Gönderi

247 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Bir yazar bir kitapta nasıl her şeyi birden anlatabilir? Tek bir olay etrafında okura nasıl aynı anda üç kitap okumuş hissi verebilir? Peki bir kitabın birden fazla konuyu aynı cümlelerle ve aynı kitabın içerisinde işlemesi mümkün müdür? Bir kitabı okuyan ve seven birçok kişinin kitaptan çıkarımları nasıl farklı farklı olabilir? Böyle bir şey mümkün müdür? Eğer yazarı Orhan Pamuk ise, mümkündür. Öncelikle Orhan Pamuk'un yaşayan en büyük roman yazarımız olduğunu kabul etmeliyiz. Ona karşı saçma sapan önyargılar beslemek veya yazdıklarından ötürü kin tutmak anlamsızdır. Kaldı ki, böyle bir tutum Orhan Pamuk'a hiçbir şey kaybettirmez. Aksine Orhan Pamuk'tan mahrum kalan bizlere çok şey kaybettirir. Yeni Hayat isimli bu kitabı okurken ise, yine diğer Orhan Pamuk kitaplarında olduğu gibi, çok zorlandım. Zira Orhan Pamuk, kendisini okura kolayca teslim eden, yazdıklarını ve düşüncelerini açıkça okurun önüne seren bir yazar değildir. Her kitabında bir gizem, her kitabında hala anlaşılamamış bir takım olaylar vardır. Böyle gizemli bir yazar olmayı da çok sever. Birçok kitabıyla ilgili hala anlaşılamamış sırlar bulunmaktadır. Kendisini çok seven ve hemen hemen tüm kitaplarını okumayı kendilerine bir görev edinen okurların bile üzerinde anlaşamadığı bir takım yazınları vardır. Bu kitap da tam olarak öyle bir kitaptır. Anlaması zor ve kendisini okurun önüne kolayca bırakmayan bir kitaptır. Okurken müthiş bir tat aldığınızı hissedersiniz; ama zaman zaman "ben bu kitabı anlamıyorum" hissine de kapılırsınız. Anladığımı asla iddia etmediğim Yeni Hayat'ı gelin birlikte anlamaya çalışalım. Orhan Pamuk, Yeni Hayat isimli bu kitabını, biz "anlayamayan okurlara" kitabı anlamamızda yol gösterici olması için bir alıntı ile açmış. Aslında bu alıntı ile okurun eline bir anahtar vermiş ve kendi romanına dönmüş. O alıntı şudur: Novalis: "Aynı masalları dinlemelerine rağmen, ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar." Orhan Pamuk neden böyle bir alıntıyla kitabına başlama ihtiyacı duymuştur? Bu alıntının kitapla ilgili bize yol gösterici olduğu kısım neresidir? Kitapta anlatılanlar bir masal mıdır? Peki masalları dinleyenler kimlerdir? Alıntıdaki "ötekiler"den kasıt kimlerdir? "Böyle bir şey yaşamak" derken ne kast edilmektedir? Aynı masalları dinleyerek büyüyen çocuklar olarak aynı şeyleri yaşamadığımızı veya aynı şeyleri anlamadığımızı mı ifade etmeye çalışmaktadır? İşte tüm bu soruların cevabını verebilmek için kitabı okumak şarttır. Fakat tüm bu sorulara cevap verebilmek için kitabı okumak da yeterli değildir. Hatta defalarca kitabı okumak da yetmeyecektir kanımca. "Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." cümlesi ile başlayan Yeni Hayat isimli bu kitaba, sadece, bir gün bir kitap okuyan ve bütün hayatı değişen, 22 yaşındaki bir gencin romanı olarak bakmak, bana göre oldukça sığ bir bakış açısı olacaktır ve Orhan Pamuk'un zekasına hakaret etmek anlamı taşıyacaktır. Zira Yeni Hayat, bundan çok daha fazlasıdır ve