Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 saatte okudu
Kitabı okurken Oğuz Atay'ın ''Günlük'' eserinde yazdığı satırlar sık sık aklıma geldi. Türk Edebiyatına dair düşüncelerini şu şekilde yazmış; ''Türk Romanının Sorunu kişiliktir. İnsanımızın kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavramamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir kavramın varlığından habersiz oluşundandır. Bunun için romanımız düzmecedir. Diyalektik gibi gerçekten büyük kavramların gerisine sığınan cüceler ordusu oluşundandır.'' Bu kitabı okuduktan sonra bu sözün derinliğini daha iyi anladığımı düşünüyorum. Başlangıç itibariyle ''Efsane ve Romans'' terimine dayanan bir Edebiyat anlayışı olduğu çok açık bir şekilde görünüyor. Terimin anlamı, ''Dokunaklı veya âşıkça bir şarkı çeşidi'' derinliği ise net iyi ya da net kötü karakterler olduğu gibi, gerçeklikten uzak olaylara, masalsı ve şiirsel anlatımlara çok sık rastlanıldığı. Örnek olarak Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun gibi Halk Edebiyatına da ait hikayeler gösterilebilir. Türk Yazarların beslendiği, okuduğu bu hikayeler onların anlatım dillerine ve kurgularına çok uzun bir süre yansıyor aslında. Daha sonrasında Batı etkisi kendini gösteriyor, bu durum hem Osmanlı'nın o dönem ki çöküşü hem de çeviri kitaplarla birlikte daha çok su yüzüne çıkıyor ve 1950 yıllarına kadar ''Batılılaşma'' Türk Romanının ana sorunu haline geliyor. Aslında romantizmden realizme geçiş için bazı eserler verilmiş. Dönemin Edebiyat çevreleri Samipaşazade Sezai'nin ''Sergüzeşt'' eserinin bu bağlamda çok önemli olduğunu söylüyorlar. Ki eserin ilk basım tarihine bakınca 1888 yılı. Ahmet Mithat da hemen sonrasında ''Nedamet mi? Heyhat!'' eserinin önsöz kısmında bu konuya değinerek, romanın artık bilgi vermesi ve öğretici olan yönlerinin daha fazla olması gerektiğini şu satırlarla vurguluyor; “Roman yalnız bir vaka-i lâtife ve garibenin (hoş ve garip bir olayın) hikâyesinden ibaret değildir.O vak’a elbette fünundan(bilimlerden) birisine, sanayiden birkaçına, hikmetin (felsefenin) bazı kavaidine (kurallarına), coğrafyanın bir faslını teşkil eden bir memlekete, tarihin bir fıkrasına taalluk eder ki (ilişkindir ki) onlara dair verilen izahat erbab-ı mütalaanın (okuyanların) malumat ve vukufu (bilgi) dairesini tevsi eder(genişletir).'' Yine de Romantizmden Realizme geçmek çok kolay olmuyor. Yazarlarımız her ne kadar Batı çevirileri ve o dönem için daha çok Fransız Edebiyatına yeltenmiş olsa da toplum yapısı ve gelenekler itibariyle Doğu- Batı kültürü arasında gidip geliyorlar. Bu sıkışmayı bu kitap aracılığıyla görmekte mümkün. Kitap toplam 17 ana başlıktan oluşuyor. Bu başlıklarda, 14 eserin ve onların yazılış dönemine ait teknikler ve bilgiler veriliyor. Diğer 3 başlık Hikayeler, Batılılaşma sorunu ve Sonuç şeklinde. Edebiyat tarihine dair yalın ve son derece önemli bilgiler içeren dolu dolu bir eser.
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1
Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 1Berna Moran · İletişim Yayınları · 2021680 okunma
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.