Gönderi

Kelam ile söz hakkında birkaç şey - Kelamın mahali gönüldür ,sözün yeriyse aklın muhayyilesidir. Hz İsa gibi bir hakikat ancak ve ancak Hz Meryem gibi bir mahalde zuhur edebilir , bu mahal dışında zuhur edemez . Allah’ın kelimesi olan Hz İsa ; kelamdır , zuhur ettiği mahalse “Gönül olan “ Hz Meryem’dir. Bu kelam o gönüle yerleşti mi ; rasyonel yeti şaşırır .. Kendini kınar , “ bir acayip veya hatalı birşey mi yaptım acaba ? “ der. Çünkü açıklamayı kendine temel edinen rasyonel yeti bu karşılaşmada kelam karşısında daima şaşkınlık, hayret ve kınama pozisyonundadır . - Öte yandan rasyonel yeti de , tüm sermayesini kelamdan edinir . Kelamın adeta yoktan varedici bu yaratıcılığı karşısında varedilen malzemeyi kendi nispetinde alır , derler , toparlar , rasyonalize eder ve metne döker . Kısacası rasyonel yeti ; bir “ duyuşlar bütünü “ olan kelamı kendi sınırları içinde kabul edebilir , ölçeklendirir ve “ kavrayışlar dizgesi “ halinde düzenlemeye gayret eder - Söz kendini sözel veya yazılı metinde açığa çıkarır , kelamsa kendini gönülde açığa çıkarır . Bu nedenle Allah yere ve göğe sığmaz ama müminin gönlüne sığar , zira kelam eder . Yer ve gökle sınırlı olup bu mekana kendine sığdıracak olan ve kendisi de yere göğe sığacak olan rasyonel yetidir, zira söz eder .. - Bir metinde üç niyet vardır : Yazarın niyeti , okuyucunun niyeti , metnin niyeti . Yazarın niyeti kelama dairdir , metnin niyeti söze dairdir , okuyucunun niyetiyse bu ikisinin kesişimidir. Bu nedenle yorum tükenmez ..
·
2 görüntüleme
S•