Gönderi

Sevgili Dost,
Kâmil Mü'minin en mühim vasıflarından birisi de fâni elemi ve saadeti, hâkikâti duyup yaşamanın meşguliyetine ve lezzetine erişemeyecek nisbette bir tevâzuyla karşılamalarıdır. Biz geçmişin ağrısını ve geleceğin düşünü ve kaygısını öyle dehşetengiz boyutlarda yaşıyor ve derinleştiriyoruz ki, kalbimizde ne hüznü alıcak takât, ne de ubudiyete eriştirecek nurlu bir sır yer bulamıyor kendine... Tahâmmül nasıl birşeydir, minik bir emânet bütün bütün benim ihtiyâtıma bırakıldığında anladım, yalnızlık ve insansızlık, insanda dünü bir yana bırakma mecburiyeti ve yarını düşünecek takâti bile bulamama keyfiyeti izhar ediyor... Ah ne çok ziyân etmişim ah'larımı!.. Şimdi her usul tebessüm, bunun pişmanlığıyla müphem... Ah diyorum, sabır taşar içimizden onu çarçur etmesek... Sevgili Dost, Aslolan binlerce yörüngeyle etrafımızda dönüp duran hâkikât mesellerinden,o sırlı sudan kana kana olmasa da birkaç yudum tadabilmektir. Örneğin yeni doğan bir bebek, o kadar şefkâtle ve yardıma, ilgiye ve sevgiye ihtiyaç içerisindedir ki, ona ne verseniz Rahman'ın ikram ettiği o mucizevi anne sütü kadar faydalı ve teskin edici olamaz.Onun acziyetine karşı merhametlilerin en merhametlisi annesinin kalbine öyle billurdan bir muhabbet akıtır ki, âdeta onun o küçücük damarlarından süzülen kanın seyrini hissedecek kadar hassasiyet gösterir.Neden çünkü ihtiyaç içerisindedir, bu hâliyle, Rahman'ın Rahmetine ve lûtfuna taliptir...İnsanoğlu aslında o acziyeti ömrü boyunca hisseden harikûlâde bir yaratılış mucizesidir.Evet kendi ihtiyaçlarını görebilecek yetkinliğe erişir, evet beyin ve ruh, bedenin diğer bütün hayati işlevleri akılalmaz bir biçimde değişir.Ama acziyeti artar, çünkü artık nefsin dinmek bilmeyen hevâ ve hevesleri de devrededir.İnsanı en çok aciz bırakansa, nefsinin saldırılarına karşı imanı adına verdiği amansız savaştır. Şâyet bu acizliği,"Bismillah" ile terbiye edebilirse, nihayetsiz bir güce,bir mânevi saltanata dönüşür. Aksi taktirde, fıtratına aykırı bir duruş sergiler ki, bu toprağın ona sunduğu, minerâlleri ve suyu reddeden bir çiçeğin durumundan farksızdır. Sevgili Dost, Bizler mânevi gücü, o içten gelen tâkâti, imâni irâdeyi, yenilmez yıkılmaz saadeti yalnız "Bismillah" ile her işimizi O'nun rızasına sunarak, O'nu O'ndan dileyerek tesis ediyoruz, işte bir tohum da yâlnız "Bismillah" ile kendi cüssesinin milyonlarca katı bir ağacı sırtında taşıyabiliyor ve daha da ilginci bu cüssesi tohuma göre devasa ağaç tohumdan zuhur ediyor, ondan vücûda geliyor.Bu demek oluyor ki bizler eğer, Allah'ın adıyla başlar ve yalnız Rıza-i İlâhi'yi gözeterek hareket edersek, kendi kapasitemizin milyonlarca kat üzerinde bir imâni mertebeye, insanlara dalıyla, meyvesiyle, gölgesiyle, oksijeniyle sayısız faydalar sunan bir nur menbağı mertebesine erişebiliriz ve meyveler yeniden tohum olup toprağa düşer ve Dünyâ tarlasını hâkikât râyihaları doldurur. Sevgili Dost, Rabb'imin nihâyetsiz Keremi, bizim Bismillah'la başladığımız işin istikametini belirler, bizim mazhar olduğumuz bütün kederler ve lezzetler İlâhi