Gönderi

ŞEHİDİN EMANETİ
Saat dördü gecenin uykudaydı yıldızlar Rüzgar yaman vurdukça yorgun tepeler sızlar İki aslan parçası döndü operasyondan Sırılsıklam oldular,üşüdüler bir yandan Süratle abdest alıp başladılar namaza Yasin dedi gidip de bakayım yaramaza Ağır şartlar, sonunda hanıma çark etmişti Yuvasını dağıtıp evini terk etmişti Beş yaşındaydı Yusuf, sevimliydi oldukça Bakıcı gelir idi sabah fırsat buldukça Bayburt'taki annesi yatalaktı Yasin'in Yüzü de somurtgandı ağabeyi Tahsin'in Kıyıp da veremedi Yusuf'u ellerine Bir bakıcı buldular Mardin'de evlerine Salih'in de Maraş'ta bir tek anası vardı Babasının yüzünü güç bela hatırlardı Kara gözlü Salih'im iki gündür uykusuz Bayburtlu Yasin ise çok yorgun aç ve susuz Her biri bir an önce uyumak istiyordu "Allah'ım yurdumuzu koru şerden" diyordu Tam yatağa uzandı,gözü azdan dalmıştı Ardı kesilmeksizin telefonu çalmıştı "Sus artık be telefon" dedi çalarsın niçin? Uzanıp aldı ele tezden kapatmak için Baktı ki annesiymiş arayan gözü doldu Durduk yerde aramaz yoksa bir hâl mi oldu? Aradı annesini hayır olsun diyerek Çoktandır aramamış affını isteyerek Anası bakmaksızın boynundaki ağrıya Panikle cevap verdi bir an önce çağrıya Dedi "Yavrum üç defa rüyada gördüm seni Peygamber'im giydirdi elleriyle kefeni Hayır olur inşallah gözümü uyku tutmaz Ağrı sızı değil de hasret beni uyutmaz İyi misin,hoş musun ne yer de ne içersin? Dualarım sizinle Mevla'm kolaylık versin Ne zaman geleceksin Bayburt'a sen izine Bizi hasret bırakma Yusuf'umun yüzüne" Dedi ki "Merak etme anneciğim bizleri Hele şu terör bitsin tezden dönelim geri Burada olmak bizim alnımızın yazısı Dinsin diye burdayız anaların sızısı" O esnada Salih'in telefonu da çaldı Salih ise deliksiz derin uykuya daldı Müsaade istedi çağrıya bakmak için Telefona öfkeyle dedi çalarsın niçin Baktı ki arayana yazıyor Komser Hasan Ulan bir çift söz derdim amirimiz olmasan Açtı "Buyur amirim Salih uyumuş çoktan" Dedi "Kusura bakma görev çıktı hiç yoktan Teröristler pusuya düşürmüş Osmanları Kurtarmaya acele etmeliyiz onları Salih'i de uyandır geç kalmayalım lütfen Bu saatte aramak hiç de istemezdim ben" Yasin, Salih'i sarstı pek derindi uykusu Dedi "Uyan be Salih yine kurulmuş pusu Osman ile ekibi zor durumda kalksana Bizim şu Çelik Hasan demin söyledi bana" Salih zorla da olsa yatağından fırladı Yasin de silahını doldurup hazırladı Üstü başı iyice kurumamıştı daha Görev kutsal diyerek sarıldılar silaha Karakoldan bir araç geldi sokaktan aldı Araç da kaygan yolda kayacaktı az kaldı Gönlüne Yusuf düştü Yasin'in bir ah çekti Gün yüzüyle yavrusun ne zaman sevecekti Bir de rüyası geldi annesinin,fikrine Döner dönmez bir daha arayacaktı yine Bir vadiye geldiler tehlikeli yer idi Yanlarında amiri, Çelik diyorlar idi Dört beş araçtan daha başka polisler indi Ekipleri görünce Osman hayli sevindi Teröristler çapraza almıştı üç kişiyi Biri yaralanmıştı, şükür durumu iyi Kaçmaya yeltendiler,gelince yeni ekip Bizim Yasin birini etmek istedi takip Ateş açıp nihayet indirdi başlarını Döndü çağırmak için tüm arkadaşlarını O esnada tepeden mermi geldi sırtına Düştü doğruldu tekrar bakamadan ardına Salih yetişti hemen kucakladı dostunu Yarayı sarmak için biraz yırttı üstünü Bir can daha yakmıştı kuduz itler kaçmadan Araçlara bindiler ağzı bıçak açmadan Dayan Yasin diyordu dolu dolu gözleri Salih dedi bulalım tezden pansuman yeri "Hastaneye gidecek zaman yok dayanamaz İnşallah daha fazla yaraları kanamaz Ulaşalım evvela Nevşehirli doktora Adı neydi adamın ya Burhan'dı ya Bora" Doktorla sözleştiler bir sağlık merkezinde Aklı,zihni donmuştu telaştan herkesin de Salih de komseri de gözünü yumuyordu Bir an önce hayırlı haberler umuyordu Bir an