Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
5/10 puan verdi
·
345 günde okudu
Stefan Ihrig - Naziler ve Atatürk İncelemesi
> Avrupa tarihinde başka hiçbir ülke, Almanya kadar kitaba ve makaleye konu olmamıştır diye düşünüyorum. Zaman içerisinde Nazizmin ya da Nazi döneminin saklı kalan bazı sırları ve nispeten küçük özelliklerinin yeni keşif haberlerini duymak kesinlikle olası mümkündür. > 2014 yılının sonlarına doğru İngiltere’de eğitim gören genç Alman bilim adamı olan Stefan Ihrig, çok ilginç olabilecek bir doktora tezi ile tarihi aydınlatma gayretine girdi. Ihrig, kendince bu tezinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Atatürk'ün Nazi’lerin hayalinde oynadığı sözde önemli rolü keşfetti. Bu kitabı/tezi ile ilk olarak 1920'lerin başlarına ve daha sonrasında Üçüncü Reich'e odaklanan Ihrig, önde gelen Nazilerinden oluşan şahısların yazılı ifadeleri üzerinden yola çıkarak ve yine dönemin Üçüncü Reich gazeteleri üzerinden Türkiye’nin Nazi’lere olan etkilerinin daha da ayrıntılı bir incelemesini konu alıyor. > Kitapta, Adolf Hitler'in de dâhil olduğu Nazilerin, Türkiye'yi, Atatürk'ün öncülüğünde bir ilham kaynağı olarak görmekte oldukları vurgusu devamlı ele alınıyor. Weimar Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına denk gelen Kurtuluş Savaşı mücadelesinin tarihi zaferi sonrasında, Sevr’i Lozan Antlaşması ile alaşağı eden Türkiye, Nasyonal Sosyalistlerin Almanya'da yaratmak istedikleri yeni Reich için ideal bir model olarak görülmektedir. Türkiye ilk başta İkinci Dünya Savaşı’nda Müttefikler tarafında, Almanya’ya karşı yer aldığını bildirmiş ve nihayetinde savaşa fiilen katılmamış olmasına rağmen, Nazi liderliği ve Nazi basını, Üçüncü Reich’in tarih sayfalarında yer alacak olan acı sonuna kadar Atatürk’e ve Atatürk Türkiye’sine sempati duymaya devam etmiştirler. Bunu, Haziran 1941 tarihinde imzalanan “Türk-Alman Dostluk Antlaşması” ile Almanya’nın Türkiye saldırmayacağına dair verdiği güvenceden de anlayabiliyoruz. > Osmanlı İmparatorluğu, Almanlar için uzun zamandır “oryantalist” bir cazibe nesnesi olmaktaydı ve görünen egzotizmine rağmen, imparatorluk, özellikle II. Kaiser Wilhelm döneminde, Almanya'nın doğal müttefiki olarak görülüyordu. Tabi doğal olarak bu ilişkiler, Türkiye'nin Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya ile ittifakı ile doruk noktasına ulaştı diyebiliriz. > Mustafa Kemal'in 1919 yılının Mayıs ayında başlattığı ve 1922'in sonlarına doğru sona eren Türklerin bağımsızlık savaşı Almanlara örnek teşkil eden bir mücadeleydi. Bu savaş, modern Türkiye'nin sınırlarını oluşturdu ve Almanlar için en önemlisi, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalara ayıran 1920 Sevr Antlaşması’nın milliyetçi Türkiye’nin yok saydığı Türk Versay’ının, Lozan Barış Antlaşması sayesinde yeniden gözden geçirilmesiyle sonuçlandı. Cumhuriyetin umutsuz ve ıssız ilk yıllarında Türkiye'nin bu küçük düşürücü ve kendisini ağır yaptırımlar altına sokan