Az da olsa Spoiler içerir..“Ne anladın dün anlattıklarımdan?”
“Ya sen ölecekmişsin ya da o adam...”
“Aferin... Söyle bakalım... Sen olsan ne yapardın?”
“Belki o cansimidi ikinize de yeterdi...”
Bir tokat...
“Ye hadi, bakma suratıma öyle! Sil o gözlerini de...”
“Peki baba.”
“Ben olmasam sen de yoktun, anlıyor musun?”
“Evet baba.”
“İyi... Bunu hiç unutma! Şimdi söyle, sen olsan ne yapardın?
“Ben de senin gibi yapardım baba.”
Dokuz yaşındaki Gaza'nın insan ticareti yapan babasından aldığı ilk hayat dersi böyle bir diyalogla başlıyor.
"Hayatta kal, ama hayatta nasıl kaldığını kimseye anlatma".
Acımasız bir baba tarafından küçük yaşta insan kaçakçılığı yapmaya zorlanan Gaza, 10 yaşındayken tacize uğruyor ve bunu sadece kaçakçılıkta ortak çalıştıkları iki Yunanlı tekneci olan Dordor ve Harmin'e anlatabiliyor..
Nefret ediyor hayatından, babasından hatta kaçakçılığını yaptığı o insanlardan. Onların kendi ülkelerini neden bırakıp, kaçtıklarını anlamlandıramıyor ve haykırıyor..
“Sokağında savaş mı var? Ha? Evinin önünde insanlar birbirini mi öldürüyor? Git, çık, savaş sen de o zaman! Öl, yaralan, sakat kal!"
Haklı bir isyan olsa da kaçamıyor ona sunulan hayattan, asıl hikaye de bu andan itibaren başlıyor..
Farklı yazarlarla tanışma serüvenimde Hakan Günday bu kitabıyla benden tam puan almayı başardı. Yeraltı edebiyatı sevenlere bunu bir Türk yazarında gayet iyi yapabileceğini gösteren bu eseri tavsiye edebilirim.
Keyifli Okumalar...