Üç fidan daha soldu,üç ay parçası genç. Özgür Kudüs uğruna feda ettiler kendinilerini. Peygamber Efendimize(sav.)komşu oldular. Allah'ın huzuruna vardılar. O nurlu yüce makama kavuştular.
"Recep,Mahmut,Kasım. Üç dostumuz komşu oldu Resullullah'a, Hamza." Bu kadar kolay mıydı bunu söylemek? Üç şehit...Üç aile...Nice çocuklar babasız kaldı. 'Benim arkamda babam var!'sözünü söyleyecek çocuklar üç aileden bir kez daha azaldı..
Ağlaya ağlaya anlattı olanları Cafer. Hamza, daldı gene uzaklara...Uzaklarda gene Onun gözleri vardı. Okyanus gibi derin...Deniz gibi durgun...Gökyüzü gibi değişken o mavi gözler... Acı içindeyken bile o gözler geliyordu gözünün önüne. Gözkapaklarına işlenmişti sanki o gözler..Her an aklında,kalbinde, gözlerindeydi..
"Esma da vuruldu." dedi bir anda Cafer. Beyninden vuruldu sıçradı yataktan! Nefesi kesildi,yutkunamadı bile kalbinin çarpıntısını duyabiliyordu....Harfler bir araya gelip kelimeleri oluşturamadı o an ... Sadece "Nasıl?" Çıktı...Nefes alışı sıklaştı iyice. Hücreleri oksijeni kabul etmiyordu sanki...
"Nasıl olmuş??İyi mi Esma??"Arka arkaya sorduğu sorulardan belki de kendini bile haberdar değildi. Şoktan çıkamamıştı...
"Evet iyi. Sen vurulduğunda sipere çekerken omzunu sıyırdı kurşun sadece." Cafer'in bu sözleri içini az da olsa rahatlatmıştı."Çok şükür Allah'ım."Hâlâ nasıl olduğunu merak ediyordu. Esma'yı görmedikçe de içi tam anlamıyla rahat etmiycekti "Şu an üst bölgesinde senin durumun hakkında bilgi bekliyor benden.Ben artık gideyim.İyisin sen de çok şükür. Tez zamanda bekliyoruz daha işimiz var seninle. Allah'a emanet ol." Cafer konuşurken gözleri gene dalmıştı Hamza'nın ....
Cafer'in giderken kapıyı kapatmasıyla çıkan ses onu kendine getirmişti.
Odada yalnız kalmıştı. Ama zihninde o kadar çok düşünce vardı ki bu yalnızlığı kapatıyordu.
"Çabuk iyileşmem gerek. Arkadaşlarımın bana ihtiyacı var. Kudüs'ün bana ihtiyacı var..." Böyle düşünüyordu ama asıl onun Esma'ya ihtiyacı vardı...İç çekti..Daraltıyordu bu düşünceler onu.
~OD~
DEVAMI GELECEK......