Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

214 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Savruldum! Yine, yeniden... Hasan amca yine yapmış yapacağını... Dizeler arasında oradan oraya sürüklendim durdum sayfalarca. Nerede olduğumun farkındaydım, nereye gittiğimi bilmiyordum sadece... İlerledikçe farkına vardım, kendime vardığımın... Yazar, kaleme aldığı şeyleri, kendi hayatından esinlenmediğini çok defa söylemişti. Başka insanların hayatlarının ve bahsedilen durumlardaki duyguların aktarımında Hasan Ali Toptaş kadar başarılı bir isim daha okumadım bu zamana kadar. Sanırsınız ki hepsini kendi yaşamış, kendi tecrübe etmiş, o düşünceleri kendi beyninde ilmek ilmek dokumuş da getirip önünüze koymuş. Yine ve yeniden çok çok başarılı... Bu kitapta kimdik biz açıkçası ben de bilemiyorum. Elinde valizi ile, yersiz yurtsuz, kendine sığınacak bir liman arayan Bedran mı? Yoksa, trafik kazası sonucu yatağa bağımlı kalan, edebiyat aşığı, evli bir bey mi? Baktığımda cevabı veremiyorum açıkçası ben de. Sanki o elinde bavulla oradan oraya süreklenen genç, o evli adamın, evlenmeden önceki yaşamı gibi, lakin baktığınızda yine bazı şeyleri oturtamıyorsunuz. Sanırım Hasan amcanın bir yazar olarak aldığı zevk de tam burada başlıyor. "Bilinmezlik ile..." "Tahmin edilemezlik ile..." "Anlaşılamamazlık ile..." Çokça Oğuz Atay'a benzetiyorum bazenleri Hasan amcayı. Hani seneler, seneler oldu hala anlayamıyoruz ya Oğuz Atay'ı, hala bir sürü tahmin edemediğimiz, akıl yürütemediğimiz, belki senelerce anlayamayacağımız anlatıları var ya hani, sanki başka bir tezahürünü de Hasan amcada görür gibiyim. Sevgili Atay'ın oluşturduğu karakterlerin sıkıntılarıyla çokça benzerlik gösteren bir sürü sıkıntısı mevcuttu karakterlerimizin bu kitapta. *Eşyanın varlığı ve çokluğu ile olan sıkıntımız, yani onların insanı pençesine alıp, bizim eşyaları değil, eşyaların bizi kullanması sorunsalı. *Ebeveyn ile olan sıkıntılarımız, kırsal yerlerde annenin babaya olan korkusundan sesini çıkaramaması, evladını koruma yoluna gitmemesi, ve çocuğun ebeveyn eksikliği ile büyümesi sorunsalı. *Anlaşılmama, insanlara kendini anlatamama sorunsalı. Bu ve bu gibi birçok mesele, sevgili Atay ile benzerlik gösteriyordu kitapta. Elbette Hasan amcanın işleyişi, konuya bakış açısı, kurduğu cümleler çok çok farklı ve her biri başka bir haz. Lakin bu benzerliklere temas etmeden geçmek istemedim. Her Hasan Ali Toptaş kitabı ayrı bir heyecan ve her biten kitapta ayrı hüzün. Her kitabı kocaman bir sandık bana göre yazarın. Peki nedir bu sandığın içindekiler? Yaşanamayan çocuklukta biriktirilemeyen anılardır sandığın içindekiler. Ve esasen yaşlandıkça çocuklaşmak bu... Tavsiye eder, kitap dolu bir ömür dilerim...
Sonsuzluğa Nokta
Sonsuzluğa NoktaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20171,726 okunma
··
88 görüntüleme
Meltek okurunun profil resmi
5 yıllık öğrencilik hayatımda Antalya-Aydın arası geliş gidişlerimi hep Denizli'yi baz alarak ölçerdim. Denizli'ye az kaldı, Denizli'yi yeni geçtik gibi. Bu kitabı okuduğumdan beri ise durum çok farklı. Çok ilginç bir oyun oynadı bana kader, tam Denizli sanayii çarşısından geçerken tanıştım Bedran ile. Ve şimdi ne zaman oradan geçsem o dükkanlardan birinin önünde oturup benim içinde olduğum otobüsü izlediğini düşünürüm Bedran'ın. Bu sayede tüm hayatların odak noktasının ben olmadığımın, nasıl ki diğer insanlar bizim için yalnızca yoldan geçen insanlar olabiliyorsa bizim de başkalarının hayatlarında tam da o kadar yer kapladığımızı ve sırf bu yüzden düşüncelerimizin onlar için hiçbir önemi olmadığının farkına vardım. Bu çok önemli bir farkına varmaktı, bakış açımı değiştirdi hayata. Kendi hayatımızı yoldan geçen insanların kararlarına bırakmamak için sıkı sıkı tutmamız gerektiğinin farkındalığı. bu yüzden iyi ki var sevgili Toptaş! İyi ki bizi böyle aynı cümlelerde buluşturabilen yazarlar var!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.