Gönderi

146 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Borges okumak yoruyor. Kitaba dair aldığım notları karıştırıyorum. Üç A4 kâğıdının ön yüzü, aldığım notlarla dolmuş vaziyette. Arka yüzleri ise bir takım anlamsız fatura bilgileri ile dolu. Her bir öykünün başlığını yazarak öykülere dair düşüncelerimi not almışım. Notlar, bu haliyle kitaptan daha karmaşık ama çözümlemem şart. Kimi öykü başlıklarının notları oldukça fazla sanırım onlara yoğunlaşmış olmamın yanı sıra pek muhtemel bir ihtimalle de beğenmiş olduğumun sonucuna varıyorum. Komedinin üzerinde dumanı tütmekte olan çayımı yudumlamak üzere alıyorum bir diğer yandan notları incelemeyi de elden bırakmamaya özen gösteriyorum. Kırmızı kalemle (… VI. Cildi mutlaka oku!) özensizce alınmış bir not gözüme ilişiyor, aceleyle yazılmış olduğundan başları pek anlaşılmıyor. Bir düşüncenin beni rahatsız ettiğini hissediyorum. Notları bir kenara bırakarak hızlıca hazırlanmaya koyuluyorum. Üstümü aceleyle giyinip portmantoda asılı duran paltomla şapkamı üzerime geçirerek kendimi dışarıya atıyorum. Hızlı adımlarla yol alırken bir düşüncenin verdiği rahatsızlıkla bölük pörçük hatıralar zihnimde vuku buluyor. Hava oldukça soğumuş, sokak lambalarının yeterince aydınlatamadığı beton yığınlarını döverek ilerliyorum, paltomun altına gizlenmiş olan saatim oldukça geç bir vakti işaret ediyor, umarım şehir kütüphanesi kapanmamıştır diye söylenirken ağzımdan çıkan dumanla nedense havanın soğukluğunu, kendisine kanıtlamış olduğumun düşüncesine kapılıyorum. Girişteki görevli kimliğimi istiyor, çıkarıp hemen masaya bırakıyorum. Merdivenlere koşarken arkadan bir ses hızımı yavaşlatmama neden oluyor. Bu ses, görevliden bir uyarıyı hatırlatıyor bana; “Bayım yalnızca on dakikanız var!” On dakika! Lanet olsun, çok az bir süre, mümkün değil yetiştiremem ama bugün mutlaka bu kitabın detaylarına erişmem gerek… Üç dakikanın sonunda kitabı buluyorum, almama da müsaade yok. Sayfaları hızla çeviriyorum, bir alıntı dikkatimi çekiyor. “Allah da onu yüzyıl ölü bıraktıktan sonra dirilterek, “Ne kadar zaman kaldın?” diye sormuş, o da, “Bir gün, belki daha az,” demiş.” Bir başka yerde, geçmiş, zamanın asıl dokusu olduğunu; zamanın hep geçmişe dönüşmesinden kaynaklandığı yazıyor. Bunun gibi neredeyse üç bin cümle filan okuduktan sonra merakımın git gide arttığını, daha fazla hatta daha başka bilgilere erişme arzusuyla yanıp tutuştuğumu fark ediyorum. Kitap bitti içimi bir huzur kapladı ama öte yandan girişteki görevli beni bekliyordu, aşağıya inerken görevliye ne diyeceğimi, nasıl özür dileyeceğimi düşünüyorum. Mahcup bir gülümsemeyle başımı sallıyorum, görevli, gayet ilgisiz, “Bayım sanırım aradığınız kitabı bulamadınız, yanlış anlamayın ama buna çok memnun kaldığımı itiraf etmek durumundayım. Öyle ki acelenizden bugün geç çıkacağımı düşünüyordum.” gibi bir şeyler söyleniyordu ama benim zihnim durmuş vaziyette, şok haliyle saatime bakıyorum. Bir cildi bitirmiş olmama mukabil sadece sekiz dakika geçmişti. Girişte görevli kimliğimi istiyor çıkarıp hemen masaya bırakıyorum. Merdivenlere koşarken arkadan bir ses hızımı yavaşlatmama neden oluyor. Bu ses, görevliden bir uyarıyı hatırlatıyor bana; “Bayım yalnızca on dakikanız var!” On dakikanın yetmeyeceğini düşünüp gerisin geri dışarı çıkıyorum. Evden