bir antlaşmayı yeniden gözden geçirtmesi ve Mustafa Kemal'in önderliğinde Türkiye'deki milliyetçiliğin yeniden canlanması, Almanya’nın ileride Versay Antlaşmasını yeninden ele alabilmesi adına bir umut ışığı olarak görülmeye başlanmıştır. > Kitapta yer alan iddiaya göre, yeniden dirilen, şahlanan Türkiye, Almanya için bir “rol modeli” olarak görülmekteydi ve Mustafa Kemal, özellikle Alman politik yelpazenin en sağcı gazetelerinde milliyetçi bir kahraman olarak kutlanmaktaydı. Bu Nazi yanlısı aşırı sağcı basında Türkiye, egzotik veya oryantal olarak görülmekten ziyade, “Almanya'ya ile aynı kaderi taşıyan ve haklı mücadelesinden zaferle çıkan” olarak tasvir edilmiştir. Türkiye böylesi aşağılayıcı bir barış antlaşmasının revizyonunu gerçekleştirebilmiş ve ulusu yeniden diriltmek için ilham verici bir lider çıkarabilmiş ise, o zaman Almanya bunu neden yapa bilemesin? > Weimar Cumhuriyeti'nin, Adolf Hitler’inde aralarında bulunduğu, kendilerini potansiyel “Alman Mustafa’sı” olarak gören bir dizi aşırı sağcı düşmanı vardı. Nazi basınının tek taraflı yayınına dayanan Ihrig, 9 Kasım 1923 yılında, Hitler'in Münih'te başarısızlık ile sonuçlanan “Birahane Darbesi” esnasında “Mustafa Kemal ve Anadolu'daki olaylara Mussolini'nin örneğinden çok daha fazla ilham verdiğini” iddiasını öne sürüyor. Ihrig'in mesnetsiz çarpıtmalarına göre, tarihsel literatürde Atatürk'ün Hitler'in düşünce ve eylemi üzerindeki kritik etkisi, Mussolini lehine olarak gözden kaçmıştır. > Birçok tarihi detayı bilinçli bir şekilde çarpıtan Ihrig, “Mustafa Kemal Paşa'nın 1920'lerin başında Hitler'in modern Führer hakkındaki düşüncelerinin ve siyasi lider olarak kendisinin de gelişmesinde kilit bir etken olması gerektiğini” iddia ediyor. Nazi basını ve Hitler'in Atatürk ve Genç Türk devrimi hakkında olumlu konuştuğu gerçeği, Nazilerin ve geleceğin Führer'in eylemlerinin kendilerinden ilham aldıkları anlamına gelmez, hatta Atatürk'ün Nazi hayalindeki Mussolini'den daha önemli olduğu anlamına gelmez… Ihrig gene, Atatürk'ün “Türk örneğinin”, Nazilerin ve Weimar Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Hitler için önemli olduğuna dair ikna edici kanıtlar sunsa da, kayıtlara geçen birçok konuşma ve yazışmaları kendi tezini çürüteceği için bilinçli olarak göz ardı ediyor ve etik olmayan bir yol tercih etmeyi kendince daha doğru görüyor. Tarihi dezenformasyonu ile kendince Hitler'in 1923 Birahane Darbesi girişiminde bir “Türk, Kemalist bir boyut” vardı havası vermeye çalışıyor. > Ihrig, o zaman döneminde Almanya’da bulunan diğer yayınevlerinin ve gazetelerin Türkiye hakkında yapmış oldukları yayınları ve köşe yazılarını baz almak yerine, sadece iki aşırı sağcı yayını tezinde kaynak göstermeyi daha çok yeğlemiştir. Çünkü diğer sol kanattan, hatta komünist kanattan olan gazetelerde de Türkiye’ye ve zaferine övgüler dizilmekte, haklı zaferini Lozan ile taçlandırılması dillendirilmekteydi. Size bununla ilgili en iyi bilgi ve belgeleri Sn.
