Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Benliği parçala-ma ve kadın erkek ilişkisi üzerine
Uzun oldu belki ama burada okunmayacaksa nerede okusun? 1- Yaşamımızda, gündelik hayatımızda önem veya değer verdiğimiz şeye benliğimizden bir pay kopar. 2- Ne kadar önem ve değer verirsek kopan parça o kadar büyük olur. Bütün olanı parçaladığın için parçalanan, uzaklaşmış kısım seni senden almaya başlar. 3- Benlik sadece kendine aitken bunu fark edemediğimizde (farkındalıksızlık) BENliği büyütmek devamlılığını sağlamak için bilinçsizce yaşamaya başlarız. 4- BEN dediğimiz şey ne ise onu besleyen şeylerle birlikte olmak, zaman geçirmek isteriz. 5- Ben denilen şey, kimine göre et kemik bedenidir, kimine göre geçmişidir, kimine göre hayalleridir, sevgilisidir, ailesidir, parasıdır, hırsıdır, sahte kimliğidir, aydınlanma çabasıdır, ibadetidir, iyilikleridir... 6- Bir takım tutarsın, takımın kazandığında sen mutlu olursun çünkü takımının içinde SEN vardır. Takımın kaybettiğinde sende kaybetmişsindir Neden? Çünkü içinde SEN varsın. SENiN tuttuğun takım kaybetti. Bu durumda sen kaybetmiş oldun. Benliğini takıma pay etmişsin bir parçada takıma vermişsin. 7- Mesela birini film izlerken düşünelim. Filme "KENDİNİ KAPTIRMIŞ" Televizyonla konuşuyor, ağlıyor, gülüyor. (Dünya hayatı da tv izlemek gibi) Sen uzaktan ona bakıyorsun. Sen ağlamıyorsun gülmüyorsun rahatsın ve sakinsin. Hatta ona karşı biraz şaşırıyorsun. Nasılda KENDİNİ KAPTIRMIŞ diye 8- Mesela bir arkadaşım araba almıştı. Mutluydu evet! Artık arabası vardı.. Arabayı park ettik başka bir arkadaşa uğradık. Arabayı park ederken, park ettikten sonra ve arkadaşımızla buluştuğumuzda sürekli aklı, kalbi arabadaydı. Çekerler mi? Vururlar mı? Çizerler mi? Dil'e de getirdi. Hatta buluşmamız bittiğinde arabayı park ettiğimiz yere doğru giderken gayrı ihtiyari hızlanıp arabaya baktı Haah duruyor dedi... 9- Bu adamın arabası yokken böyle dertleri sıkıntıları kaygıları yoktu. Birde araba çekilseydi? Elinden alınsaydı? Şüphesiz bir anda çok daha mutsuz olacaktı. 10- Bunun nedeni çok açık. BEN dediğimiz manayı 100 birimle (puan) ile belirleyelim. Bunun 10 puanı bedenin dış görünümüne giyim kuşama gitsin. 10 puanı aileye 10 puan tuttuğun takıma 10 puan sevdiğin yemeklere vs her gün benliklerimizi bu şekilde dagıtıyoruz. Yani şeytana uyuyoruz. Arkadaşım ise arabaya 40-50 puan vermiş ki, sahip olduğu için mutlu fakat kaybetme olasılığı için oldukça tedirgin ve telaşlıydı. 11- Bu örnek amaçlı verilen birimsel rakamların en büyüğü kuşkusuz karşı cinse olan AŞK'a dır. Öyle olmasa intihar vakaları veya dağları delme mevzuları olur muydu? 12- Birini seviyorsun. Hiç bağın yok. Ayrı cinsiyetlerdesiniz. Kadın-Erkek Fiş-priz gibi özel yaratılmış 13- Onu gördüğünde yeryüzünde kendini yarım hisseden bilinçaltın onda kendini tamamlayacağı yanılgısına düşüyor. Çünkü kendini kadın olarak görüyorsun erkek olamayacağın için, erkek karşında olduğu için bilinçsiz olarak tam olmak arzusu isteği oluşuyor. ilk insandan bu yana bu böyle, sistem... 14- Karşı cinse karşı mıknatısa benzer bir çekim oluşuyor. Bu sadece kadın bedeni erkek bedeni olarak değil. Kadın beyni erkek beyni, kadın ruhu erkek ruhu vs. geniş kapsamlı bakalım. İlle de bedenlerle sevişme gerekmez. 15- Akıl devre dışı kalarak BEN dediğimiz mananın çook büyük bir bölümü karşı tarafa veriliyor. Artık sende sen kalmıyor. Mutluluğu, huzuru, karşı tarafa bağımlı bir organizmaya dönüşüyorsun. Bu halden hızlıca kurtulmak için kendini uyuşturmaya başlıyorsun. Yeme, içme, alkol, eğlence, dans, film, müzik, kitap, islam, meditasyon, ibadet ne varsa saldırıyorsun. Zaman geçtikçe toparlıyorsun ama tabi biraz iz kalıyor. 