ayrılırken ki acelemin yerini sakinlik alıyor. Hafiften çiseleyen yağmurda yürümeye başlıyorum. Türlü türlü düşüncelere dalarken evden neden çıkmış olduğumu dahi unutuyorum. Sahi şu an neredeydim, sokaklar ıssızlaşmaya, sesler azalmaya başlarken birden bir bağrış kopuyor, adeta geceyi korkutuyordu bu ses, ardından da bir silah ateş alacaktı. İstemsizce garip seslere doğru yol alıyorum, adımlarım yavaşlamaya, kalbimin gümbürtüsü ıssız gecede duyulmaya başlıyor, yerde paltolu bir adam yüzükoyun yatıyor, hemen biraz ötesinde bir başka adam elinde silah hayretle etrafı süzüyor, adamın cinayeti işlemiş olmaktan çok, yaptığı işin anlamsızlığına yandığını hissediyorum. Eli silahlı adam beni fark edince koşarak uzaklaşıyor. Ne yapacağını bilmez vaziyette yerde yatan adamı paltosundan tutarak çeviriyorum, çevirmemle sıçramam bir oluyor. Yerde yatan adam benim! Zaman sayısız geleceğe doğru hiç durmamacasına çatallanıyor. Bunlardan birinde ise ben ölüyordum. Komedinin üzerinde dumanı tütmekte olan çayımı yudumlamak üzere alıyorum bir diğer yandan notları incelemeyi de elden bırakmamaya özen gösteriyorum. Bir düşünce zihnimi deliyor adeta. Belli bir duruma ilişkin bir ayrıntıyı önceden kestirmenin, onun gerçekleşmesini önlemek demek olduğu sonucuna varıyorum ve bilgisayarımı açıp inceleme yazmaya koyuluyorum. Ama şu an okuduğunuz ise bir öykü! (Ufak bir ek açıklama : Öncelikli olarak Borges gibi yazmaya çalıştığımı belirtmek isterim. Bir nesneye (ben ciltli kitabı seçtim) gizem katarak, onun gizemini çözmesi için okuyucuya tahminler üretebilmesi özelinde ipuçları vererek ya da şimdi ne olacak gibi sorular sormasını sağlayarak dolaylı bir öykünme çalışması denebilir buna. Gerçek üstülüğü yansıtmaya çalışırken gerçekliğin soğuk tarafını hissettirmek istedim. Zamansal salınımlar oluştu mu hiç bilmiyorum. Dilinin ne kadar çekici olduğunu yansıtmak ayrıca öykümsü inceleme ile onun yazısının örneklemesi gibi olsun istedim. Konu kitaptan bağımsız ama kimi alıntılarla ve öykünme ile okuyucunun neyle karşı karşıya kalacağına dair bir fikri oluşabilir. Belki oldu belki olmadı ama ben büyük keyif aldım.)
Yolları Çatallanan Bahçe
Yolları Çatallanan BahçeJorge Luis Borges · Can Yayınları · 1985180 okunma
··
480 views
Rahime okurunun profil resmi
Hayal mi gerçek mi? Oldu mu olmadı mı? Var mı yok mu? Bırakalım okur kendisi karar versin, kendisi yorumlasın. Zaten hayat da öyle değil midir? Herkes aynı hayattadır ama herkesin hayatı yorumlayış şekli farklıdır. Kiminin gerçeği, bir başkasının hayali... Kiminin varı, bir başkasının yoğudur... Eline sağlık Anıl, kitabı çok sevmiş olmalısın ki halet-i ruhiyyesine bürünüp böyle bir şey yazmışsın. Gayet de güzel olmuş.
Anıl okurunun profil resmi
Beğenmiş olmana sevindim Rahime çok teşekkür ederim. :)
Emine Aydın Acar okurunun profil resmi
Anıl Hocam kaleminizde farklı bir lezzette, damakta tat bırakan ve damağin devamını istediği güzel bir karışım tadı var. Hikayeleriniz ilk cümlede merakımı cezbediyor👍 Çok güzel cümleler kuruyorsunuz ( o cümlelerinizi cümle defterime ekliyorum:) Sağlıkla, güzelliklerle yaşayın...
Anıl okurunun profil resmi
Emine Hocam teşekkür ederim sizin görüşleriniz önemli benim için sağlıcakla kalın. :)
12 öğeden 11 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.