Gönderi

“Benim için roman yazmanın, genel manzarada roman kişilerinin ruh hallerini görme hüneri olduğunu geçen konuşmamda söyledim. Bu hüner bazı romancıların sanatında çok da önemli değildir ve bu duruma en iyi örnek Dostoyevski’dir. Dostoyevski’nin romanlarını okurken, bazan -çoğu zaman değil- şaşırtıcı bir derinliğe ulaştığımızı, hayat, insanlar ve daha çok da kendi ruhumuz hakkında çok derin bir bilgiyle karşılaştığımızı hissederiz. Hatta bu bilgi o kadar tanıdık ve derindir ki, öğrendiğimiz, tanık olduğumuz şeyden bazan korkarız da. Ama Dostoyevski’nin bize verdiği bu bilgi ya da bilgelik görsel değil, sözel ya da -kelime uygunsa- “kelimesel”dir. Roman ve insan anlayışı olarak, Tolstoy da bazan, aynı cinsten olmasa da aynı sarsıcılıkta derinliklere ulaşır ve bu iki yazar, aynı dönemde ve kültürle yazdıkları için hep karşılaştırılır. Ama Tolstoy’un verdiği bilginin büyük bir kısmı görseldir.”
Yapıkredi YayınlarıKitabı okudu
·
4 görüntüleme
berkay