16- Biz kaybetmiyoruz! Aksine her sıkıntı, keder ve acıda bilinçleniyor, güçleniyor, öğreniyoruz. 17- Gerçek aşkı, sevgiyi, benliği, kime vermemiz gerektiğini öğreniyoruz. Hem de bu dünyada ölmeden evvel öğreniyoruz. 18- Leyla bu kadar güzelse Leyla'yı var eden Leyla dan da güzeldir demiş ya... Şimdi Leyla'yı var eden kim? Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Allah inancın var bu sebeple klasik bir cevap olarak Allah diyeceksin. Haayıır... Leylayı var eden, Mecnun! Zaten her şeyi var eden HU-Allah o ayrı bir mesele. Her soruya Allah dersek iletişim kuramayız. Yemeği kim yaptı? Allah Logoyu kim tasarladı? Allah... Bu şekilde dünyada yaşayamayacağımız için bütün varlığı var edenin Allah olduğu inancını cebimizde tutuyoruz. Şimdi bunu kenara alarak olaya bakarsak. Leyla'yı var eden Mecnun' du Kendi hayalinde bir Leyla yarattı Kendini parçaladı Leyla'ya verdi Ve kendi yarattığı Leyla'sı ona uymadı. Dert sıkıntı çekti. Bu sayede ise hakiki yaratıcıya yaklaştı. (İslami inancı olan için Allah'a, olmayan için kendine) Veya Leyla ile çok iyi anlaştılar bu seferde çevre uygun görmedi. Yada her şey çok iyi oldu evlendi ama aşk bitti. Bu kez başka arayışlar çıktı... 19- Sürekli her halimizde her seçimimizde arıyoruz. Her seçim her istek içimizdeki eksik parçayı tamamlamak için. Kimi parada kimi kumarda kimi aşkta kimi makamda şöhrette yok yok yok Nereye baksan yok. O eksik dolmaz sevgili dostum! o eksik dolmayacak. Bu dünyanın tamamını bırak bütün alemi de versen doy-maz. Çünkü bizim Zatımız Hakka varır. (Öz kimliğimiz son'suzdur) Bizim özümüz sonsuzken bu geçici şeylerle nasıl doysun? yada tam hissetsin? 20- Eveeet bu bilgiler bir işe yaramaz yanan için Bu iş akıl işi değil gönül işi çünkü. 21- Kendini parçalayıp karşı tarafa bölmüş olabilirsin. Bu noktada kendinde olmadığın için kendini kolayca geri çekemeyebilirsin belki... 22- Çünkü kopan parça sana aittir ve en değerli hali yalnızca sendeki halidir. 23- Bu senindir sana özeldir. 24- Her şeyi olduğu gibi kabul etmek dönüştürücü bir özelliğe sahip ve hemen ödülünü verir. Buna yemin edebilirim. Gerçekten gözlerini kapat arkana yaslan ve her şeyi tüm içtenliğinle kabul et. 25- Geçmiş asla değişmez sil gitsin kafandan. Gelecekse senin kafanda oluşturduğun bir HAYAL Gelecek yok hiç olmadı. Nasıl olacağını da asla bilemeyiz. 26- Şimdi buradasın. Her şeyi kabul ettiğin anda derinden büyük bir huzur hissi gelecektir. Kabul etmekte zorlandığın anda düşün. Kabul etmemek mi zor yoksa bu acıyı sıkıntıyı yaşamak mı? Ne gerek var sıkıntıya? Olanları hemen şimdi kabul et ve sıkıntı yerini huzura bıraksın. 27- Kabul edebileceğin ne varsa hiç vakit kaybetmeden hemen et. Öyle yada böyle değişip dönüşüp farklı şekillerde ilerde tekrar karşına çıkabilir. Şimdi kabul edersen bu dönüşmüş olacak. 28- Kabul etmek demek kabul ettiğin şeyin altında ezilmek demek değil. Hayır yanlış biliyoruz. 29- Kabul etmek demek, tamam bu olay artık son bulsun demek. Hatta o olayı kendi rengine tarafina çekip kullanmak demek. 30- Gerçek anlamda kabul edebilirsen hemen hiç vakit kaybetmeden o an, anında huzur akacak Dene de gör. SENİ SEVİYORUM ÖZ'de BİRiz Emr'e ∆
··
3.118 görüntüleme
Esra Doğan okurunun profil resmi
Anlayabildiğim kadarıyla : Seçimlerimiz bizi biz yapandır ve yaptığımız seçime verdiğimiz emek ve zaman ne kadar büyükse benliğimizden o kadar büyük bir parça veririz. Hiç bir zaman her şey tastamam olamayacak işte bu yüzden değiştiremediklerimizi kabullenip yapabildiklerimize odaklanmalıyız.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.