Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kuranın insan sözü olması mümkün değildir!
Şeyh Zindani şöyle anlatıyor: “Bir keresinde Amerika’nın en büyük bilginlerinden biri ile karşılaştım. İsmi Profesör Marşal Cansın. Ona dedik ki: Kurân’da insanın çeşitli merhalelerde yaratıldığı zikredilmiştir. Bizim bu sözümüzü duyduğunda oturduğu yerden ayağa kalktı ve şaşırmış bir şekilde: Merhaleler halinde mi? dedi. Biz de ona dedik ki: Bu miladi yedinci yüzyılda idi. Kurân İnsan çeşitli merhalelerde yaratılmıştır demektedir. Profesör: Bu mümkün değil… Mümkün değil… dedi. Biz de ona dedik ki: Neden böyle düşünüyorsun? Kurân diyor ki: Sizi analarınızın karınlarında, bir yaratmadan sonra bir diğer yaratmaya geçerek üç karanlık safhada yaratır.(Zumer: 6) Yine şöyle buyurur Allah Azze ve Celle: "Neden Allah'ın azametinden korkmuyorsunuz? Hâlbuki O sizi çeşitli merhalelerde yaratmıştır." (Nuh: 13-14) Bunun üzerine Profesör sandalyenin üzerine oturdu. Bir müddet düşündükten sonra şöyle dedi: “Bunun cevabını verebilirim. Bunun üç ihtimali var. Birincisi: Muhammed’in yanında çok büyük mikroskoplar vardı. Bu tür şeyler üzerinde çalıştı ve insanların bilmedikleri şeyleri öğrenerek bu sözü söyledi. İkincisi: Bu, tesadüf eseri, rast gele oldu. Bu da tesadüfen geldi. Üçüncüsü: Muhammed, Allah’ın gönderdiği bir peygamberdir. Bizler dedik ki: Birinci sözünü ele alalım: O’nun elinde mikroskop ve aletler vardı sözüne gelince. Sen biliyorsun ki mikroskobun merceklere ihtiyacı vardır. Onunda camlara ve fenni bir yeteneğe ve bazı aletlere ihtiyacı vardır. Bu malumatların bazısı elektronik mikroskoplarla gelir ki onun da elektriğe ihtiyacı vardır. Elektriğinde ilme ihtiyacı vardır. Bu ilimler ise ancak bir önceki yüzyılda ortaya çıkmıştır. Bu tür ilimlerin bir anda ortaya çıkması mümkün değildir. Mutlaka bir önceki yüzyılın bununla uğraşması gerekir ki bu ilimler bir sonraki yüzyıla intikal etsin ve bu şekilde devam eder. Ancak bunun tek olması, ne ondan önce, ne ondan sonra, ne yaşadığı topraklarda, ne Romanlar gibi civar ülkelerde olmaması, ne de Farisiler ve Arapların bu cihazlardan habersiz olmaları, bu cihazların sadece O’nda olup kendisinden sonra kimseye vermemesi makul olmayan bir sözdür. Bunun üzerine Profesör: Bu doğru, böyle bir şey zordur, dedi. Biz sözümüze şöyle devam ettik: Senin bu tesadüf eseridir, sözüne gelince… Şayet biz desek ki: Kurân bu hakikati sadece bir âyette zikretmedi. Bilakis bu hakikati birçok âyette zikretmiştir. Bunu icmali olarak bir ve birkaç âyette zikretmedi. Bilakis her merhaleyi açıklayarak: Birinci merhalede şu meydana gelir, ikinci merhalede şu şu meydana gelir, üçüncü merhalede… demiştir. Bu hiç tesadüf olabilir mi? Biz ona bütün merhaleleri ve her merhalede ne olduğunu geniş bir şekilde açıkladığımız zaman o bize: Tesadüf sözü yanlıştı. Bu maksatlı bir ilimdir, dedi. Bunun üzerine bizler: O zaman bunun açıklaması nedir? diye sorduk. Profesör bize şöyle dedi: Bunun yukardan (Allah’tan) bir vahiy olduğundan başka bir açıklaması yoktur.” Kurân’ın denizlerden haber verdiği bazı meseleler, ancak çok geç zamanlarda ortaya çıkabilmiştir. Onlardan birçoğu da hala bilinmemektedir. Mesela bu hakikate, yüzlerce deniz istasyonu kurulmasından sonra ulaşılabilinmiştir. Bu sözü söyleyen Profesör Şiraydır. Kendisi Batı Almanya’da en büyük deniz bilginlerinden birisidir. O şöyle diyordu: “İlim ilerledikçe muhakkak dinin gerilemesi gerekir.” Fakat o, Kurân’ın âyetlerinin manasını işitince şöyle dedi: “Bunun bir insan sözü olması mümkün değil.”
··
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.