Gönderi

Akşam vakti yine burada, gündüzden kalma birsürü kokunun içinde, aile uykuya çekilir. Yani mümkün olduğunca çok sayıda insan bir yatağa sığışır (yatakları varsa tabii); kalanlar yere kıvrılır. Hayatları aydan aya, yıldan yıla böyle geçip gider; çünkü evden tahliye edilmeleri durumu haricinde, hiç tatil yapmazlar. Bir çocuk öldüğünde -ki Doğu Yakası çocuklarının yüzde elli beşi, daha beş yaşına gelmeden öldüğünden, bu her zaman olasıdır- ceset aynı odada durur. Aile çok fakirse, ceset toprağa verilebilene dek bir süre odada kalır. Gün boyunca yatakta bekler, geceleyin aile yatacağı zaman masaya konur; sabah olunca aile kahvaltısını edebilsin diye, ölü tekrar yatağa alınır. Bazen cesedin, yiyecekler için kiler niyetine kullanılan rafa yerleştirildiği de olur. Daha birkaç hafta önce Doğu Yakası’ndaki bir kadının başı derde girmişti; çünkü çocuğunun toprağa veremediği ölüsünü bu şekilde üç hafta boyunca bekletmişti. Betimlediğim tarzda bir oda, ev değil bir dehşettir; bu evlerden meyhaneye kaçanları suçlamamak, onlara acımak gerekir. Londra’da aile aile bölünmüş halde tek göz odalarda yaşayan üç yüz bin insan vardır.
·
10 görüntüleme
༒ B A H O Z ༒