Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
Terketti Hatun Ziyaretgâhı Ayrıldıktan sonra, geçmiş zaman aşıkları gibi seni kalbime gömdüm Muazzez. Altında yatır olan araziden farkı yok şimdi. Yeni bir aşk inşa edemiyoruz; tam başlayacak oluyoruz, senin yattığın yere denk geliyor, dozerler çalışmıyor, kepçeler kırılıyor, gelen korkup kaçıyor. Olmadı çok denedim. Ruhumda bir şehir efsanesine dönüştün resmen. Utanmasam, arada bir görünüyor diyeceğim. Bütün kadınların arkasından ifadesiz gözlerinle sen çıkıyorsun sanki. Orada değilsin biliyorum ama ne zaman bir kadına sarılacak olsam, orada, gittiğin kapının eşiğinde durup dik dik suratıma bakıyorsun. Tövbe deyip çekiyorum elimi kadının üzerinden. Tövbeyi duyan, tekmeyi basıp kaçıyor Muazzez. Hakan anlattı, onların eski evin arkasında da varmış yatır. Sabahları aptes almaya geliyormuş. Geldiğinde hazırda bulsun diye, ibrikle su bırakıyormuş annesi bahçeye, yere seccade seriyor, tespihleri yanına diziyormuş. Korku böyle bir şey Muazzez; insana her şeyi yaptırır, bunu bir âşıklar, bir de inananlar bilir. Hazır olda bekleyip, ya gelirse diye bahçeye aptes suyu bırakıyorsun, ya dönerse diye tedariki elden bırakmıyorsun. Gel gör, bizim evde de her şey bıraktığın gibi; bir şey değiştirmedim, değiştiremedim. Gelirsen diye terliklerini kapının ağzına bıraktım, iki senedir ayaklarını bekliyorlar. Ayna yüzünü, bardak dudağını, ellerim saçlarını pencere gözlerini bekliyor. Mutfakta, banyoda, koridorda, kitaplarda, kapının kolunda bile yokluğunun izi... Sen seversin diye antepfıstıklarını masanın üzerinde bırakmıştım, dün gece bir onlara baktım, bir kendime. Çok fena saldık kendimizi canımın içi, çık gel karanlığından topla bizi... Fakat hakkını teslim edeyim çok muhterem zatmışsın Muazzez. Hani tabelanı yaptırıp göğsüme assam, desem ki, "Burada bir muhterem zat yatıyor", seni bekleyen kollarıma çaput bağlarlar, gözyaşlarıma dilek taşları atarlar, yani o derece... Gelene geçene seni anlatıyorum, arkadaşlarımı aşktan soğuttun. dilimin tespihi oldun. Tekke ve zaviyeler kapanalı hani oldu; senin ziyaretgâhını kapatamadık gitti; sabah akşam sendeyim, çok fena çarptın beni be Muazzez. Hakanlar taşınmışlar bak o evden. "Annemi yatırın başından eve sokamaz olduk, her gün dünyanın dileğini diliyor, gerçekleşmezse, 'Hoş tutmuyorsunuz muhteremin gönlünü, sizin yüzünüzden kabul olmadı' deyip bize sarıyordu; sonunda babam sattı evi, dedemlerin üst katına taşındık" dedi. En azından altımızda anamla babam yatıyor, git ne dileyeceksen babamdan dile demiş Hakkı Amca. Evin altında yatır olsa kalkıp taşınırsın tabii. Gittiğin yere de seninle gelecek değil ya... Ama işte sevgili gönülde metfun olunca bırakıp gidemiyorsun be Hakkı Amca, söküp atamıyorsun, kalbin de kabrin de nakli mümkün ama aşkın nakli olmuyor. Çok denedim, iki yıldır her yolu denedim Muazzez. Etrafına tel örgüler çektim, kapına teller bağladım, her gün sana bir Fatiha yolladım, olmadı. Ama alıştım Muazzez, bundan sonra yokluğunla geçecek zaman. El pençe divanım huzurunda. Sana tahsis ettik yürek denilen arsayı; koy in cin top oynasin; koy anılar cirit atsın. Anladım, sensiz bana bu dünya dar. Kabulümdür; kalbimin senin gibi bir yatırı, birlikte geçen yılların kadim bir hatırı var.
Tarihi Hoşça Kal Lokantası
Tarihi Hoşça Kal LokantasıŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20175,5bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.