Gönderi

25 syf.
·
Not rated
Kırmızı Kurdela...
Bunları yazmak anlatabilmek , bir nevi bir vefa borcu. Çalıştığım yıllarda, elimden gelse, tecavüze uğrayan, kendi kabahati imiş gibi utancını yaşayarak bunu anlatamayan, bundan kurtulmak için cesaretlenerek müracaata gelen bütün kadınlara uzun, upuzun mektuplar yazardım. “Sizi anlıyorum” demek isterdim. Bazıları çıkıp “yaşamadan anlayamazsın” diyecek olurdu. İşin kötüsü anlıyordum. Bir şeyleri anlamak için ille de dibine kadar yaşamak gerekmezdi. Bir sabah tecavüze uğradığını hele de arkadaşının eşi tarafından üstelik , anlatmaya utanan o kadıncağızın yanında, kendimi çok yetersiz hissedip, ağlamak istemiş olabilirdim. Adam olma sıfatını taşımayan eşini o ‘’koca’’ denilen, koca evet rahmetli ninem kocanın iyisi mi olurdu kuzum iyi olsa gonca denilirdi gonca, kocatan değil derdi. Evet koca olmaktan çok kocatan o yaratığın kafasını parçalamak ve dahası çok şeyler istemiş ve istememiş olabilirdim. İstemek önemliydi. Biliyorum. Sabah geldin ya elin yüzün gözün ağlamaktan mosmor içinde; senin de istediğini biliyorum imkansızı başarmanın mümkünlüğünü ispat ederek hak edenin edeceği cezayı almasını sağlayarak ederi kadar değer göreceğini göstererek kendini iyi hissedeceğini. Ne hayallerin vardı kim bilir? Nasıl yetiştirildin, nelere hazırlatıldın? . Kocana hizmet etmek, iyi yuvalar kurmak için yetiştirildiğin bir zamanda… Giydiğin beyaz gelinliğin üzerine kırmızı kurdela dolanacak, mutlu bir evliliğin olacak herkes gıpta edecekti uzaktan.. Kırmızı kurdela evet, önce gelinliğe sonra ise boyunlarımıza, ellerimize ve dillerimize dolanan kurdela. En medeni gözükeninin bile takmayı marifet bildiği kurdela. Gelinlikle birlikte saklanan sandıklarda, sandık lekesinin kirlettiği, ömrümüzle birlikte çürüyüp giden, lekesiz oluşumuzun ispatı kurdela. İşte o sandık lekesi var ya sandık lekesi sadece gelinliklere değil; akıllarımıza da işlemiş senelerdir. Kadınlara mahsus bekaret adı altında, namus adı altında, yani sadece kadınların iki bacağının tam arasında... Yaşadığın olaydan sonra saatlerce banyoda kaldığını anlattın ya kendimi kokuşmuş, kirlenmiş hissediyorum, sabunlanmaktan derilerim döküldü neredeyse diye. Sabah diyemedim nedendir bilmiyorum. Bence çok temizsin apak, suçsuz günahsız. Sana o kirliliği giydirecek olanlar , senin gelinliğine kir, pis, kan bulaştıranlar senden çok daha kirliler. Ne kadar yıkansalar da ne kadar arınmaya uğraşsalar da temizlenemeyecek olanlar. Her gün iyi niyetine tecavüz edenler, beyaz gelinlik düşleri kutsallığına inananlar senden çok ama çok daha da pisler… Benim gibi mektup yazmak zorunda hissetmemek için kendinizi; Çocuğunuza başkalarından öğrenmek zorunda kalarak zarar görmelerini önlemek için anlatın. Onlara hayır demenin , size çekinmeden korkmadan yaşadıkları tüm olayları anlatmalarını sağlayın. Bedenlerini öğrensinler korkmayın, korkutmayın.Size ve kendilerine güvenmeleri çok önemli. Kırmızı kurdela , çocuğunuzun sağlığından varlığından çok ama çok daha önemsizdir. .youtube.com/watch?v=DmvfQOJ... Keyifli ve anlaşılır okumalar olsun.
Bedenim Bana Ait
Bedenim Bana AitPro Familia · Gergedan Yayıncılık · 201470 okunma
··
63 views
Mustafa Diyar okurunun profil resmi
Namus şeref ilişkisi karşılıklıdır. Aynısı erkeklerde de vardır. Allah kuran da cezalardan bahsedince sadece kadınlardan bahsetmiyor. Erkeklerle kadınları bir tutup insan olarak bahsediyor. Bazen hitabı kadınlar olarak geçiyor bazen de erkekler. Bize ne oluyor da birinin(sadece kadınların) üzerine çullanıp yaftalayarak her türlü işçiliği yapıyoruz... Neyse sen anlatmışsın çoğu şeyi. Kalemine sağlık.