Cengiz Özakıncı
Cengiz Özakıncı
’nın,
Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi
Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi
kitabı verebilir. Yine Ihrig’in iddialarına göre, Naziler ve Hitler, iktidarı ele geçirene kadar geçen sürede, Türkiye'ye ya da liderine olan hayranlıklarını asla kaybetmediler ve 1933'ün başından sonra Nazi basınında Atatürk ve Türkiye'yi takdir eden kamuoyunun ifadeleri yer almaktaydı… > Nitekim Hitler, o yıl yapılan bir röportajında Mustafa Kemal'i “yüzyılın en büyük adamı” ve yeni Türkiye'yi ise “parlayan bir yıldız” olarak tanımlamaktaydı. Üçüncü Reich sırasında Nazi propagandacıları Türkleri Aryan ırk olarak ilişkilendirdiler ve 1938'de ölümüyle bir doruk noktasına ulaşan bir “Atatürk kültünü” yaydılar. Hitler, büyük adamların eylemlerine işaret etti ve Atatürk'ün Türk devleti tarafından sağlanmış olan örnek tek parti yönetiminin –özellikle de etnik ve ırksal olarak homojen bir völkisch (ırkçı) milletindeki tek parti yönetiminin üstünlüğünü gösterdi. > Osmanlı’dan geriye kalan Türkiye çok ırklı olmasına rağmen, Atatürk'ün kurmuş olduğu modern Türkiye için etnik ve ırkçı bir şekilde homojen olduğu iddia edildi. Sözde Ermenilerin katliamı o dönemin basınında, “bu yeni völkisch (ırkçı) devletin ana temellerinden biri” olarak sunuldu. Fakat Türkiye Lozan Antlaşması'nı müteakip, Yunanlıların isteği üzerine yaptığı mübadele ile Türkiye’de “azınlık sorununu” çözdü. Bunun için bkz. #35369071 ve #35369193 > Mesnetsiz iddialardan bir diğeri de: Nazi basınının Türkiye'yi bir völkisch (ırkçı) devleti olarak kutlamasında, Türkiye'de ikamet etmeye devam eden Türk olmayanları (Yunanlılar, Ermeniler, Yahudiler, Kürtler ve diğerleri) göz ardı ettiğidir. Bu külliyen yalandır ve bunu yine yabancı bir yazar olan Prof. Dr. Hester Donaltson Jenkins’e kulak veriyoruz. (bkz: #36005113) Kitabında, Atatürk’ün getirmiş olduğu laikliği ve doğal olarak Türklerin kalkınmasını uzun süre geciktiren İslam'i yönetimin etkisini kısıtlama çabalarından ötürü övgüyle bahsediliyor. Ihrig, Atatürk'ün Türkiye’sini, büyük ölçüde tarımsal kalmasına ve endüstriyel gelişme yolunda Batı Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmasına rağmen, modern bir ulus-devlet modeli olma yolunda ilerleyen bir ülke olarak kutluyor. > Şunu kesin bir dille ifade edebilirim ki: Ihrig, dönemin Nazi medyasında geçen haberleri ve Nazi önde gelenlerinin sözlerini fazlasıyla çarpıtmış, Mustafa Kemal ve milletinin tarihi haklılık ve gerçeklerini sıklıkla göz ardı etmiş ya da büyük ölçüde es geçmeyi tercih etmiştir. Bu sebeptendir ki, Ihrig, Mussolini’yi ikinci plana atarak, Atatürk'ü ve Türkiye'yi Naziler ve Hitler'e ilham kaynağı olarak göstermeyi tercih etti ve Cambridge Üniversitesi aracılığı ile tarihe yanlış bir tez (kitap) sundu. > Ihrig, Atatürk'ün ülkesi adına olan haklı ve mücadelesi ile pek ilgilenmez. Yine de, bu gerçek, bazı yüzeysel benzerlikler içermesine rağmen, Nazi’lerin hayal gücünde bulunan vahşetten önemli ölçüde ayrışmış bir Kurtuluş Savaşı’dır. Bunu anlayabilmesi için Ihrig, en azından Hitler’in iki cilt olarak kaleme aldığı Mein Kampf (Kavgam) kitabını tekrar ele almalıdır ya da 24 Şubat 1920 tarihli, 25 maddelik Nazi Parti Programı’nı dikkatlice okumalıdır derim. Ben kendisinin bunları okuduğuna da eminim, ama maksatlı bir şekilde burada geçen ve önem arz eden