Hikmetin tecellisi ve tezahürüdür. Eğer niyetimiz Bismillah'la hâlas edilmemişse, Rıza-i ilahiyi celbedecek ümitlerle yola düşülmemişse, hayırlı semerelerden nasipdar olunamaz. Bununla beraber, tefekkür etmek, idrak ettiğimiz herşeyde teberrüken( hayır ve selamet vesilesi olarak) Mevlâ'yı düşünmek, ömrümüze verdiği her nimetin hayretini duyarak, O'nu anmak, eşsiz, benzersiz sanatıyla varettiği herşeye nüfuz eden Esma'sını ve sıfatlarını aramak. Ruhun tek arzusu budur. Sevgili Dost, Rabb'inin yakınlığını kazanamamış bir kul, sayısız sevgiyle kuşatılmış olsa da, boşluğun o sağır, o acıyla yüklü yankısından kurtaramaz kendini...O'nu sevmek, O'nu düşünmek ve O'nu bilmekle ve dâhi nefeslerimize, zikri, fikri ve şükrü zerkedecek imani mertebeye erişmekle mümkündür. Sevgili Dost, Rabbim seni kâlbinde ki ulvi hüzünle ansın... "Ey kulum! ben senin içinim sen kimin içinsin?"* dediğinde, "Senin içinim Rabbim." duası ruhunda yankılansın... * Kutsi Hadis
··
84 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Serpil Ağ okurunun profil resmi
Sevgili Dost! Ruhumun derinliklerine daldım, mektubu okuyunca. Okudukça kayboldum, kayboldukça savruldum... " Sen avare bir yolcusun, bu dünya ise harabeye dönmüş bir kervansaraydır. " der, Fuzuli. Hırslandıkça tamah ederiz, tamah ettikçe mahrum oluruz. Şaşılacak şey değil mi? Ne kadar mahrum olursak, bir o kadar hırslanırız. Nefsimize hakim olan kullar, olmamız dileğiyle. Kaleminiz baki ola, Eylül Hanım...
1 önceki yanıtı göster
Eylül Türk okurunun profil resmi
Hem de nasıl... İyi gelen, onaran, şefkatini esirgemeyen...Siz hiç susmasanız, biz kalbimizle dinlesek Serpil Hanım... :) Tebessümüm oldunuz,yüreğiniz elem görmesin.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Hakan Can okurunun profil resmi
Eyvallah, amin Sevgili Dost.:)Teşekkür ediyorum bu güzel ileti için.Gecemin hüznüne iyi geldi.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Ziyâde olsun Hakan Hocam.
Kitap Tutkunu Adam كتاب طوتقونی okurunun profil resmi
Yüreğinize ve kaleminize sağlık... Muhteşem bir yazı olmuş... Kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlarda duygular ifade edilemez... Bu benim için böyle en azından...
Eylül Türk okurunun profil resmi
Duyabilen yüreğiniz varolsun.İnci Hocam, öyle temiz bir niyetle başlattı ki Ali Ural etkinliğini, sanıyorum bundan sonra, bu başlıkla sayısız ileti yayınlanacak... :)
Abdullah okurunun profil resmi
Bazen eline kalem, kağıt alırsın yazmak istersin ama kelimelerin yetmez, hislerini anlatmaktan bile aciz kalırsın. Sonra bir yazı görürsün 1k'da, hislerine tercüman olmuş, gönlünden ve zihinden geçenleri fazlasıyla aktarabilmiş, bilgi birikimi ve donanımıyla nadir insanları, sevinirsin. Hislerimize tercüman olduğunuz için teşekkürler Eylül hanım. Elimden geldiğince istifade etmeye çalışıyorum yazılarınızdan. Eksik olmayın efendim.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Estağfirullah Abdullah Bey, Mevlâ ilminden nasipdar eylesin cümlemizi ve o ilimle amel edenlerden eylesin.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.