Gönderi

Şafağa karşı ben;
Ben ki sigaranın külünü tablasına tutturamayan bir adam. Ne işim olur benim, Tanrı'yla, özgürlükle, sevinçle... Vereceksin bana topraktan bir dam, süreceksin beni en bir görkemli dağlar kıyısına, şu tahta suratımı yonta yonta... Ne tarağı arkadaş, ne sonbahar yaprağı... Dağ diyorum, toprak diyorum, ben diyorum... Ben diyorum, yıkanabilirim toprakla. Yıka da bilirim dağları. Sırtımı bir ağaca yaslayıp, sadece sırtını bir ağaca yaslamış da olabilirim. Yine de duyar gibiyim içimdeki koşma arzusunu. O kelebek uçmasaydı eğer, konmasaydı omzuma, durur muydum sanıyorsun? Ne yaptığımın ne önemi var, arzu değil miydi ki, beni harekete geçiren? Arzular değil midir insanı harekete geçiren? Ne önemi kaldı ki şimdi bilmenin? Bilmek de bir hiçmiş meğer, istemenin nezdinde. Her ne bilmekse arkadaş, kelimede kullanılan harflerde dahi meymenet yok. Günebakan demişler işte bir çiçeğin adına, muhakkak vardır onun da bir hikayesi. Peki ya insan, insanın ne ola ki hikayesi? Düşmanı yoktur yok, bana inan. Yalnız, yalnızlığıdır düşmanı insanın kendisinin. Sessizliktir yalnızlığın nişanesi. Gündüz güneşin doğurduğu gölgesi, geceleri şavkıyan aydır insanın yalnız yanları. Sessizlik demişler büyük ustalar ana diline yalnızların. Kederdir diyorum ben de, ana rengi yanlızlığın. Beklenenin boşluğuydu yalnızlık, kulağa erişmemiş o inilti idi. Doğurgandı, ürkekti, serseriydi, derme çatma bir mescit gibiydi işte yanlızlık. Minareleri yalnızlığın sembolü, kubbesi kıç kadar öteberi bir şeydi. Dilersen hançer sapla, dilersen sopa al eline kovala, ensende bitiyor her seferinde yalnızlık. Hangi frekansı çevirsek, sessizlik haykırıyor. Küfürler azarlar işitmiş gibi bir sessizlik... Sessizliğin her hali korkutucudur. Bekleyişimiz sessizlik ve sessizlikte beklemekteyiz. Uzat ellerini, elinin vardığı son nokta aslında uzaydır, uzaktır çünkü senin için. Uzayan kollarını giydir, üşümesin. Uzaklar her daim üşütürmüş insanı, yorduğu palavrası bir avuç bezginin uydurması. Bak işte bu uğuldayan ses, bu şafak alacası, doğacak olan güneş; cenininden yeni fırlamış o çirkin bebek, tiryakiliği insanın, bizi bekliyor. Sorsam mı ki ufuklara, seslensem mi dağlarıma; şu ölen çocukların kıblesi neresi?
··
20 views
kyrios maldoror okurunun profil resmi
Mahsa Vahdat & Sam McCalin youtu.be/CzFaEgQsuG0
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.