Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

296 syf.
4/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Çok tartışıldı, üzerine çok konuşuldu. "Her Şey 1000Kitap'ta oldu." Niyetim kitabı kötülemek ya da bazı kişileri övmek değil, öncelikle bunu belirtmek istiyorum ki niyet okunmasın. Bunu yazdığım için yine gerilimli bir durum olacak belki ama ne yazık ki bana göre ilk 109 sayfa çöp, bu tabire katılıyorum. Yani yazar kitabın ilk bölümü olan Celal bölümünü neden yazmış, ne amaçlamış anlayamadım. Gerçekten kötüydü. Aslında cümleleri okurken aklımdan sık sık şu geçti, yazarın yazmaya bir istidadı var ama sanki kendisini kasmış. Sanki anlatacaklarını belirli bir kalıbın içerisinde anlatma kaygısına düşmüş. Bu da yazımını gölgelemiş ve kurmaya çalışacağım diye uğraşırken, üslubunu ve anlatımını kaybetmiş. Bölüm kocaman bir gereksiz aforizma, sigara ve betimleme yığınına dönüşmüş. Kitabın sonraki bölümlerini de okuyunca aklımdan geçen ise yazar ilk bölümü yazmış, bir köşede bırakmış, aradan bir kaç yıl geçmiş oturmuş kitabı tamamlamaya karar vermiş. Yani ilk bölümde hissedilen aşırı acemilik sonra sonra kayboluyor kitapta ama kitabı eline alan her okur 109 sayfa bitsin de kalan bölümler nasılmış bakalım diye sabreder mi bilemiyorum. Ki ben de dayanamayıp bırakmıştım sonradan devam etmeye karar verdim. 109 sayfalık Celal kısmını da yazan, Yusuf kısmını da, Doktor ve Pars karakterlerini de yazan aynı kişiyse, bu ne yaman bir çelişki durumuna düşüyorum. Bence yazar psikoloji üzerine yazmak istemiş ki bu yönüyle kitap iyi fakat bunu da bir kurgu ve diyalog üzerine yazayım ki kişisel gelişim gibi, deneme gibi olmasın piyasaya yeni çıkacağım kitabı kimse okumaz düşüncesine girmiş ve kurgu kısmında tökezlemiş. Ne şekilde yazacağından bir türlü emin olamadığı için de ortaya Celal gibi karman çorman bir karakter çıkmış. Elimde kalem not ala ala okudum kitabı, neresini neden sevmedim neresini neden beğendim gibi. İncelemeye biraz böyle devam etsem kitaba dair daha adil bir inceleme yazabileceğim gibi, o yüzden biraz uzun bir yazı olacak okumak istemeyen varsa çıksın. =) Kitabın ilk bölümündeki giriş paragrafları bana Hakan Günday’ı anımsattı, bir yorumda Hakan Günday olsa şöyle şöyle yazardı dememin ve üzerine bir iletide bir dünya laf yememin sebebi de bu benzerlik hissiydi aslında, Hakan Günday tarzını sonuna kadar ara ara hissettim. Mustafa Becit Hakan Günday’dan etkilenmiş olabilir diye düşündüm işte başlarken de ve giriş kısmını beğendim de, fakat sonrasında aşırı klişeye düştü. Örneğin sayfa 13’te; “İkimiz de yalnızız ve bir nükleer santral kadar tehlikeliyiz,” diye bir cümle var, buraya “Neden?” diye not düşmüşüm, hikayenin çok başındayız karakterler bile daha oturmadan böyle iddialı bir cümle neden kurdurtuluyor karaktere. Etkileyici bulmak gerekiyordu bu cümleyi belki ama klişe... Neden bu kadar gereksiz betimleme ve afili cümle kullanmış, olaya girdikten sonra aforizmaları araya serpiştirse ya da kurguyu betimleme ile süslese daha lezzetli olurmuş. Betimleme dediğim de "Geniş bir kapıdan geniş bir salona girdi, upuzun koridoru geçti, geniş