Gönderi

Hiçbir Şey İçin, Artık Çok Geç!
-Neden, çift olarak satın almak zorundayım? Asla diğer eşini giyemeyecek ki? Niye kusurumuzu, engelimizi böyle bir satış yaparak yüzümüze vuruyorsunuz ki? -Beyefendi, tek olarak ayakkabı satılmaz. Lütfen zor durumda bırakmayınız beni, alacaksanız çift olarak almak zorundasınız! Lütfen. -Hayır, almayacağım, teşekkür ederim. Bir tanesini hiç kullanmayacağımız bir şeyi neden alalım ki! Dünya engelsizler üzerine kurulu, her şey sizlere göre... Girdiği dükkândan üzülerek çıkmak zorunda kaldı adam, karda iyice atıştırmaya başlamıştı. Durağa doğru yürümeye başladı, en son kızı Elif ile telefonda konuştuğunda, “Bütün arkadaşlarımın ayaklarında var bende istiyorum, ne olur baba, o ayakkabıyı bana al,” tek hatırladığı buydu. Yeniden ellerini cebine soktu, bütün parasını avuçlarının arasına alıp, sıktı. Cebinde 70 lirası vardı ayakkabılar ise 99,90 tl idi, alamadı. Bineceği üç 500T kafa numaralı otobüs yirmişer dakika arayla durağa yanaştı, binmedi. Yürüdü… Kesme taş kaldırımda biriken su öbekleri ayakkabılarını ıslıyor, sağ ayakkabısının delik olan kısmından çoraplarına değin su geliyordu. Bedeni değildi üşüyen, içiydi. Kulaklarına dalga sesleri vurmaya başladı, akşamın karanlığında yönünü sese çevirdi. Hala aklındaydı kızının “…o ayakkabıyı bana al,” deyişi. Eliyle yüzüne değen kar tanelerini itekledi, içten sıcak nefesi ağzından buhar olarak çıkıyordu. Paltosunun iç cebini yokladı, ezik bir sigara paketini çıkardı, iki parmağıyla jelatinini ayırıp, içindeki tek kalmış dalı aldı, sigarayı yakamadı. Kar tanelerinin de teması ile iyice ıslanan sigara hafif bir rüzgârın esmesiyle filtresinden kopup, rüzgârla savruldu. Gülümsedi, kafasını yukarı kaldırıp “artık sağlığımı düşünmekten vazgeç,” dedi. Kollarını denize bakan korkuluklara dayadı, karın beyazlığı, rüzgâr ile dansını izledi bir vakit. Dalgalar sesini yükseltti, önünü kesen beton duvara tokatlar atarak, çığlıklarını İstanbul semalarına duyuruyordu. Denizde kabına sığmıyordu, çaresiz bir insan bir baba nasıl kalıplara sığabilsindi. “Bana o ayakkabıyı al,” aklından silinmeden, gözleri doldu, süzüldü yaşlar… Kalbin terlemesi değil midir gözün yaşı? deyip, kuruladı gözünü. İşsizlik, hayat mücadelesi ve kızı. Eli cebine girdi yeniden, yetmiş TL’yi sıktı avuçlarının arasında, iki günde iki bin çuval unu indirip almıştı bu parayı, daha da sıktı avuçlarını. Bu soğuk gecelerde yaşlar donar insanın gözünde, hele bir de o insan çaresizse ya da çare sizseniz, yok olan hayatları görmezsiniz. Ayrıldı sahilden, titrek adımlarla kafasını önüne eğerek yürümeye devam etti. Kar iyice oturmuştu yere, kıştı, soğuktu. Üşümüyor ama terliyordu. Paltosunun önünü açtı, rüzgârı hissetti bedeninde, üşüyen hala teni değildi, içiydi. Uyku da bastırmıştı iyice, iki gündür yevmiye peşinde koşuyordu, toplasan üç saat uyumamıştı. Karşısındaki parkın üzerindeki serili karı gördü, kendini sırtüstü bıraktı kara. Göğe baktı, düşen karları izledi, gözlerinin içi gülerek Tanrı’ya “verdiğin emaneti sana teslim ediyorum, iyi bak,” dedi. Uyku böyle güzelken kim bilir ölüm nasıldır, diye düşündü. Elini cebine atıp yirmi TL’yi ve paltosunun iç cebindeki kalemi çıkardı. Elleri titreyerek, paranın üzerine büyük harfler ile KIZIMA O AYAKKABIYI ALIN! yazdı. Avuçlarında sıkıca buruşturdu parayı, sıktı elini. Gözlerini kapadı, uykuya bıraktı kendini… Bir gün sonra… Bütün haber kanalları parkta ölü bulunan adamı konuştu, gazeteler harıl harıl ilk sayfalarına taşıdı resimlerini… Koca koca puntolar ile KIZIMA O AYAKKABIYI ALIN! yazdılar. Ülke seferber oldu kızı için, sayısızca ayakkabı yolladılar, sırf geceleri rahat uyuyabilmek için! Çifter çifter ayakkabılardı bunlar, birisi sağ ayağa, diğeri… Peki, bu insanlar dün neredeydi, insanın vicdanı sadece acı anında mı peyda olur? İlla düşünmek için, zihni çalıştırmak için, bir kıyıma mı maruz kalmalıyız? Hayat bir yol, bizler ise yolcuları değil miyiz? Nerede duygudaşlık, hani insanlar? Empati hakkında hikâyeler yazılıyor artık, çünkü o kadar uzak kalmışız ki kendimizi başkalarının yerine koymamaya, anca sözlerde yaşar olmuşuz, benlik her şeyi bitirmiş.
