Bahadır Bey güzel anlatımıyla; günlük sohbetlerde kendi kendimizi yücelttiğimiz, buna rağmen günlük yaşantımızda kırıntılarına dahi rastlayamadığımız erdemleri, hassasiyetleri, okuyucusunun sadece beynine değil, yüreğine kazımayı başarabilecek, bu arada kâh neşe, kâh gam ile yoğrulacak, atların kazanmaya, roketlerin yükselmeye inandığı bir dünyada insana kendi kendine neye inandığını sorgulatacak bir roman vaat ediyor. Bu vaadin ışıldayan tarafı ise bunu büyük bir debdebe içerisinde yapmıyor oluşu. Okuyucuyla hiç alakası olmamasına rağmen, okuyucusuna kendisini özel hissettiren bir hikaye. Sırf bu paylaşımın bir tarafı olmakla dahi o özelliği bünyenize yansıtıyor. İrfan Yunus ve ailesinin küçültülmüş yaşantısından, tahmin edilemez bir kurgunun bir önceki romanının karakterlerine göz kırptığı ve okuyucusunun anılarını canlandırdığı muazzam bir kurgu ve özgün bir roman için şiddetle okumanızı tavsiye ederim.