bilgileri, tezini çürüteceği için tarihi yok sayarak işlemediğini düşünmekteyim. Atatürk için Nasyonal Sosyalizm türü bir düşünce kesin olarak anlamsızdır ve kendisi ömrü vefa ettikçe Nazi Almanyası'ndan uzak kalmayı tercih etmiştir. Atatürk ve Türkiye'nin Hitler ve Naziler'e ilham verdiği düşüncesi, kasıtlı ve maksatlı bir şekilde Türkiye’yi geçmişte yaşanan barbar Avrupa tarihini aklamak adına yürütülmekte olan bir propaganda olarak görüyorum. Eğer bu kitabı okumaya niyetiniz varsa, bu kitabı okumadan önce ya da okuduktan sonra muhakkak Sn. Cengiz Özakıncı’nın “Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi” kitabını okumasını da tavsiye edeceğim. > Okumakta olduğunuz bu incelemeye ait kitabın sadece ülkemizin haklı zaferini ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü uluslararası arenada kötülemek amacıyla kaleme alınmış olduğunu bilmenizi isterim. Bu tez Cambridge Üniversitesi tarafından gerçekler göz ardı edilerek onaylanmış ve Harvard Üniversitesi tarafından yayın hakları alınarak, eğitim kurumlarında bir ders niteliğinde okutmak, Türkiye ve kurucu önderi hakkında soru işaretleri oluşturmak adına yayımlanmıştır. Yine aynı Cambridge Üniversitesi, kendi arşivlerinde bulunan ve dönemin İngiltere Büyükelçisi, Sir Percy Loriane tarafından kaleme alınmış olan: “Atatürk Olağanüstü Bir İnsan” adlı raporunu/metnini yok sayarak bu propaganda içerikli tezin onaylanması ile tarihi bir hata yapmıştır. İlk Yayınlanma Tarihi: 20 Kasım 2014 olan ve ağır akademik İngilizce ile basılmış olan bu kitap, daha Türkiye’de Türkçe yayımlanmadan yaklaşık on gün sonra 01.12.2014 tarihinde gazeteci Hilal Kaplan tarafında hatmedilmiş ve kitaba hemen methiyeler düzülmüş, resmen ayakta alkışlanmıştır. Kendi çalışmış olduğu gazetede bu yazı görünmüyor olsa da, aşağıda siz gene diğer medya kanallarının linklerini vereceğim. Yazıların, köşe yazısının nerelerde ve ne zaman yayınlandıklarını görürseniz, o zaman bu makalenin de kendisine okyanus ötesi ellerden hazır gönderildiği ihtimalini düşüneceğinize de eminim. Unutmayınız ki, bir kitabın özel istek dışında normal bir gönderi ile bile ABD’den buraya üç haftadan erken gelmeyeceği aşikâr. Hadi özel geldi, bunu hangi ara, kaç günde okudunuz, anladınız (Anlamanız için derin tarih bilgisine sahip olmanız ve burada bahse konuların doğru olup olmadığını araştırmanız gerek. Aksi taktirde meslek ahlakına uygun düşmez.) ve hemen ateşli bir şekilde köşenize taşıdınız??? Diyorum ve burada incelememi sonlandırıyorum. Linkler: Yayın tarihleri ve saatlerine dikkat lütfen! Agos - 19.12.2014 agos.com.tr/tr/yazi/9998/na... Ermenihaber - 01 Aralık 2014 - 18:18 ermenihaber.am/tr/news/2014/12... Medya Tava - 01.12.2014 - 15:01 medyatava.com/haber/yeni-safa... Sanal Basın - 01.12.2014 sanalbasin.com/ataturkun-ikinc... Bu sefer keyifli okumalar dileyemeyeceğim arkadaşlar. Bir sonraki kitap yorumu ve değerlendirmesin de görüşmek dileğiyle. Esen kalınız! ~ A.Y. ~
Naziler ve Atatürk
Naziler ve AtatürkStefan Ihrig · Alfa Yayıncılık · 201562 okunma
··
410 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Gamze Ö. okurunun profil resmi