merdivenleri tek tek çıkıp büyük salonun sonundaki önemli adamın odasına girdi." şeklinde. Geniş merdivenler, geniş salon yerine etrafındaki durumu betimlese okumaktan daha keyif almaz mıydınız? Ben alırdım. :)) Çakma Hollywood konuşmaları, Kurtlar Vadisi esintileri, laf kalabalığı... klişeydi. (Kızmayın yani klişe.) “Ben sana iş veririm ve sen de bu işi yaparsın!” (Selam ben Polat Alemdar!) “Sigaranın filtresini ağzıma,ucunu ise çakmağımdan çıkan ateşe teslim ettim.” – Sırf süsleyeceğim diye bunca laf kalabalığına ne gerek vardı, sigara yaktım yaz devam et, filtresini ateşe vererek sigarayı yakamayacağını okur biliyor, her okur Bilal değil. Okurun zekasını bu kadar küçümsemek niye? Ki zaten o kadar çok sigara yakıyor ki bu bölümde neredeyse sayfada bir sigara yaktı, sigara yaktım cümlesini görüyoruz. Sigaradan bezecek kadar sigara yakılan cümle var. Buna benzer bir cümle de yine “...arabayı çalıştırıp, vitesi bire taktım, sonra gaza basıp hızla uzaklaştım.” Şimdi ben harika şeyler yazabiliyorum falan değil ama yazma işinin de biraz matematiği olduğunu ve eğer güzel bir eser meydana getirmek istiyorsak kurguya katkısı olmayacak şeylerin yazıyı şişirmek dışında bir etkisi olmadığını da biliyorum. Çehov’un tüfeği olayı hani. Buna bir örnek daha yazıp, bu bahsi geçeceğim. “Masanın üzerine döktüğü tütünleri ayrıştırdıktan sonra yanma haznesine sıkıştırdı ve yaklaşık yedi saniyede yaktı.” Tütünlerin de, zamanın da kurguya katkısı yok. Celal kısmındaki olaylar hep şuna vurgu, bakın Celal çok vahşi, acımasız ve soğukkanlı bir ölüm makinesi! Tamam anladık diye bağırmak istedim, kafa kırmalar, iki kaşın ortasına domdom kurşunular... “...adamın kopmuş kellesine falçata ile dövme yapıyordum.” Vayyy bee!! Adam psikopat, katil, ama sanatçı ruhlu! Kafamızda hep aynı soru... Bu kitap ne üzerine kurulu? Aşk mı? Yeraltı mı? Polisiye mi? Psikoloji mi? Bir kısım vardı ki hangi akla hizmet yazmış, nasıl makul görerek yazmış anlayamadım. Gölge’nin kadınımı öldürdüm diye zırvaladığı kısım! Bu kısımla ilgili ne gibi bir savunması var soracağım kendisine de.(Yazara sorsaydın denildi hep.) Sanırım en oturaklı kısım Yusuf kısmıydı, buradan sonra kurgu süper falan olmuyor ama cümleler daha makul, daha kabul edilebilir ve aforizma kısımları yukarıda bahsettiğim olay örgüsünün içinde eritilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Tanrı, ego, Freud, Jung, Gazali kısımları güzeldi. Ama yine bir eleştirim var ki zorunda değil diyebilirsiniz, bilmiyorum belki de öyledir, bilimsel bir dayanağa vermemiş sırtını sadece benim görüşüm, benim düşüncem böyle ve bunun doğru olduğunu kabul ediyorum yapıp yazmış. Doğu ile Batı’yı kıyas yapmış ama kendisi Doğu’ya yakın hissettiği için Batı’yı bir kenara fırlatmış, adeta Freud da kimmiş babalar gibi Gazali’miz var bizim durumu gibi. İnanç kıskacında takılmış kalmış bilimi yok kabul etmiş, bunu da sevmedim. Neyini sevdim? Bir sürü yer oldu altını çizdiğim; psikolojik çıkarım yaptığı kısımların çoğunu sevdim, yazmaya istidatı kesinlikle var doğruladım buralarda, Pars ve Asil bağlantısı güzeldi, doktorun hikayesini biraz daha