··
188 views
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, galiba en kısa hikayeniz bu olmuş:) Engel ile de bir konu başlığı vardı, o da olsa olurmuş güzel güzel. Temayaya uygun vurucu bir hikaye- başta adamı engelli sandım gerçi. Bir tek sondaki öğretici kısım belki olaya köşe yazısı havası vermiş. Güzel ama hepsi . Teşekkürler
Tayfun okurunun profil resmi
Yorum için ben teşekkür ederim. Aklım yettiğince yazamaya çalıştım. Asıl yazmak istediğim beyazdı, karda olabilirdi. Çok şükür bunun içerisinde ikisini de kullandık. Umarım temanın pek dışına çıkmamışızdır. Keyifli okumalar.
Gülşen Birinci okurunun profil resmi
Oy Tayfun kardes ne ettin. Yok yok aglamıyorum gözüme toz kactı.. Kalemıne yüregine saglık ..
Tayfun okurunun profil resmi
Teşekkür ederim... Desteğin her vakit bende, benimle...
İlyas Cücük okurunun profil resmi
Yılın belirli günlerinde ve sadece sosyal medya üzerinden hatırlayıp paylaşımlarda bulunuyoruz. Benim abim de zihinsel engelli arada kızıyorum ona yalan yok tartıştığımız da oluyor bazen çok sinirleniyoruz ben ona sövüyorum o bana sövüyor sonra oturup birlikte film izliyoruz. İş arıyoruz mesela devletin koymuş olduğu kural gereği her şirket enaz bir engelli personel çalıştırmak zorunda işkur dan internet üzerindeki belirli sitelerden bakıyorduk artık bakmıyoruz çünkü aranan kriterler çok saçma “ üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun en az bilmem kaç yıl tecrübesi olan gibi “ bu beceriye sahip olan engelli vatandaşımız var mı evet var ama herkes o özelliklere sahip değil benim gördüğüm şu açıkçası herkes işine geldiği gibi. Son olara şunu belirteyim bir gün değil her gün bizimleler bir gün değil her gün umutları var bir gün değil her gün kendi ayakları üzerinde durmaya ihtiyaçları var bir gün ÖLÜCEZ ve tek kalacaklar kendi ayakları üzerinde kalsınlar.
Tayfun okurunun profil resmi
Herkes işine geldiği kadar duygudaş ve yine işine geldiği kadar dost ile arkadaş. Canlı türünün en bariz örneğidir, hep bana, hep benim olmalı demek! Nefsin ve hırsın kölesi olanlarız. Koskoca geyiği dahi kimseyle paylaşmak istemeyen aslanların, avını başka avcılardan saklayan avcıların yaşadığı dünya burası. Aklı ermeyen hayvan bunu yapıyorsa, Aristoteles'in dediği gibi "düşünen hayvan olan insan," neleri hesap etmez ki! Yorumun için teşekkür ederim. Dilerim abi kardeş huzur ve mutluluğun da daim olduğu bir hayatı yaşarsınız. Mutlu kalın.
Tayfun okurunun profil resmi
Şubat ayı gibiyim, sonum hep eksik...
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Başlık için vurucu seçimi yapmışsın.Akıl berrak çünkü👍🏻
Sükûnet okurunun profil resmi
Tayfun Bey kaleminiz daim olsun.. Belki bir gün kelimelerden gelen bir esinti, Empati'siyle alır götürür bizide..
Tayfun okurunun profil resmi
Öyle umut ediyoruz, insanız ve ağlamalıyız... Ağladıkça başkalarının gözyaşlarını görmeliyiz.
Gülci okurunun profil resmi
Umursamaz bakışlarınız çirkinleştiriyor yüzünüzü.İzliyorsunuz sadece izliyorsunuz.Çünkü kahrından ağlayamayan bir babanın dökemediği gözyaşı olamadınız hiç.Omuzlarınızdaki yükün farkında değilsiniz.Anlamıyorsunuz ve hiç bir zaman anlamayacaksınız. Siz bilmiyorsunuz çocuğuna istediği bir çift ayakkabıyı alamamanın verdiği acıyı.Vitrinlerin önünde beklemediniz hiç bir elbiseyi almak için çünkü istediğiniz her şeye sahip oldunuz hatta bazılarını hayatına bile. Nefret dolusunuz hepiniz, mide bulandırıyor şehvetleriniz.Kendi at gözlüğünüzden bakıyorsunuz hayata. Deprem sonrası gibisiniz.Merhametinizi, sevginizi kaybetmişsiniz denizin dibinde.Sevgisizsiniz...!! Yakmışsınız en önemli duyguları en büyük yangınlarda.İçinizde insanlığa dair en ufak bir kırıntı dahi bulunmazken, nasıl oluyor da sığıyorsunuz bedeninize ?.Utanmadan, kızartmadan nasıl nefes alıyorsunuz yeryüzünde, nasıl tüketebiliyorsunuz oksijeni.....!!!!
Tayfun okurunun profil resmi
Hala yazıyor musun şiir?
5 next answer
Rahime okurunun profil resmi
Elinize sağlık Tayfun Bey. Konu olarak güzel bir seçim yapmışsınız. Ağır dram. Ama keşke sadece empatiyle geçiştirmeyip, bir kaç şeye daha değinseydiniz. O babaya iki günde iki bin un çuvalını indirdip 70 tl kazandıran sisteme de biraz sözseydiniz işte o zaman Toplumsal Gerçekli bir empati öyküsü derdim. :) Tabii bu haliyle de gayet güzel.
Tayfun okurunun profil resmi
Çok haklısınız efendim. Çok güzel bir yere değindiniz. Belki ilerki zamanlarda geliştirilebilir. Muhakkak dikkate alıp, öyle bir yol izlemeye çalışacağım. Yorumunuz için teşekkür ederim.
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.