Öncelikle bir soru sormak istiyorum izninle: Bu kitabı okurken kaç küfür ettin? Ben mesela alıntılar, üzerine bu inceleme derken 10 rapçi gücünde küfürbaz oldum.. Var mıdır herhangi bir asker/devlet adamı/vatansever, Atatürk’ün döneminde veya sonrasında yaşayıp da ona hayran olmasın, onun yaptığı gibi emperyalist denen balonda delik açsın? Yoook! Peki var mıdır savaş yaralarını sarmaya çalışırken askeri başarılarını halkın sevgisini ve desteğini alarak (silah arkadaşları ve siyasi olarak yanında birilerinin olmasından daha zordur bu) anka kuşu misali bir milleti ayağa kaldıran, az biraz toparlanınca ‘orası bizim, hemen alalım’, ‘şu milletle savaştık, güç topladık, hemen tehdit yağdıralım’ demeyip ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesi ile hareket eden? O hiç yok! Tabii bunu kabul etmek emperyalist zihinlere zor(!) geldiği için akılları sıra kendi günahlarının sorumluluğunu hem de Atatürk üzerinden biz Türklere yüklemeye çalışıyorlar! “Atatürk ve Türkiye'nin Hitler ve Naziler'e ilham verdiği düşüncesi, kasıtlı ve maksatlı bir şekilde Türkiye’yi geçmişte yaşanan barbar Avrupa tarihini aklamak adına yürütülmekte olan bir propaganda olarak görüyorum.” Gamze bu cümlenin altına imzasını atar!! O yere göğe sığdırılamayan dünyanın en iyi bilmem kaç üniversitesi listelerini dolduran bütün üniversiteleri al at çöpe! Emperyalizmin kölesi olmuş hepsi, bilim yuvası ve özgür düşüncenin kök saldığı olacak yerde! Zaten bir MIT bir Princeton başkasını tanımam!! Kitabın 10 günde Türkçe ye çevrilmesi mevzusu da şeyi hatırlattı bana: Mikroplar çabuk yayılır! Eline sağlık Adem abi, dayanabilirsem okuyacağım bir ara. Şöyle önceden büyük dozda sakinleştirici falan alırsam:) Haklısın, hiç keyifli bir okuma olmadı, daha çok sinirli bir okuma oldu. Yine de sağol bilinçlenip yaymak lazım bu tarz zımbırtıları!
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel kardeşim, öncelikle bu detaylı ve geniş kapsamlı yorumun için teşekkür ederim. Konuya ayrı bir renk kattın da diyebilirim. Dün Ebru Hanım ile bu kitaba olan karşı tezin incelemesinde aynen aşağıya yazdığımı sana da iletiyorum. Evet, ben uzun ve detaylı yazıyorum ve tek dileğim, gerçekten üzerimize oynananın insanlarca görülüp algılanabilmesi. Zahmet edip sonuna kadar okuduğun için tekrar teşekkür ederim. Aslında daha yazacak çok şey var, ama okunur okunmaz bilmediğim için bunu incelemeler ile sınırlı tutuyorum. Saygılar. Ebru Hanıma aktardıklarım: Ben kıskananlara da hak veriyorum efenim. Böylesi bir lider, eğer Avrupa topraklarından çıkmış olsaydı ya da hasımlarımızın, çekemeyen etniklerin kökeninden olsaydı, siz seyreleyeydiniz o zaman şenliği. Onların bu konuya olan üzüntülerini ve üzüntülerinin temelin de yatan kinlerini de çok iyi anlıyorum. Çünkü ne demişti Andrew Mango “Komşu ülkelerin milliyetçilerinin ise, onunla daha farklı sorunları vardı. Yunanlıları yenmiş, generalleri Ermenileri yenilgiye uğratmış, Arapları defterden silmiş ve Suriyeli Arapların kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri bir bölgeyi ülkesinin sınırları içine katmıştı. Kürt milliyetçileri, onu kendilerini asimile etmeye çalışmakla suçlarlar. Türk-karşıtı milliyetçiler Atatürk'ün itibarını zedelemek için çabalamaktadırlar. Ayrıca Türk ya da Türk olmayan Marksistlerin de kendilerine özgü eleştirileri vardı ama bunların artık önemi kalmadı.” (S.2)