derinleşitrip daha güzel bir temele oturtsa süper olurmuş, doktorun egosu ile savaşı kısmı güzeldi. Necati mesela olmasa da olurmuş, hatta belki Celal –Serap olmasa da olabilirmiş, Sümbül hikayeye illa girmeli miydi şüpheli ama yazar böyle kurmayı tercih etmiş böyle kurmuş. Psikoloji konusuma eğilimi varmış bu konu üzerine yazarsa daha güzel kitaplar okuruz sanırım kendisinden, ama lütfen mafyamatik karakterlerden uzak dursun. Aşk üzerine kurduğu cümleler biraz bayattı açıkcası ve kurguda basit ve mantıksız yerler vardı. Ama yazarın bu kitabı 20li yaşlarda yazdığı göz önünde bulundurulursa çok da kötü denemez kitaba. Biraz daha olgunlaştığında, biraz daha hayat tecrübesi edindiğinde ya da bir kaç kitap olgunluğuna ulaşıp kendi kitabını yazsa daha güzel bir iş çıkartabilirmiş diye düşünüyorum. Bu herkes için geçerli değil çok genç yaşta çok sağlam eserler yazabilen yazarlar elbet vardır ama Becit için ben böyle hissettim, böyle düşündüm. Okuyun diyemem ama okumayın da diyemiyorum. Kitap ortalama bir kitap, ne çok kötü (Celal kısmı hariç), ne çok iyi... Sadece kurgu ve üslup bakımından bakarsanız zayıf ama içinde güzel çıkarımlar da yok değil. Biraz okuma birikiminiz biraz da ne beklediğiniz önemli olan.
Her Şey Ben Yaşarken Oldu
Her Şey Ben Yaşarken OlduMustafa Becit · Sayfa 6 Yayınları · 2015328 okunma
··
763 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Analitik bir inceleme olmuş , eline sağlık:)
1 önceki yanıtı göster
NigRa okurunun profil resmi
Daha analitik yazacaktım, ama çok uzun olacak. Bir de yazmaya üşendim. =)
Neslihan T. okurunun profil resmi
İlk defa bu kadar içten yorum yazacağım. Çok üzüldüm öyle böyle değil gerçekten çok üzüldüm. Üzülmemin sebepleri ise ben yazara siteyi tanıtırken Nigra ve Ayşe sizlerin sayfasını attım ve sizin yaptığınız Orhan Pamuk etkinliğini tanıtarak açıkladım. Kendisi ise siteyi daha önce görmediği için çok üzüldüğünü, sitede bulunan tüm kullanıcılara da içimden teker teker teşekkür ettim dedi. Etkinliğimiz bittiği zaman musait oldukça Orhan Pamuk etkinliğine katılmayı da isterim arkadaşlarla da tanışırım dedi. Yazar siteden kendisi gitmedi. Etkinliği bitirdiğimi ilettim, kendisi de anlayışla karşılayıp tamam dedi. Hesabı kendisine ben açmıştım ve girip hesabı da ben kapadım. Bunca konuşulmaya değer miydi? Sizin açınızdan bu kadar basit ve çöp bir kitap için bu kadar yazıya, yoruma, sarfettiğiniz enerjiye değer miydi? Bunca zaman sustum. Beni tanımıyorsunuz anladım ama bir insan olarak ve böyle bir heyecanın içine girmiş bir insan olarak biraz daha saygı duyulamaz mıydı? Olay yaptığınız eleştiriler değil, olay bunca zaman bu konunun kapanmaması. Israrla yeniden açılması ve bu etkinliğin bir sahibinin olduğu unutulması. Geçenlerde gördüm, Orhan Pamuk kitabını eleştiren bir kişiye yorum atmıştın. Açıkcası gülümsedim. Sonra kendi kendime dedim ki evet neslihan işin içinde başka birisi olduğu zaman kimse kimseyi düşünmez. Herkes sadece kendini düşünür. Sen de kendini düşün ve sus dedim. Ama lütfen artık rica ediyorum size lütfen yeter. Polemik olsun diye yazmadım, sadece bir insan olarak lütfen yeter diyorum.