çok daha fazlasını hak etmektedir. Evet, bakıldığında kitapta anlatılan, bir kitabı okuyup hayatı değişen bir mühendislik öğrencisinin başından geçenler gibi görünmektedir; fakat gerçekte Orhan Pamuk'un verdiği mesajlar ve alt metindeki konu bambaşkadır. Yeni Hayat, bir yolculuktur, arayıştır, içe dönüştür, öze dönüştür, terk ediştir, geri dönüştür ve hatta ölümdür... Kitapta görünen konu, 22 yaşındaki Osman isimli bir mühendislik öğrencisinin, okuduğu kitaptan etkilenerek kitaptaki hayatı araması, kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşması, evini, annesini, okulunu, şehrini geride bırakmasını anlatan bir arayış, yolculuktur. Hatta Osman, kitabın etkisi ile "Canan" isimli bir kıza aşık oluyor. (Gerçi kitabın ilerleyen bölümlerinde Osman, Canan'ın etkisi ile kitaba başladığını kendisine itiraf ederken Orhan Pamuk, okurun gözüne farklı bir bakış açısı da sunuyor.) Böylece Osman, Canan'ın da yönlendirmeleriyle üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul'dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, yolculuktan yolculuğa savruluyor. Yeni bir hayatın arayışında, kitapta vaat edilen hayatı arıyor da arıyor... Benim kitapta gördüğüm ikinci konu ise, tasavvuftur. Tasavvuf konusunda bir uzman olduğumu tabii ki iddia edemem. Fakat gördüğüm birkaç sembolik ifade beni bu düşünceye sürükledi. Mesela, kitaptaki karakterlerin isimleri ve Orhan Pamuk tarafından kendilerine yüklenen misyonlar tesadüfen seçilmiş olamaz. Bunun dışında kitapta sürekli "kaza"ların meydana gelmesi ve hissedilen bir "kader" inancı da beni bu düşünceye itti. Kaza ve kadere inanmak, bilindiği üzere, imanın şartlarındandır. Osman sayısız otobüs yolculuklarında bir tasavvuf yolcusu, bir derviş gibi kaza ve kader içinde dolanır durur. Yeni Hayat isimli kitap, Osman'a yeni bir hayat vaat etmektedir. Ayrıca kitapta ismi geçen, Osman, Nahit ve Mehmet aynı kişiler olup Mehmet kendisi olabilmek için Osman'ı öldürür ve uzun yolculuklardan sonra başladığı yere yani kendine, özüne döner/dönüşür. Yani Yeni Hayat kendin olabildiğin, özüne döndüğün, en başa döndüğün bir yolculuktur. Zira "yolculuk", doğu edebiyatında kişinin olgunlaşması ve hakikati bulması için sıkça kullanılan bir semboldür. Orhan Pamuk da kitabın içerisinde sıkça Doğu-Batı romanlarını karşılaştırması ve bir takım örnekler vermesi bundandır. Osman ise kitap boyunca kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkar. Amacı "Canan"a kavuşmaktır. "Canan" ise, mutasavvıfların Allah'a verdikleri isimdir. ("Canan yok ise can gerekmez.")Nasıl ki, bir mutasavvıf, yani maşuk, Canan'ına kavuşmak için ruhunda bir yolculuğa çıkarsa, Osman da aynısını yapar. Kitapta ismi geçen Yeni Hayat isimli o kitap ise, muhtemelen dinlerdeki kutsal kitaplardan biridir. Kitapta gördüğüm üçüncü konu ise, Doğu ve Batı arasında sıkışıp kalmış, kimlik arayışındaki Türkiye konusudur. Kitap, 1970’li yılların ortası ile 1990’lı yılların başı arasında geçen 13-14 yıllık bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşen olayları anlatmaktadır. Dolayısıyla