3 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Elinize sağlık Adam bey sabah sabah yine bilgi dolu bir inceleme ile güne başlamak çok keyifli .. Kitabı okumuş biri olarak söylemlerine katılıyor ve şunu eklemek istiyorum "Tarih her zaman kalemi tutan elde" Yanlı ve taraflı yazılması muhtemel bir olgu. Ta ki araştırıp neyin gerçek neyin yalan ve şişirme bilgi olduğunu keşfeden okuyucu olana kadar. Cengiz Özakıncının kitabını gördüğüm de tez anti tez lambası sinyal vermişti beynimde :) Şimdi bende Özakinci ile devam edip iki kitabı karşılaştırma döneminde olacağım Tekrar teşekkürler bol emekli incelemeleriniz için "gününüz güzel olsun"
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Güzel yorumunuz ve konuya olan ilginiz için ben teşekkür ederim Ebru Hanım. Karşı tezi ele almadan ve derin tarih bilgisine sahip olmadan önce bu kitabı ele alacak bir okur, yazarın tezinde kalemini şeytani bir şekilde bilinçli ve kasıtlı olarak çarpıttığını anlayamayacaktır diye düşünüyorum. Özellikle milliyetçi kesiminin duygularını ustaca okşamayı bu tezinde başarabilmiştir Ihrig. Ben de şu anda
Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi
Tarih Üzerinden Psikolojik Savaş ve Atatürk Dersi
ve senkron olarak
Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu
Atatürk: Modern Türkiye'nin Kurucusu
'nu okumaktayım ve orada gördüklerim ile burada gördüklerim arasında dağlar kadar fark olduğunu bir okur olarak çözüyorum. Cambridge gibi hatırı sayılır bir kurumun, nasıl olur da akademik açıdan böylesi bir hataya onay verdiğini inanın anlayabilmiş değilim. Evet, bunu onaylarken tabii ki de bana ya da bir başka okura danışacak değiller, ama tarihin sayfalarında yer alan gerçekleri, sadece kendi göstermek istedikleri gibi kırpıp, o söz ya da kayıtların öncesinde ve sonrasında geçenleri de neden yayınlamazlar???!!! Bunun dışında daha bir çok tarihi anekdot, basının ele almış olduğu makaleler neden hiçe sayılır???!!! Eğer bunlar o tezde ele alınsaydı, bugün ne o tez ne de tez sonrasında bu kitap olacaktı. Burada ileriye dönük büyük bir tarihi törpüleme oyunu ile karşı karşıyayız. Zaman bize neler olacağını gösterecek, ama bu süre zarfında da, akademik olarak gerekli cevaplar değerli hocamız gibi uzmanlarımızca verilecektir diye düşünüyorum.
3 sonraki yanıtı göster
Hamit Turgut okurunun profil resmi
Bugün bu kitabı okumaya başlayacak biri olarak ki hemen arkasından da Cengiz Özakıncı'yı okuyacağım,öncesinde bu tarzda geniş açılı bir inceleme ile karşı karşıya kalmak hem zihin açıcı hem de yol gösterme açısından ilham verici bir durumla karşı karşıya bıraktı beni öncelikle emeğine,kalemine sağlık Adem kaptan. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki İnönü dönemini faşizm ile ilgili suçlayan kesimler!!! için bunu Atatürk'e kaydırmak açısından bulunmaz bir fırsat niteliğinde bir kitap olduğu düşüncesindeyim tabi öncesinde bunu okuyarak bir sağlamasını da yapmak gerekecek diye düşünüyorum. Avrupa,mücadele gücünü kırmak istedikleri bir Türkiye'yi en güçlü temellerinden biri olan Gazi'yi bu tip tek taraflı ve planlı sözde çalışmaları ile dünya kamuoyunda karalamak için bir altyapı niyetiyle piyasaya sürülmüş bir kitap olarak görüyorum. Bu güzel incelemen için gönlüne sağlık abi.