Türk Edebiyatı'nın en güzel giriş cümlelerinden biriyle açılıyor Bir Düğün Gecesi;
"İNTİHAR ETMEYECEKSEK İÇELİM BARİ!"
"Dar Zamanlar" üçlemesinin ikinci kitabı olan Bir Düğün Gecesi, 68 kuşağının bir üyesi olan Ayşen ile 12 Mart İhtilali'ni düzenleyen generallerden birinin oğlu olan Ercan'ın düğünüyle başlıyor.
Kitap, 12 Ana bölüm ve 12 alt bölümden oluşmakta, Üçlemenin ilk kitabı Ölmeye Yatmak'da ana karakter olan Aysel bu kitapta anlatıcı konumunda değil, Aysel'in kocası Ömer bölümlerin çoğunda anlatıcı durumunda, Aysel'in kardeşi Tezel, yeğeni Ayşen ve Ömer'in eski öğrencisi Tuncer'de bazı bölümler de anlatıcı olarak görünüyor.
Bir Düğün Gecesi 3-4 saatlik bir zaman diliminde geçmesine rağmen şimdi ve geçmiş tekniğini kullanarak yer yer bize karakterlerin gözünden geçmişe de götürüyor.
Bilinç akışı tekniğinin muazzam kullanıldığı kitapta, genel anlam da çok fazla iç monolog ile de karşı karşıyayız.
Edebi değer anlamında Ölmeye Yatmak'a göre daha yatkın, aynı zamanda karakter çeşitliliğinin fazla olması ve sahneleme tekniğinin ilmik ilmik kullanılması ilk kitaba göre daha güzel bir edebi keyif bırakıyor.
12 Mart döneminden sonra yazılan kitap, düğüne gelen konukların farklı toplumsal sınıflara mensup olması,toplumsal yapıyı incelemesi ve 70'ler döneminin toplum düzenine ışık tutması anlamında bir dönem kitabı niteliğinde.
Ordu-Siyaset ilişkisini, 12 Mart döneminden önceki Öğrenci hareketlerini,Sol-Sağ ayrımını,burjuva toplumunun değişimini yarı-gerçek bir belgesel niteliğinde okuyoruz hem de düğüne gelen karakterler üzerinden analiz ediyoruz.
Dar Zamanlar üçlemesinin ilk kitabı Ölmeye Yatmak'ı okurken çok keyif almıştım,Bir Düğün Gecesi'nde ise aynı duyguları yaşadım ve çok keyif aldım, beni edebi anlamda çok tatmin etti kitap.
Üçlemenin son kitabı Hayır...'ı da okumak için sabırsızlanıyorum,ismi dâhi çok merak uyandırıcı.
Son olarak en sevdiğim alıntı ile kapatıyorum tüm kitapseverlere tavsiye ederim, Keyifli okumalar...
Ama şuramda bir bulantı. Gitmiyor, geçmiyor. İnsanlar arasında durmadan mikrop gibi yayılan bir hastalığın bulantısı bu. Kuşku ve güvensizlik. Bunları böyle böyle düşünmek zorunda kalışım... Yoklaya yoklaya yaklaşmak herkese. Şu anlamda ya da bu anlamda.(syf:86)