NigRa okurunun profil resmi
Neslihan inan amacım polemik olsun diye değildi, üzerine çok konuşuldu ve aldım ve elimde ve ikircikli çok yorum var yarım bırakmışken döndüm okudum. Pişman mıyım değilim, kitap çok mu kötü hayır, çok mu iyi hayır. Kendi fikrimi belirtmek istedim çünkü saçma bir şekilde olayın içine çekildim, halbuki Ayşe ile aramızda hatta yorumun cevabında yoğunlaştığımız bir kaç cümle idi. Hakaret etmedim! Kırıcı bir şey de yazmadım! Ne yorumda ne incelemede hakaret rencide yok bana göre.. Yazara da yazmadım, size de yazmadım de ki NigRa bak burda böyle demiştin..Gereksiz yere olay büyütülüyor. Kaldı ki iyi yorum iyi olumlu inceleme gibi kötü ve olumsuz da insiyatifimiz. Kimseyle kişisel bir derdim yok, yazar buraya gelmemiş olsa zaten kötü yorumlar bu kadar problem olmayacaktı da. Yazar gelmiş gelmemiş benim için fark etmez ki yazar bir şey satışa çıkartıyor alıcı da benim, o yazar ben okurum. Bu kadar sadece ötesi yok. Pamuk zaten bu ülkede en çok kötülenen yazar ben seviyorum kime ne, kötülediler diye okumayacak kendime dert edinecek de değilim. Herkes okuyup karar versin ister baştacı ister ayakaltı yapsın, benim ne çıkarım ne kaybım var.
4 sonraki yanıtı göster
Tayfun okurunun profil resmi
Eve baskına gittikleri bir sahne vardı :))) Bam öldü, bam öteki de öldü, bam bam bam hepsi öldü, hadi kızı kurtar portakal koklayan delikanlı. Abi kız yok, o zaman yak bir sigara :))) Böyle bir şeydi sanırım...
Tayfun okurunun profil resmi
Ayrıca yaşa takılanlar; kişi bir fırın açar ve ekmek imal etmeye başlar, ekmekleri ise olmasından çok farklı bir tad ve şekille satışa sunar. Siz buna diyebilir misin dükkan yeni açıldı mazur görelim !!!! Şu an okuduğum kitabı da 26 yaşında ölen birisi yazmış ! Ne kadar muazzam bir kitap ! Yazma işi yazar kumaşı taşıyorsa olur?
Tayfun okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkür ederim. İyi kitabı ben şu şekilde değerlendiririm; kimlere tavsiye edebilirsin ! Ben bu kitabı yakın çevreme tavsiye etmem, eğitimci dostlarıma tavsiye etmem, yaşı küçüklere tavsiye etmem, aileme eşime dostuma tavsiye etmem. Ancak mahalleden Fırlama Nejdet’e oku derim, aynı şekilde Hacıyatmaz Nuri’ye de oku derim. Şahsen görüşüm budur. Tavsiye edemiyorsam eğer kitabın iyi olduğunu da beyan edemem. Varsa bu söylediklerime tavsiye edebilecek buyursun etsin. Küfür, argo ve yeraltı edebiyatı diye bir şeyi ben kabul etmiyorum. Keza Kaybolan Düşler Senfonisi’nde de görüşümü beyan ettim. Kurgu kahramanı yataktan çıkmıyor ki konuya girebilelim gibi bir durum vardı. Bunlar edebiyat değil !!!!
