Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

206 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
GÖLGESİZ ÖZNELER
{* Bu yazı bir tahlil değil, Posta Kutusundaki Mızıka eserine ithaf edilmiş bir dostluk yazısıdır.Eser hakkında bilgi edinmek isteyen arkadaşlar, dikkate almasınlar lütfen.} 'Bütün art niyetlerimi hüzülerimle sarıp sarmaladım, artık ruhumda kanayamazlar’   Dostluk nedir? Kendi merkezinde düş yoranlar için ona isim bulmak zor. Direnme, emniyet, beyazlık… Dua, inşirah, huzur, Belki ihtimallerin en sevgilisi... Sakınmaktır Dostluk... Köklerinden edeceğini bile bile, karşı koyuşuna aldırmadan, sarsmaktır. Kırılmamaktır dostluk...Acı su gibi beyni bulandıran öfkeyi farkedip susmaktır. Kendince huzurdayken dipsiz bir kâbusun çarmıhına uzatmaktır bileklerini, gözkapaklarından kirpiklerine yol alan sonsuz kederi yok saymak için... Sebepsizdir ve bunun eksikliğini duymaz.Bağlanabiliyorsa bir edere, kınından çıkarıp gerçegi, kendine olduğu yerde kıyar masumiyet... Dostluk duanın en saf halidir.Dua ki yüreğin ağırlığınca konuştuğu an...İsimler ve eşya önemsizdir bu konuşmada.Peki neden bir günahın eşitiymiş gibi saklarız dostlarımızın isimlerini yahut nedir onları kişiliklerine bağlayan...Söz gelimi bir erkek ruhunu ömrünü verdiği kadının eşiğine derman kılamaz mı? Yahut her uyak tenin kendi zahmeti midir? Yoksuluz...Hep yağmaktan beri duran, susuzluguna oturup ağlayan bir iklimin çocuklarıyız.  Edgar Alan Poe bir öyküsünde şöyle der:  ''Tüm şiddetli heyecanlar, ruhsal bir zorunluluktan ötürü kısadır.'' Uzun süre, o şiddetli heyecanların, anlar çogaldıkça cılızlaşan, kendini yok etmeye hazırlanan kronik ve itaatkâr sırlarını düşündüm durdum.Kendimizi unuttuğumuz o yerden vakitli vakitsiz öyle çok çıkıp gelmiştik ki sonunda bu bezginliği ve rehaveti gösterip orada biryerde kıvrılıp kalmamız önüne geçilmez birşeydi.Peki neden şiddetli bir heyecan anı unutulmaya bu kadar yakındı da, hüznün -uğraşılmış hayatın yanıt vermeyişinin- anlık dalgalanmaları, geriye kalan pek cok zamanı da içine alıp sürüklemeye, şiddetini biriken her anla yeniden tetikleyip zirveleştirmeye bu denli yatkındı? Bizi dostluğun ebkem bulvarlarında yoksulluğa iten de buydu...Hüzün ve seçici aynalarımız...Kime içini yansıtacağına belleğinin arka odalarından emir bekleyen aklı başında yalnızlığımız... Neydi heyecanı böylesine yaşanılır kılan, bir samimiyet ifadesi mi? Anlanmak eylemine özne olmak neden bu denli mühimdi? Her seferinde onaylanmak değildi bu.Pekiştiricilerle hataların üstü örtülürse bu sanıldığından fena birşeydi...Zamanla iplikleri yıpranan bir balık ağı gibi tamire muhtaç olacaktı, ekmeği ve suyu satın alabilmek için... Kurtarılması mümkün müydü peki? Sorgulara dayanabilecek kadar sağlam mıydı ve gerçek miydi sınırları, derinleşebilecek kadar?.. Dostluk seferinde bir rota belirlerseniz gideceğiniz yer içinizi dolduramayabilirdi… Ucu bucağı olmamalıydı bu seyrüseferin.Toplumsal sınırlandırmalara kafa tutabilecek kadar özgün ve avuç içine yakılan kınanın kokusu kadar