Ferah okurunun profil resmi
''Bize ne oluyor da birinin(sadece kadınların) üzerine çullanıp yaftalayarak her türlü işçiliği yapıyoruz'' Tüm incelemeye yetecek kelimeler işte senin de diline sağlık.
2 next answer
marie sklodowska okurunun profil resmi
Bir de tecavüz veya tacizden sonra acaba ben mi tahrik ettim diye düşünmek var.Kendini temizlemek gibi.Böyle şeyleri söylemek zor...Hele ülkemizde bekâret zarı tecavüzle bozulsa bile temiz sayılmıyorsun bazen.Fakat ilginç bir şey de var ki yeni ergen kızlar tecavüzcüsüne aşık olan,onunla evlenen karakterlerin yer aldığı kitapları okuyorlar.Bu kızlar ileride kendilerine zor kullanan erkekleri çekici bulacaklar mı?5 yaşındaki kardeşim bile geçen gün kreşten geldi,ona sarılınca bana sadece annem ve babam sarılabilir,sen izin alacaksın dedi :)) Bu eğitimlerin çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum.Son olarak,çok güzel ve içten bir inceleme olmuş,sansürsüz ve içinden geldiği gibi yazmışsın.Tebrik ederim.
Ferah okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim sağolun yorumunuz ve beğeninize.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Bazı konularda yazmak zordur. Hatta bazı kelimeleri kullanmak bile zor gelir insana. Dilinizin ucuna gelir kelime; ama bir nefesle o kelimeyi ağzınızdan çıkaramazsınız. İşte bizim asıl tabularımız da o ağzımızdan çıkaramadığımız kelimelerdir. Tabuları yıkmak içinse güçlü ve kararlı bir nefesle o kelimeyi ağızdan çıkarmak, söylemek gerekir. Sen o cesur insanlardansın Ferah abla. Eline sağlık, yine oldukça etkileyici bir yazı olmuş.
Ferah okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Semih Öğretmenim :) Sağolasın.
Aysel Zeryâ okurunun profil resmi
Kalemine sağlık abla.. Bazı şeylerin acı ama gerçek olması 😕
Ferah okurunun profil resmi
Önemli olan acıların yaşatılmadan tedbirlerin alınması. Teşekkür ederim.
Begüm(şimdi düşünmeliyim) okurunun profil resmi
Bu kırmızı kurdela adetinden oldum olası rahatsızım. Acaba bekareti simgelemesinden başka bir anlamı var mı diye yüzeysel bir araştırma yapmıştım. Gayret kuşağı da deniliyormuş. Sebebi de gelinin evlilik içinde gayretli olması temennisiymiş. Evlilik birliği içinde gayret göstermesi gereken bir tek gelinmiş gibi sanki! Nerden bakarsanız bakın elinizde kalan bir anlayış... İster bekareti simgelesin, ister gayreti, bir hediye paketi gibi kocaya sunulacağıma cadı kazanlarında kaynatılmayı tercih ederdim. Ne güzel demişsiniz, “Kırmızı kurdela, çocuğunuzun sağlığından ve varlığından çok ama çok daha önemsizdir.” Kaleminize sağlık, böyle önemli bir konuya değindiğiniz için teşekkür ederiz.
Ferah okurunun profil resmi
Teşekkür Ederim Begüm Hanım. Bu tarz kitapları (Aile Çocuk İlişkileri ) okuma sebebim; doğuda bir kaç okula kitap ve kıyafet yardımı projesi kapsamında götürülecek kitaplar seçilirken buna benzer kitaplar da eklendi. Çocuklara vermeden her birimiz içeriklerini okumaya başladık. Evet Kırmızı Kurdela, kanayan yara. Kanamasının duracağından ise hiç bir zaman emin değilim:(
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
“İnsan” türü dışında, diğer canlılarda “tecavüz” diye bir kavram yok. Sadece aslanlar nadiren de kedilerin erkeği, dişiyi elde etmek için onun yavrularını yer ama yine de dişi hazır olmadan ilişki yoktur. Bütün hayvan türlerinde cinsel ilişkiye karar veren, belirleyici olan mutlaka dişi olduğu halde, neden sadece “insan” türünde, dişinin isteği dışında ilişki=tecavüz vardır? Ben hayvanlar gibi insan doğasında da “tecavüz”e yer olmadığını bunun, yetiştirilmemizle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bunda da yine çocuklarımızı yetiştiren anaların, yani kadınların, en az erkekler kadar belirleyici olduğu herhalde inkâr edilemez. "Dişi köpek kuyruk sallamazsa, erkek köpek yanaşmaz." "Kocanın vurduğu yerde gül biter." "Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin." "Kadının yüzünün karası, erkeğin elinin kınası." “Dişi yalanmazsa erkek dolanmaz” “Karı gibi kırıtma!" “Karı gibi korkma” "Çocuksuz kadın, meyvesiz ağaca benzer." "Kadın erkeği rezil de eder, vezir de." “Erkek gibi / Kadın gibi” ve benzeri daha yüzlerce ayrımcılık kokan, kadını aşağılayan sözleri sadece erkekler söylese hadi neyse fakat ne yazık ki bunlar kadınlar tarafından da söyleniyor. Şayet kız çocuğu, bir erkek çocukla konuşuyor şakalaşıyorsa anası ona: “Elin oğluna neden kırıtıyorsun?” derken, oğlu bir kızla konuşuyorsa, “oğlumu baştan çıkarma orospu” diyebiliyor. Kadın kadınla kavga ederken: “Kocama/oğluma seni s..tiririm” gibi daha pek çok söz ve davranış ne yazık ki, erkekleri, hayvanların bile yapmadığı davranışlara sürüklüyor maalesef. Kan davasında, kanlısını öldürmeyen erkeği eşi yatağına, anası ise adam yerine koymaz. Bu konular “kadın/erkek” veya “ah şu erkler” şeklinde değil de, “İnsan olarak bu meseleyi nasıl çözeriz?” noktasına gelebilirsek, daha kolay çözüme kavuşur gibi geliyor.
