Gönderi

Son"suz"
Yeni başlangıcın son adımı. Bu yolun kalanından dönen mum ışığı, evlerin eski sakinleri ve denizlerde yaşamış ağır taşlar... Uzun yola bakakalmış, ayakta dikilmiş şarabını yudumluyor sanrılar. Yazıları yaza yaza kör olan bulutların griliğinden bir duman daha çekmeye karar vermişler. Yalan söylenen tüm ruhlar adına koruyorum çam ağaçlarını. Tanrıların isimleri bir bir toprağa akarken elimdeki minik canlılara öğütler veriyorum. Gözlerimden soluyorum, soluyorum soğuk gecenin derin ışığında. Soluyorum... Kapana kısılmış tüm kapıları kapanana kadar tekmelemiştim. Sabahın koyundan akan sarı renklerin kurbanı olup karanlığın koyu seslerine bel bağlamıştım. Bu kapaksız kalbin her odasında ben bir bir yaralanmışım. Ağlamıştım ölmeden önce. Sekizinci gecenin yokluğunda yaralarımı dağlamıştım. Sebepsiz karelerin her biri ikili boşluklara boyanmış ve atlamam beklenen yüksek engellerin ortalarından yollar geçer olmuş. Kaba kuvvetin nazik kaldığı uçsuz düşüşlerimin tabloları çok satar olmuş okyanustan kentlerde. Yanmaktan aciz bir ateşin, geniş bir sobanın içinde soğuyuş adına ağıtları yükseliyor, duyuyorum. Daha önce sobanın içinde kıvranmış olmanın hatıralarını ceplerimde taşıyorum. Deniz aşırı ruhların sözlerinden, zihnimin derin köşelerine hakim olmanın eşiğine gelen bu atlayış müsabakasının galibini açıklamaya günler kala geçiyorum, dikensiz tellerin fazla saf köşelerinden. Galip demişken, Kazanan bu harflerin kafalarına birer kurşun da ben sıkıyorum hikayelerimle. Bu soyut hayatın içine biraz beyaz katmayı seviyorum, renkleri bir bir siyaha boyamayı, hatta ölümün arkasından komik olmayan espriler yapmayı. Kimsenin giremediği balta girmemiş odamın nemli duvarlarında geziyorum. Görünmüyorum. Gittikçe dalıyorum ışık vurmamış köşelere. Kaybedeni arıyorum. Duygusuzlukları keskin kazananların içinde, Evet... Kaybedeni arıyorum.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.