Kitaba inceleme yazmayı düşünmüyordum ama okumayı düşünenlere rehber olması açısından birkaç önemli noktaya dikkat çekmeden edemedim. Buyrunuz.
Dikkat çekilecek ilk nokta eserin, bir 'seçki' olması yani kitabın tamamının bir çevirisi olmamasıdır.
"Elimizdeki bu kitap, aslı 1976’da basılmış 463 sayfalık, özgün adı “Die Archetypen und das kollektive Unbewusstle” olan kitabın tam çevirisi değildir, henüz bir tam metin çevirisi de yapılmamıştır. Dört Arketip adlı kitap Amerika’da basılan İngilizce kitap gibi orijinal kitapta yer alan bazı makalelerden yapılan bir seçkidir, neyse ki çevirinin çevirisi değil, Almanca orijinalinden Türkçeye kazandırılmıştır." * (alıntıdır)
İsmin yanıltıcılığı da tam çeviri olmamasından kaynaklanıyor.
Kitabı okuyacak birinin en baştan Arketip kavramına hakim olması gerekir çünkü tek bir yerde basitleştirilmiş bir tanım yapma istisnası haricinde dört arketip uzun uzun anlatılmıyor.
Orada da şöyle diyor;
"Arketiplerin biçimi, daha önce başka yerde de açıkladığım gibi, bir kristalin eksen sistemiyle karşılaştırılabilir; kristalin eksen sistemi, ana sıvıdaki kristal oluşumunu bir anlamda önceden biçimlendirir ama kendisi maddi bir varlığa sahip değildir. Maddi varlık, ancak iyonların, sonra da moleküllerin özel bir biçimde kümeleşmesiyle ortaya çıkar. Arketipin kendisi boş, salt biçimsel bir unsurdur, kendi tasvirinin a priori bir olasılığından, facultas praeformandi'den (tasarlanan yeti) başka bir şey değildir. "
Oldukça açıklayıcı bir örnek olmuş.
İçerik ise 4 bölümden oluşuyor;
I Anne arketipinin psikolojik yönleri,
II Yeniden doğuş üzerine,
III Masallarda Ruhun Fenomenolojisi Üzerine,
IV Hilebaz Figürünün Psikolojisi Üzerine.
Kitapta başta Anne arketipi olmak üzere Arketiplere sezgisel kanıtlar sunulmaya çalışıyor, üçüncü bölümde eski mitler ve masallarda bunların izini arıyor ve bu sayede fikirlere bir temel çiziliyor. Bazılarını bizim de çocuklarımıza anlattığımız bir sürü masaldan örnek vererek bilinçdışının izlerini taşıyan sembolik dışavurumlar yorumlanıyor, analiz ediliyor.
Yeniden doğuş üzerine bölümünde, Yeniden doğuş miti üzerine fikirler öne sürülüyor ve bu bölümde bizim ülkemizde de çok bilinen Yediuyurlar mitinden de bahsediyor.
(Bu mite eşlik eden Kıtmir adında bir de köpek olması bunu ilk defa duyduğumdan beri ilgimi çeker, bunun anlamı acaba ne olabilir?)
Jung'un çoğu yerde yaptığı tespitler başarılı sayılabilir ama anlatım biçimini başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim, orijinal metni okumanın da bu kopuklukları tamamlayarak anlaşılırlığı artıracağını sanmıyorum. Bu yüzden de konuya oldukça ilgili okuyucu dahi zaman zaman kopmalar yaşayacaktır.
Pratik anlamda işe yarar pek bir fikir yok, fikirlerin sezgisel ve soyut açıklanması da bir süre sonra "Yahu hepsini anladık da bunlar nerede lazım olacak, bunların vardığı sonuç nedir!?" diyen bıkkın öğrenci etkisi yaratabilir.
Uzatmamak için psikiyatrinin temel kuramcılarından ve insan ruhu konusunda en yetkin isimlerden olan Jung'dan bahsetmeyeyim. Jung'un kuramı hakkında fazla bilgisi olmayanların, bilgi edinene dek ertelemesi gerektiğini düşünüyorum, yoksa okudum demekten öte bir faydası olmaz.
Herkese 'Analitik' okumalar diliyorum.