Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
Kitabımız gerçekten de Türk Milliyetçiliği Üzerine Zor Zaman Yazıları'ndan oluşmuş. Yazarımızın daha önce yayımlanmış makaleleri ve düşünceleri birleştirilerek bir kitap haline getirilmiş. Elimdeki kitabın basım tarihi 2012, dolayısıyla o tarih ve öncesinin güncel konuları ve anlık değerlendirmeleri mevcut. Yazarımız gençliği hedef kitle seçerek onlara geçmişlerinden, kültürel unsurlardan, Türk milliyetçiliğinden, günlük siyasetin geleceğe de etki edecek herkesin bilmesi gereken önemli unsurlarından bahseden yazılar yazmaya gayret göstermiş. Kitabı okumak bana büyük haz verdi, yer yer iğneyi kendine batırmayı da ihmal etmemiş. Dili güzel, okumamak için hiçbir neden göremiyorum. * Alıntı * * Sayfa: 222 * Kanunî'den Torunlarına Mektup Var Ben ki sultanlar sultanı, Akdeniz'in ve Karadeniz'in ve Rumeli'nin ve Anadolu'nun ve Azerbaycan'ın ve Şam'ın ve Halep'in ve Mısır'ın ve Mekke ve Medine'nin ve Kudüs'ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen'in ve nice memleketlerin sultanı ve padişahı Sultan Bayezid Han oğlu Sultan Selim Han oğlu Sultan Süleyman Han'ım. Duydum ki ülkemde zımmilerden kalma bazı kişiler hayatım hakkında bir film yapmışlar, filmde beni ve ecdadımı şehvet düşkünü göstermekteler. Harem kesinlikle padişahın zevk ve sefa sürdüğü, tabiri caizse âlem yaptığı bir yer değildir. Ne ben ne ecdadım böyle bir rezilliğin içerisinde olmadık. Sarayda erkek öğrencilerin eğitim gördükleri Enderun ne ise harem de cariyeler açısından benzer bir işlev görmektedir. Haremde yetişen cariyelerden birçoğu Enderunlularla evlendirilir. Bu saraylı hanımlar, gittikleri coğrafyalarda bir saray hanımefendisi olarak kültürlerini geleneklerini halka yansıtırlar. Batılı yazarlar, diplomatlar hiç giremedikleri bu mahremimizi attıkları çamurlarla zihinlere bugünkü şekliyle nakşettiler. Harem, Batı'nın bildiği değil; öyle olmasını istediği, büyülü, egzotik bir kurum olarak karşınıza çıkarıldı. Malesef günümüzde torunum kılıklı serseriler bu işe çanak tutuyor. 1520 yılında, babam Yavuz Sultan Selim'in ardından Yüce Allah'ın lütfu ile tahta çıktım. 1521'de Belgrad'ı, 1522'de Rodos'u, 1526'da Mogaç'ı, 1534'te Bağdat ve Tebriz'i, 1538'de Boğdan'ın tamamını ve Preveze'yi, 1541'de Macaristan'ın tamamını, 1543'te Estegon'u, 1533'te Safevi topraklarının bir kısmını, 1566'da Zigetvar'ı fetheyledim. Babam I. Selim'den 6.557.000 kilometrekare olarak devraldığım Osmanlı İmparatorluğu'nu, 46 yılda 14.893.000 kilometrekareye ulaştırdım. Haremde zevk-ü sefa etsem az önce ismini saydığım yerleri bırakın fethetmeyi gezemezdim bile. Benim torunlarıma diyeceğim bunlardır. Dedenizi gâvurun tohumundan öğrenmeyin. Okuyun, araştırın.. Atımızın üzengisini öpmeyi şeref sayanlar, o ezikliklerini bugün farklı şekillerde tatmin etmek için biz ecdadınıza bu çamurları atıyorlar. Türk'ün cihana tekrar hâkim olacağı günler yakındır. * Alıntı * * Sayfa: 191 * Ve tarih bir gün, acz içinde kıvrana kıvrana şehadete susamış bir ülkücüden daha müthiş bir silahın keşfedilemediğini yazmak zorunda kalacaktır. Seyyid Ahmet Arvasi 21.11.2018 22:48 Erciş
Hedef Turan
Hedef TuranSinan Ateş · Kripto Yayınevi · 2014198 okunma
·
98 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.