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Rica ederim Hamit Hocam. Evet, bu kitap gerçekten okunmalı ve çok iyi bir şekilde ele alınmalı diyenler safındayım. Bunu tabii ki de milli kimliğimin ve ülkemin bana vermiş olduğu bilinç ile yapacağım. Onlar olaya nasıl çarpıtma bilgiler ile tek taraflı bakmak istiyorlarsa da, bizler de elde olan tarihi kaynakları iyi değerlendirerek bize, ülkemize ve özellikle de kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan bu çirkin yakıştırmaya karşı duracağız. Bu ülke kolay kurulmadı ve bir tez ile de yıkılmayacak. Belli bir lobinin desteği ile yürütülen, dört t'nin açılımına: * tanıtım, * tanınma, * tazminat talebi, * toprak talebi şeklindedir. sanırım şimdiler de Yahudi Soykırımı'da eklenmek isteniliyor diye düşünüyorum. İleride şekillendirmek istedikleri tarih için şimdiden bu gibi çarpıtma tezler ile törpüleme gayreti içerisine girdikleri ve bununla birlikte içimizde yaşayan Cumhuriyet düşmanı yazarından tutunda, eğitim sektöründe olan üniversite hocalarına, seçilmişleri ile birlikte yürüdükleri aşikârdır. Güzel yorumunuz ve okuma zahmeti gösterdiğiniz için ben teşekkür ederim Hamit Bey. :))
2 sonraki yanıtı göster
Ş. Korkmaz okurunun profil resmi
Ne kadar teşekkür etsek az. Belirli bir konu üzerinde uzmanlaşmak, tam donanım ve Bilgi birikimi elde etmek üzere yola çıkmış senin gibi arkadaşlarımızdan bu konular için yeterli seviyede, hatırı sayılır bir bilgi birikimi elde edilmelidir, nimettir, nimetsiniz teşekkürler.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Est., üstadım. O ne demek! Ben elimden geldiğince bu konuda, özellikle de kurucu Önderimiz üzerinden bizlerin geleceğine dair oynanmak istenenlere dikkat çekebilmek adına bu tezi/kitabı incelemek istedim. Evet, bir düşünce ve görüşe sahip olsam da, karşı tezi okuyup bilmek ve bundan ders alabilmek en doğru olandır. Ben tek taraflı düşünürüm, kim ne yazdıysa beni bağlamaz diyerek önümüze çıkabilecek olası tehlikeleri analiz edemez, göremez ve es geçersek, ileride de kendimizi haklı olarak savunabileceğimiz hiçbir dayanağımız olmayacaktır. Ne demiştir Ulu Önder: “Tarihini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdur.“ Nutuk (S. 1)
4 sonraki yanıtı göster
S. Ali okurunun profil resmi
usta eline sağlık güzel anlatmışşsın. TV de Cengiz Özakıncı bahsetmişti ve ayrıca Bütün Dünya dergisinde de bu konuda yazmıştı. Site de bu şekilde ayrıntılı bir inceleme eklemen iyi olmuş bu sayede kitap okuyucuları da aydınlanmış oldu. teşekkürler.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Rica ederim üstad. Bu kitabı ele alanların birçoğu sanki kitap çok olumlu bir kitapmış gibi algılamış olsalar da, bu aslında önce bir tezdir ve sonrasın da propaganda amacı ile kitaba dönüştürülmüştür. Bu akademik ve tarihsel bir kitaptır diyebilirim ve benim şahsen içerisinde sevdiğim bölümleri, sözleri yok değil, ama yazar burada kalemi aracılığı ile ustalıkla sizin milli duygularınızı okşamasını çok iyi beceriyor. Bunu okuyun, okutun, ama içeriğini gerçekten iyi anlayın ya da anlatınız. Yoksa çok yanlış yerlere çekilebilecek bir silahtır bu kitap.
siyah kağıtta siyah mürekkep okurunun profil resmi
Eline sağlık, hocam. Müthiş çıkmış.
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Rica ederim Cavid kardeşim. Keyifle olsun diyeceğim, ama konu bir karalama kampanyası olduğu için bu bile insanın içinden gelmiyor.
T r o y okurunun profil resmi
Güzel incelemeniz için teşekkürler
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Rica ederim efenim. Biraz uzun oldu ama iki cümlede anlatılacak bir konu olmadığı için artık hoş görmenizi isteyeceğim. :)) Saygılar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.