Selman Ç. okurunun profil resmi
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Bu kitapla ilgili ilk ve son kez yazacağım. Biraz özel biraz genel olacak. Kevser 109 sayfa çöp demek yazara hakaret olmuyor mu? Ben hakaret deyince Osman hakaret değil dedi. Yani hakarete bakış açımızda farklılıklar olduğunu öğrenmiş oldum bu vesileyle, teşekkür ederim. Her ne olursa olsun bir emek var. Emeğe saygıyı hiç mi haketmiyor? Çöp demek ne demek yahu. İnan anlayamıyorum. Ben önermiştim sana kitabı. Keşke önermeseydim dedim içimden. Bazen de dedim keşke böyle bir etkinlik olmasaydı. Yazar buraya hiç gelmeseydi. Bak mesela incelemede sormuş olduğun soruları yazara sorabilirdin. Etkinlik baltalanmamış olsaydı. En azından biraz saygı beklerdim ben genel olarak. Yazarı savunduğum falan da yok. İyi niyetle bir etkinlik yapıldı ama sırayla tek tek etkinlik nasıl sabote edilire dönüştü olay. Sonunda da zaten olan oldu. Tek tek kelime kelime, cümle cümle de incelemen fevkalade olmuş. Bu şekilde zaten her kitapta bulursun bu durumları. Ama her kitaba aynı inceleme sanırım olmuyor. Buradan Ayşe'nin yorumuna geçeyim. Ben 2 sene önce okumuştum kitabı ve çok sevmiştim. Muhtemelen o zaman kardeşinin seviyesindeydim okumada. Hee gerçi tekrar okudum kitabı yine beğendim herhalde hala aynı seviyedeyim. Neyse geliştireceğiz kendimizi okuya okuya. Çıkaracağız sizin seviyelerinize. Şimdilik idare edin. Not: Kırılan kimse var mı acaba diye hiç düşünmediniz, ben düşünmüş olayım. Bu konuda kırdığım kişiler varsa özür dilerim. Hee ayrıca daha çok kişi okuyacak bu kitabı ve daha çok su götürecek ama ben artık sıkıldım gerçekten.
2 önceki yanıtı göster
NigRa okurunun profil resmi
Selman etkinlik için aldığımı ve senin tavsiyen ile aldığımı biliyorsun. Kitabı yazar buradayken okumadım, geçen hafta mı ne bitirdim. O zaman Nilgün Bodur, Metin Hara da emek vermiş neden eleştiriyoruz? Kriter emek vermek mi? Yazara herhangi bir soru sormama fırsat olmadan yazar çekti gitti, ne Neslihan ile ne seninle ne yazarla polemiğe girmedim. Girdim mi Selman??? Kötü bir inceleme yazdığımı da düşünmüyorum evet Celal bölümü tamamen gereksiz fakat sonrasında toparlamış biraz incelemede farklı bir şey mi demişim? Yazarı ilk eleştiren buradaki kullanıcılar mı yani hiç kimse kötü yorum yapmamış mı acaba yazara kitabı için. Herhangi birisini kıracak bir şey dediğimi düşünmüyorum Selman aynı şeyleri dönüp konuşmak istemiyorum, konuştuk zaten kitabı yazarı okumayı yine de kırıcı bir şey dediysem sana özür dilerim ben de senden.
mustafa tamer akder okurunun profil resmi
Okumak istemeyenler çıksın demişsin ama bir çıkış kapısı bırakmadığın için çıkamadım hepsini okudum. :P :D Kahrolsun bağzı çıkışı olmayan yerler. :P Çıkış kapısı için kedi, köpek veya komik çocuk videosu olabilir. :P Yada hepsini harmanlayıp efsane bir çıkış videosu koyabilirsin. :P :D 5. veya 6. kitabını okursan ve fikrin olumlu olursa birde bu dediğimi hatırlarsam fikrin olumlu olan kitabı okumaya karar verdim. Çok fazla bağlı parametre olduğu için büyük olasılıkla yazar ile tanışmayacağım. :D
NigRa okurunun profil resmi
Yazarın iki kitabı var, güzel bir çıkış videosu bakayım da editleyeyim incelemeyi. :) Epeyce güldüm yine =))))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.