istifade edebileceğimiz 100 sayfa fakat okuduğum en kalın kitaplardan dahi daha dolu, daha münbit bir eser.
Evvelâ, Nahiv (kelimelerin cümle içindeki görevlerini ve cümle yapılarını inceleyen ilim.) ilmine dâir “Kâfiye” adlı eserinin ününden dolayı, "Kâfiyecî" diye meşhûr olan, Hanefi mezhebi fıkıh alimlerinden Ebû Abdullah 'ın tefsir ilmine dahil edilmesine kanaat getirdiği, diğer ilimlere açıklık getirerek, Cündioğlu esasen bir tefsir metnini dahi okumadan evvel, ön hazırlığımızın ne boyutlarda olması gerektiğinin altını çiziyor.Ve bu Hermeneutik bir süreçtir diyor.Yâni hem içeriği,hem de biçimi önemseyen, niteliği ve niceliği ihtiva eden bir anlama olgusu söz konusudur.
Çokanlamlı kelimelerin ve bir cümlede hakikatini bulan kelimelerin, Ayet-i Kerime'lerde nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ayrıntılarıyla ve onlarca örnekle anlatıyor yazar.
Sözün işaret ettiği mânâyı bulmada en mühim gereklilik o sözü doğal bağlamında değerlendirmektir. Peki bu 'doğal bağlam'a hangi yollardan erişilebilir.
Anlamın doğruluğunu kavramak istiyorsak şu soruları eksiksiz sormalı ve bu doğrultuda bir öze varmalıyız.
Ayet-i Kerime ;
*Ne söylüyor?
*Niçin söylüyor?
*Kime söylüyor?
*Nerede ve ne zaman söylüyor?
Benim de karşılaştığım ve en sık merak edilen sorulardan birisi; Kur'an-ı Kerim neden arapça indirildi?
Kur'an-ı Kerim Resulullah (s.a.s) efendimizin anlayabileceği dilde indirildi, diğer bütün semavi dinlerin kitapları da indirilen Peygamber'in diline hitap ederek indirildi. Tam da burada Cündioğlu dilde ki söz sanatlarından uzun uzun söz ediyor ve Ayet'ler üzerinde ki tespitleri ile, yalnız meâl okumanın ne kadar yetersiz olduğunu gözler önüne seriyor.Şu soruyu sormadan edemedim, biz ki hertürlü tefsir çalışması ve sınırsız imkanla anlamanın eşiğindeyiz, şayet ashaba konuşma dillerinde indirilmeseydi Kuran-ı Hâkim, nasıl bu kadar güzel anlayıp aktarabilirlerdi?
Ayet-i Kerime'lerin hangi zamanda ve nerede indirildiği çok mühim çünkü bu, o vakanın bütüncül bir anlam bulması için hayati.Ancak ne dediğini kavrayabilirsek, edindiğimiz mânâyı kendi durumumuzla ilişkilendirebiliriz.
Son olarak Cündioğlu, Kuran'ı Kerim'in ümmi bir topluluğa sözlü olarak indirilmesi hasebiyle, yazılı bir metnin ölçüleriyle değerlendirilmemesi gerektiğini, bir konuşmacı gibi, bir hatibin kürsüden konuştuğu gibi bir nazariyetle okunması ve dinlenmesi gerektiğini vurguluyor ve Rahman'ın eksiksiz cümleleriyle bitiriyor;
"Rabbimiz! Bizleri hidayete erdirdikten sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme de katında bize bir rahmet ihsan eyle! Muhakkak ki sen vehhab olansın!
Rabbimiz! Muhakkak ki sen insanları, geleceğinde hiçbir kuşku olmayan bir günde toplayacaksın! (Ali İmran: 8-9)
Âmin Âmin Âmin, Aminlerce Âmin..
Feyizli okumalar...