kitapta sık sık Doğu-Batı meselesine dair kimlik söylemleri görülmektedir. Orhan Pamuk ise, bu meseleye bir çözüm sunma niyetiyle yaklaşmaktansa, doğu-batı gerilimini tanıyan ve teşhis eden bir tutum sergilemeyi seçmiştir. Bilindiği üzere, batılılaşma hareketleri tarihin hemen hemen her döneminde bu coğrafyada tartışılan ve halen de tartışılmaya devam eden bir konudur. Orhan Pamuk ise, Yeni Hayat'ta, Osman karakterinin yaptığı yolculuklar sırasında gezdiği Anadolu kasabalarını betimlerken, modernleşme, kapitalizm ve batılılaşma hareketinin Türk toplumu ve taşra hayatı üzerine etkilerini resmeder. Bu resmetmeyi ise tamamen tarafsız bir gözle yapar, her iki tarafı da tutma amacı gütmez, modernleşmenin etkilerini yansıtırken eleştirel bir yorum getirme gereği duymadan, sadece var olanı göstermeyi tercih eder. Fakat genel çerçevede bakıldığı takdirde, kitapta farklı karakterlerin söylemleri üzerinden, Batı’dan gelen mekanikleşme, betonlaşma ve yapaylaşmanın; insanların, şehirlerin ve eşyaların ruhlarını öldürdüğü vurgusu yapılır. Romanda bahsi geçen ve Osman'ın bütün hayatını değiştiren Yeni Hayat isimli kitabın yazarı Rıfkı Hat karakteridir. Rıfkı Hat, memleketin, ancak Batı’dan alınan yeniliklerin topluma adapte edilmesiyle gelişebileceğini ancak kendi öz kimliğini de kaybetmemesi gerektiğini savunur. 1970'li yıllarda, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki modernleşme politikasının terk edilmesinden memnun değildir. Osman ise böyle bir kimlik arayışı içerisinde yolculuklardan yolculuklara dolaşıp durur. İyi bir romandan beklentiniz nedir bilmiyorum; ama bu kitapta hepsinin bulunduğuna emin olabilirsiniz. İçerisinde neler yok ki? Siyah beyaz televizyonlu kahveler, trafik kazaları, siyasi kumpas ve cinayetler, arayışlar, yolculuklar, kendini buluşlar... Hatta Orhan Pamuk bazı yerlerde romanı bırakarak okurla sıcak bir sohbetin içerisine bile giriyor. Daha ne olsun? Ayrıca Orhan Pamuk eserlerinin en sevdiğim özelliği de birbirleriyle olan bağlantıları. Orhan Pamuk'un bir kitabını okurken daha önce okuduğunuz bir kitabın karakteri ile karşılaşabiliyorsunuz ve bu hiç sırıtmıyor. Bambaşka bir ülkede sevdiğiniz bir tanıdıkla karşılaşmış hissi uyandırıyor okurun içerisinde. Gidip sarılmak istiyorsunuz o karaktere. İşte Orhan Pamuk böyle bir romancı. Sizi alıp bambaşka diyarlara sürüklüyor ve bir daha eski yerinize dönemiyorsunuz. Bütün bunların dışında, edebiyatçıların "büyülü gerçekçilik" olarak ifade ettiği bir tarz da kitaba hakim. Tanıdığım yazarlar içerisinde bu türün en büyük temsilcisi de Hasan Ali Toptaş. Kısaca HAT. Romanda geçen Yeni Hayat isimli, Osman'ın bütün hayatını değiştiren, kitabı yazan kişi de Rıfkı HAT isimli bir karakter. Orhan Pamuk böyle bir şeyi yapmış mıdır, bilemem. Fakat böyle düşüncelerin içerisinde girerek, Orhan Pamuk'un sembolleri arasında paranoyaklaşmış olduğumu kabul edebilirim.
Yeni Hayat
Yeni HayatOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 201918 okunma
··
1 plus 1
·
3,404 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.