Gönderi

Hazreti Haticetü'l Kübrâ
Hz. Hatice, Peygamber Efendimiz’e ilk inanan ve ona ilk zevce olma şerefine eren bahtiyar annelerimizden… Kibar, nâzik, afif ve edeb timsali bir hanımefendi… Mü’minlerin annesi… Hazret-i Hatice, yeryüzünde İslâm’a ilk inanan insan. Resûlullah Efendimiz’in Peygamberliğine ilk destek veren şerefli bir eş. Efendisinin en sıkıntılı anında, sözleriyle onu teselli eden, sevgisiyle, saygısıyla büyüklüğünü gösteren, bakışlarıyla, hizmetiyle gönlünü ferahlatan neşe dolu bir arkadaş… Kendisinden sonra gelecek İslâm hanımefendilerine, hayatı anlama, kavrama ve yaşama konularında olduğu kadar, İslâm davasına sahip çıkma hususunda da Efendimize gösterdiği refikalığı ile eşsiz bir örnek . O, İslâm’dan önce “Tâhire” lakabıyla anılırdı. İffet timsali bir hayatı vardı. Soyu sopu, zenginliği, güzelliği ve olgunluğu ile şeref timsali annemiz büyüklüğüne büyüklük katan, firasetli davranışıyla şeref ve izzetini artıran şu sözleriyle Efendimize destek verdi: “Sana kim inanmaz ki? Önce ben inandım.” deyip kelime-i şehadet getirdi. İslâm’ın ilk mü’mini oldu. Allah Resûlü’nün ilk destekçisi oldu. Ona sevgisini, sadâkatini, itaatini ve refikalığını gösterdi. Dünya durdukça bu yüce davranışıyla anılmasını sağladı. evgili hanımının iman etmesi üzerine Efendimiz büyük bir moral buldu. Hemen ona abdest almayı öğretti. Sonra Cebrâil’den (a.s.) gördüğü şekliyle birlikte gizli gizli namaz kılmaya başladılar. Bir müddet sonra çocuk yaşta Ali (k.v.) onları ibadet ederken gördü. Ne yaptıklarını sordu. Efendimiz’in açıklamaları üzerine o da Müslüman oldu. Yeryüzünde üçüncü Müslüman olma şerefine erdi. Vefâ ve sadâkat timsali Hazret-i Hatice vâlidemiz, müşriklerin zulmü karşısında Efendimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Servetini onun dâvâsı uğrunda harcamaktan geri durmadı. Yirmi beş yıl kadar süren, mutlu bir evlilik hayatı yaşadı. Sıkıntılara, ezâ ve cefâlara fedakârâne bir şekilde sabretti. Tahammül gösterdi. Nihayet her fâni gibi onun da ömrü doldu. Dünyada ektiklerini biçmeye, ebedî ve sıkıntısız bir hayata, Cennete vasıl oldu. Hazret-i Hatice annemiz, Efendimizin sâdık bir müşâviriydi. Kederini, sıkıntısını hafifleten bir teselli kaynağı idi. “Kübrâ” sıfatı en büyük hanımı olması sebebiyle verilmişti. Efendimiz onu ömrü boyunca hiç unutmadı. Onun fedâkarlığını, dostluğunu her fırsatta andı. Evde koyun kesildiği zaman Hazret-i Hatice annemizin eski dostlarına birer parça gönderirdi. Bir defasında kız kardeşi Hâle hâne-i seâdete girmek üzere izin almak için kapıyı çaldı. Efendimiz onun sesini Hazret-i Hatice annemizin sesine benzeterek heyecanlandı ve: “Allahım bu Huveylid kızı Hâle’dir!” dedi. Bu sevgiyi Hazret-i Ayşe annemiz kendinin tutamayarak: “Yâ Resûlallah! Devamlı Hatice’den bahsediyorsunuz. Halbuki Allah size ondan daha hayırlısını verdi.” dedi. Rahmet ve şefkat Peygamberi Efendimiz derhal müdahale etti ve: “Hayır, ondan iyisi verilmedi. Çünkü o, herkes küfür içindeyken bana iman etti. Herkes beni yalanlarken o tasdik etti. Herkes malını benden esirgerken o malına ortak etti. Ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti.” buyurdu. Hazret-i Ayşe validemiz, Efendimiz’den özür dilercesine: “Ya Resûlallah! Allah’a yemin olsun ki, bundan sonra Hatice’nin hatıralarını sizden dinlemek istiyorum.” dedi. Bir defasında yine Efendimiz onun için: “Hem çocuk annesi hem de ev işlerini tanzim edendi” buyurdu. O, bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı idi. Yüce Rabbimiz onu Cennette köşkle müjdeledi. Cebrâil’i (a.s.) Efendimize gönderdi ve: “Hatice’ye Rabbinden ve benden selâm söyle. Onu, Cennette inciden yapılmış bir sarayla müjdele. Orada ne gürültü-patırtı vardır, ne de çalışıp çabalamak. Zahmet, külfet bulunmayacak.” buyurdu. Rabbimiz bizleri annemize lâyık evlât eylesin. Cennetteki köşkünde cem eylesin. Amin.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.