Ferah okurunun profil resmi
İnsanlık zor zanaat çok haklısınız. Çok teşekkür ederim sağolun yorumunuz için.
ozge okurunun profil resmi
Çok hassas bir konuya bu kadar içten bir eğiliş olabilirdi. Namus kavramı ne zaman kadının bacak arasından ibaret olmaktan çıkacak? Beyinlere oksijen ne zaman gidecek bilemiyorum. Tek bildiğim taciz ve tecavüz gibi gerçekten yaşanması ve etkileri kötü olan olaylar karşısında sessiz kalmamak. Sessiz çığlıkların sesi olduğunuz için teşekkür ederim. Umarım hiç kimse böylesi bir travmayı yaşamaz. Kadın - erkek hep birlikte hareket etmeliyiz. Yaşatılan insanlık suçu. Yükü sadece kadınların olmamalı
Ferah okurunun profil resmi
''Kadın - erkek hep birlikte hareket etmeliyiz.'' Teşekkür ederim anlamlı yorumunuz için.
Gamze Ö. okurunun profil resmi
Eline, yüreğine sağlık. Tek 1 gün olsa yer değiştirse kadınlar ve erkekler keşke diyorum bazen. Başına gelmeden kimse tam olarak anlayamaz ya böyle bir şeyi biz kadınlar anlıyoruz işte! Herkese ve her şeye karşı tetikte olmak devamlı şüphe ve korku içinde yaşamak da zor!
Tamara okurunun profil resmi
Kalemine sağlık.işte hayat hikayemiz henüz yeni doğduğunda kafasına vurularak bedenin senin değil başkalarının diye vurulan, vuruldukça sesizleşen kanatsız kuşlardır kadınlar... susmayın beden de bu hayata benimdir benim olanı benden alamasın diyerek büyütün küçük kadınları.
Halil Korkmaz okurunun profil resmi
Sağ olsunlar kadınlar susmuyor ve cesaretle sorunlarını dile getiriyorlar ama toplum erkeğe “Erkek Adam olmak” gibi öyle ağır bir yük yüklemiştir ki, içi kan ağlasa da, ona oturup ağlamak, en temel sorunlarını bile dile getirmek yasaktır. Çünkü bu “Erkekliğe Sığmaz” Artık bilimsel araştırmalar da gösteriyor ki, sünnet erkek çocuklarda telafisi imkânsız ve ömür boyu süren bir incinmeye (travmaya) sebep olduğu halde erkek, o küçücük yaşında bile, kendisine verilen rolü oynamak zorunda ve sanki ortada sevinilecek bir şey varmış gibi, o yaralı halinde gözyaşlarını içine atıp sevinirmiş gibi yapıyor. O kadar ki, çok eşlilik, kadın cinayetleri, silah sıkma, abartı egzoz gibi her türlü gürültünün, bağırıp çağırmanın kutlama sayılması, sadece sünnetli erkeklerin olduğu toplumlarda görülen davranışlardır. Bunun temelinde de erkek çocuğun daha olanları anlamlandırması mümkün olmayan bir yaştayken “sünnet” adı altında en yakınları tarafından hayati bir organından bir parçanın vahşice kestirilip çöpe atılması ve bu esnasında uğradığı o korkunç ihanetin, aşağılanmanın yattığını düşünüyorum. Fakat "Müslüman" kimliği taşıyan hiç kimse, hiçbir bilim insanı bunu araştırmaya, dile getirmeye cesaret edemez. Dolayısıyla zorunlu kalmadıkça insanları “Kadın/Erkek” diye tanımlamak yerine “İnsan” diye tanımlanması taraftarıyım. Belki ta oradan başlarsak, birbirimizi daha iyi anlar, meseleleri de daha kolay çözeriz.
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.