Gönderi

56 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 10 hours
Bir çöküşün öyküsü Amok koşucusu O muydu? Son günlerde okuduğun Stefan Zweig kitapları, Olay örgüsü değişti, kişiler değişti, mekan, zaman kısacası dış dünya değişti ama bir şey hep aynı kaldı.... "Ölüm... Olanca soğukluğuyla ölüm." İnsan ruhuna hiçbir şey hiçlik kadar baskı yapamaz' diyordu, Satranç'ta, ki ben hayatından zevk almadığını, mutlu olmadığını söyleyen kişilerin; günümüzün modernleşen toplumunda, insanın insandan uzaklaşmasıyla, yalnızlaşmasıyla, inançlardan uzaklaşmasıyla - ki inanç en güçlü baş etme yöntemidir- kaçınılmaz olan o anlamsızlık/hiçlik boşluğuna düştüğünü görüyorum. Kimiz biz? Dünya denilen bu yer neresi? Buraya neden geldik? Ve nereye gideceğiz? Bu sorulara cevap bulmamız lazım, insanlık tarihi bu soruların etrafında cevap bulmak için didinip durmakta. Felsefe, din, edebiyat, sanat ve nicesi bu soruların cevabını arayan kavramlardan bir kaçı. Bu soruları sormaktaki amaç ne peki? Neden bu anlam arayışı? Bunun cevabı yaşamaktır, insanın ruhunu içine alan yaşama duygusu ve bunu tehdit eden hiçliğin baskısı. Bu ikisi arasında gidip gelir insan anlam buldukça yaşamın ihtişamlı mutluluğuna, anlamsızlaştıkça hiçliğin karanlığına sürüklenir insan, orada ise ölüm hissiz donuk ve çıkış kapısı olur. Bir anlamı yoksa yaşamanın nefes almak azab olur... Stefan Zweig bulamadığı anlamın kurbanı olmuştur, kendisini anlamsızlığa kurban etmiştir bunu okuduğum her satırında yüzüme vurup durdu... "bu kötü insanların içinde ne işim var dedi... Yalan, hırs, riyakarlık... "Amaçsızım dedi üstüne basa basa arayıp durmama rağmen tutunabileciğim bir gerçek bulamadım... Ve geriye sessizce gitmek kalıyordu. Ardında ölümünü rasyonelleştirecek, başka çarem yoktu dedirtecek satırlar haykırarak...
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202178.1k okunma
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.