bizden olmalıydı...Eğer göğsünde ince bir sızı varsa tebessümlerin dostu aldatmamalıydı.O varken kaygıların da yaşanmaya değer bir yanı olmalıydı ve acıların dahasına yerin olmalıydı yüreğinde…Güçlü olmalıydın, herşeye çare bulacak bir sabrın, yarına yetecek kadar azığın olmalıydı… Dost, kendinden bile önce tanıdığın, derinliğine ulaşmayı aklına sığdıramadığın bir mucize gibi çıkmalıydı karşına.. Seni Mevla’nın bir emaneti gibi mukaddes kılmalıydı…O’nun için olmanın hazzına talip olmalıydı.Yalnız O’nun için… Zayıfların kini, dostlukları kadar tehlikeli değildir.(1) der bir düşünür...Zayıflık özsuyunda egoizmi barındırır çünkü. ’Ben’ duygusuyla öylesine meşguldür ki bu kişiler, iyiliğine hizmet etmediğiniz sürece varlığınızla yokluğunuz aynı kıyıya vurmuş iki yitik kavramdır... Kusursuz bir duruşla size kol kanat gererler ancak coğu kez kanatları defalarca yazılıp silinmiş bir kaç dize kadar hükümsüzdür..Asırlık bir çınar gibi dururlar yanınızda ama gecenin ayazında en deli rüzgarlarla yağmalarlar sizi, o kadar halistir ki niyetiniz, zarar görmesin diye dallarını kollarınızla örtersiniz… Size insan oldugunuzu hatırlatanları da vardır elbette, görmediğiniz her an gözlerinize heyula varlığı ile sırdaş olanlar!..Işte duaların en derini onlara ayrılmıştır...Kirpiklerde Naz’lanan birer misafirdirler ve toprak kokusu kadar Yaren’dir  içinize...Yaşadığını hissetmenin en kestirme yolu, içinde nefes alan birinin kalp atışlarına kulak vermektir. Gerçek dostun en büyük korkusu; Dünyada ki suçlarına insan ahları eklemektir!.. Zira ‘Yaşadığımız her an kendi hakkını ister’ (2)   youtu.be/T8xl0XtzmnM ……………………………………………. 1-Vauvenargeus 2-Goethe    
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020bin okunma
··
102 görüntüleme
Ferah okurunun profil resmi
Boşa denmemiş "İnsanlığı çıplak olana hiçbir ahlak kuralını giydiremezsin." Yine de bir umut; İyi insanlara selam olsun, yalnızca iyi insanlara. Sizin de güzel yüreğinize emeğinize selamlar saygılar.
Eylül Türk okurunun profil resmi
Kıymetli yorumunuz beni çok mutlu etti Ferah Hanım :) Rabbim'in ünsiyeti üzerinize olsun... Kalbinize hürmetle.
Bu yorum görüntülenemiyor
Hasret okurunun profil resmi
Eylül Hanım, uzun uzun yazmak gerçekten istedim.Küçük bir kaza geçirdim,kolum alçıda... Allah kalbinizde değer bulanları , iki dünyada da size dost eylesin,inşaallah 🌸🌻🌼
Eylül Türk okurunun profil resmi
Estağfirullah, yorumunuz çok kıymetli benim için.Büyük geçmiş olsun, acil şifalar dilerim. Neolur yormayın kendinizi. Yüreğiniz varolsun.
2 sonraki yanıtı göster
Hasret okurunun profil resmi
Defalarca okudum. Kendime ve sizin gibi ince hassas kalbe ve anlayışa sahip arkadaşlarıma tekrar tekrar yeniden okuyacağım. Çok güzel duygularla yoğrulmuş yazınız "Avuç içine yakılan kınanın kokusu kadar yakın..." Yüreğimizdeki inceliğe hayran oldum.Ellerinize sağlık🌼Rabbim kendi dostlarıyla sizi dost eylesin.🌻🌸
Eylül Türk okurunun profil resmi
Âmin Hasret, ben de duanıza hayran oldum, cümlemizi :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.