Yaftalama; propagandacının kullandığı yedi araçtan biriydi ve insanların herhangi bir kanıt beklemeden yargıya varmasını sağlıyordu. Yaftalama yöntemiyle propagandacı insanların nefret ve korku duygularına sesleniyor; kınanmasını ve reddedilmesini istediği kişilere, gruplara, milletlere, ırklara, politikalara, uygulamalara, inançlara ve ideallere “kötü adlar” veriyordu. Örneğin yüzyıllardır kullandıkları “heretik” (imansız, kafir, sapkın) yaftası bunlardan biriydi; tarih boyunca “heretik” olarak yaftalanan binlerce kişiye acı çekmiş, işkence görmüş ya da bu yafta ile ölüme gönderilmiştir. Toplumun genel iyiliğine ya da bir topluluğun inancına ya da uygulamalarına karşı çıkan herkes yaftalama tehlikesi yaşıyordu. Miller’in belirttiğine göre 1939’da yaftalamada “faşist”, “demagog”, “diktatör”, “kızıl”, “komünist”, “yabancı”, “kökü dışarda kışkırtıcı” vs. terimleri kullanılıyordu.