dayanamadı atıldı içeriye Yasin'den bir manidar bakış kaldı geriye Bir şey söyleyecekti elvermedi lisanı Allah diye haykırıp teslim eyledi canı Komser Hasan yıkıldı,en çok Salih ağladı Osman da kabahati kendisine bağladı Göz gözü görmüyordu,ciğere kor vurunca İçi sevgiyle dolu koca bir kalp durunca Beraber ne belalar atlatmıştı bu canlar Gözlerinden film gibi şeritle geçti anlar Salih yıkıldı hepten bayıldı düştü yola Oğlu görmesin diye Yasin'i karakola Götürdü omuzunda iki polis sırtlayıp Salihse uzun zaman uyudu ayılmayıp Ne oldu bana diye hafızayı yokladı Birden bire Yasin'in resmini kucakladı Acısı tazelenip tekrar düştü sineye Nasıl haber vereyim o zavallı anneye En iyisi bu işi amirim halletmeli Beklemek çok yararsız emniyete gitmeli Toparlanıp ofise uğradı taksi ile Meğer acı haberi çoktan vermişler bile Sonra birden aklına Yusuf düşünce yersiz Dedi o yavrucağız olanlardan habersiz Bir başına ne yapar acaba şimdi evde Muhakkak babasını biliyordur görevde Eve dönüp çocuğa nasıl anlatsam dedi Babasını sormaz mı nasıl atlatsam dedi Ekipden arkadaşı eve kadar bıraktı Yaya gidecek yol da Bağdat kadar uzaktı Yasin'siz bu sokaktan adım atmamıştı hiç Bu vedayı hesaba yazık katmamıştı hiç Velhasıl odasına baktı Yusuf'un lakin Göremedi çocuğu ortalık da pek sakin Sağa sola bahçeye baktı telaşa düşüp Komşuları yetişti feryadına üşüşüp Garip bir durum vardı,onlar da görmemişti Komser de telefonda haberim yok demişti Nasıl olur, nereye giderdi ki aniden Her tarafı telaşla arıyordu yeniden Bu esnada durmadan telefon çalıyordu Yasin'in abisinden mesajlar geliyordu Ya gönderin çocuğu ya biz gelip alalım Böylesi kara günde nasıl rahat kalalım Salih tamam ben onu gönderirim diyordu Tahsin illa bir tarih konulsun istiyordu Anlatamadı gitti içinden geçenleri Hem konuşup hem hızla arıyordu her yeri Bakıcıyı aradı bakmıyordu cebine En sonunda bir haber gönderdi ekibine Yusuf için seferber oldu bütün birlik de Mardin'i baştan sona aradılar birlikte Evvela bakıcının kapısını çaldılar Üç günden taşındığı haberini aldılar Bütün şüpheler şimdi çekildi üzerine Kadın için malumat verdi amirlerine Sonrasında soluksuz bütün Mardin arandı Hastanede cesetler teker teker tarandı Ekiplerce şehirin çıkışları tutuldu Yaşam durdu bir anda Yasin de unutuldu Mardin Kenan'a döndü Yusuf'u yuttu sanki Birileri kuyuda onu unuttu sanki Sabaha dek arandı bir tek işaret yoktu Bu ıstırap Salih'in bağrına düşen oktu "Gardaş emanetine sahip çıkamadım ki Yüzüne doya doya dönüp bakamadım ki" Günler geçer Yusuf'dan ne haber var ne de ses Yusufçuk dönmeyince kahıra düşmüş herkes Bayburt'ta da acılar ikiye katlanmış hem Bir ocakta iki köz,bir evde iki matem Ninesi günden güne eriyip,hasta düşmüş Bu karanlık günlerin ışığı dosta düşmüş Şingah'tan yirmi yiğit koşup gelmiş Mardin'e Bütün Bayburt tutuşmuş yavrucuğun derdine Ne bir iz var ne haber bunca zamandan beri Zaman durdu saniye geçmez oldu ileri Ardı kesilmeksizin telefon çaldı birden Üşenerek eline aldı olduğu yerden Yabancı bir numara Salih abi diyordu Sesi boğuk geliyor bazen kesiliyordu Dedi ki "Duydum meğer Yusuf'u aramışsın Gece gündüz demeden her yanı taramışsın Merak etme ben onun annesiyim bilinsin Amcası alır diye istemedim bulunsun Yanımda afiyette, bakmayın kusuruma Ailemin yanına döndüm ben Erzurum'a" Başından kaynar sular aktı Salih'in birden Telefonu fırlattı duvarlara sinirden Öfke,sevinç ve hüzün derin indi bağrına Hem mutluluktan uçtu,hem çok gitti ağrına Şehidin emaneti çıkmıştı gün yüzüne Şimdi doyabilirdi gönlündeki hüzüne Saat dördü gecenin uykudaydı yıldızlar Rüzgar yaman vurdukça yorgun tepeler sızlar Önder Eryılmaz Bayburt 12.06.2018
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.