Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1. Dünya savaşı'nda 4 milyon kilometrekare toprak kaybetmiş, 5 milyona yakın insanını yitirmiş, Milli Mücadele'yi çok zor şartlar altında gerçekleştirip, istiklâlini zar zor kurtarmış, savaş artığı 13 milyon nüfusundan 8.5 milyonu kadın, geri kalanları yaşlı, sakat ve çocuklardan oluşan bir toplumla yeni bir devlet kuracaksınız!.. Bu hiç de kolay bir iş değildi. Nihayet dünyada geçerli olan yönetim anlayışı "ulus devlet modeli"ydi ve 1923'te bu modeli esas alan Cumhuriyet kuruldu. Artık parlamenter sistemle, yani halkın özgür iradesiyle seçtiği temsilciler vasıtasıyla kendi kendini yönetmesi söz konusuydu. Ama ortada bir gerçek vardı: Bu 13 milyon nüfus eğitimsiz, aç ve perişandı. Karnını doyurmaktan, hayatını devam ettirmekten başka bir düşünceleri yoktu. Bu nedenle sistemin kuruluşuyla da işleyişiyle de zihnen bile olsa ilgilenecek durumda değillerdi. Evet, ülkede bir parlamento vardı. Seçime benzer bir şeyler de oluyordu: Sandıklar kuruluyor, usulen oy da kullanılıyordu. Fakat milletvekillerini Ankaradan üç kişi belirliyordu. Bu parlamentodan bir başbakan ve bakanlar kurulu da oluşuyordu ama, bu da bir kişinin tayin etmesiyle oluyordu. Özetle "Milli İrade"nin "M"si bile ortalıkta yoktu.
Sayfa 24 - paradoksKitabı okudu
·
5 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.