Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Şu andaki girişimleri, Nietzsche'yi Schopenhauer'in irrasyonalizminden ayırma ve onu Aydınlanma ve Hegel ile bağlantı içine sokma girişimlerini çocukça buluyorum; daha açık belirtecek olursam, onda Amerikan emperyalizmi adına uygulanan ve şimdiye dek yapılmış en alt düzeydeki tarihsel çarpıtmanın dile geldiğini görüyorum." Gyorgy (veya Gyorg) Lukacs'ın bu eseri, Nietzsche hakkında tarih boyunca yazılmış en değerli eserlerden biri demek abartı olmaz sanırım. Kitabın uzunca bölümü Nietzsche felsefesi yazılmıştır, son bölümde ise Lukacs'ın Varoluşçuluk üzerine yazdığı üç kısa makaleyi okuyoruz. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere Lukacs, akademik bir eser kaleme alıyor ve başta Nietzsche olmak üzere, okuyucunun bu kitabı okumadan önce önemli felsefî bilgiye sahip olması gerekir. Lukacs'ın temel tartışma konusu Nietzsche'nin kültürel ve tarihi üstünlüklerine karşın siyasi ve ekonomik düşüncedeki yetersizliği ve edebi zenginliği/etkileyiciliği nedeniyle bu yetersizliğinin göz ardı edilmesi, hatta yanlış anlaşılması. Lukacs bunu başlıca altı başlıkta inceliyor ve kendi eserlerinde sürekli olarak konudan konuya atlayarak, kafaları allak bullak eden Nietzsche'nin bu düşüncelerini çok iyi bir şekilde derleyerek okuyucunun önüne koyuyor. Birinci bölüm "Nietzsche'nin Modern İrrasyonalizmin gelişmesindeki özel pozisyonu" adını taşıyor. Nietzsche, yukarıda da belirttiğimiz gibi Schopenhauer'ı takiben yazıyor ve Marx'la aynı dönemde yazması onu ayrıca önemli bir yere yerleştiriyor. Bu dönemde, ayrıca Alman siyasi birliğinin kurulması ve Dünya Savaşı'nın yaklaşıyor olması da bir başka boyut. "İnsanlığın hakiki, asal yenilenmesinin gerçek, umut dolu filizleri özellikle de dekadanlıkta gizlenmektedir. Bu 'sosyal misyon' denebilir ki, daha baştan Nietzsche'nin yeteneğiyle, en içsel düşünce eğilimiyle, bilgisiyle uyum içindedir." cümlesiyle özetliyor Lukacs durumu. Bu dönemde, Aydınlanma sonrasında düşünce dünyasında bir düşüş olduğunu görüyoruz. Nietzsche'nin kendi ifadesiyle alırsak, "Sistematik yaratıcılarının hiçbirine güven duymuyorum ve onların tuttuğu yoldan ayrılıyorum. Sisteme yönelik irade onur eksikliğidir." Bu yönelim, Hegelcilik ile birlikte çöken sistematik düşünceye karşı bir tepki olarak dünyaya geliyor. Bu yönelimi, daha önce Kierkegaard'da da görüyoruz ama Kierkegaard'ın eserlerinin o zaman dünyaya yayılmamış olması ve Nietzsche'nin dini düşünceler olarak daha farklı, çağdaşlarına çekici gelen üsluba sahip olması onu öne koyuyor. İkinci bölüm, belki de en önemlisi: "Düşüncelerinin düğüm noktası:Sosyalizmin Savuşturulması" Nietzsche'nin Nazizm ve Avrupa'da faşizmin yükselmesi ile özdeşleştirilmesi, Nietzsche hayranları tarafından genelde tepkiyle karşılanır. Lukacs ise burada özgün bir noktada duruyor ve Nietzsche'nin Nazizm'i savunmasa bile, açık bir şekilde sosyalizm karşıtı olarak cephe aldığını ve böylece faşizmi azdıran düşüncelere sahip olduğunu söylüyor. Kendi deyimiyle "uluslararası çok başlı ejderha" olan sosyalizm, yükselişiyle birlikte devletin kendisine karşı güvensizlik yaratıyor. Nietzsche, din konusunda ne kadar yenilikçi ise devlet konusunda da o kadar muhafazakâr bir tutum takınıyor. Sözde Alman milliyetçiliği karşıtı olan Nietzsche'nin asıl sorunu kitabın adında geçtiği gibi yeteri kadar agresif ve emperyalist olmamak. "Eğer köleler istiyorsak bu durumda onları beyefendi diye yetiştirmek için budala olmalıyız." Bu cümlede, Nietzsche'nin sosyalizm ve sosyal politika karşıtlığını tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Nietzsche'ye göre ideal toplum, efendi-köle diyalektiğine dayanır. Eşitlik, toplumun altına dinamit yerleştirmek olur. Kalan bölümleri uzun uzadıya yazmayayım da ilgilenen okurlar, devamını kitaptan okusunlar... Genel olarak içerdiklerini yazalım... _ Nietzsche'nin toplum filozofu değil sadece burjuva filozofu olması ve burjuva için etik yaratmaya çalışması. _ Nietzsche'nin işçi sorununu, sadece ekonomik bir sorun olarak görmesi ve yetersiz bakışı. _ Nietzsche'nin farklı ateizmi ve etik görüşü _ Biyolojik bakış ve Darwinizm _ Savaşçı gericiliği Şu cümleyle kapatayım: "Dekadanlık Nietzsche için evrensel bir sorundur ve Dionysos geleceğe gebe, olumlamaya layık dekadanlığının simgesi olarak, insanı felç eden, güçsüzleştiren kötümserliğe (Schopenhauer) karşıt olarak, içgüdünün kurtuluşuyla (Wagner) belirir."
Nietzsche
NietzscheGeorg Lukács · Epos Yayınları · 201412 okunma
··
161 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.