AĞLAYABİLSEYDİNİZ, ANLAYABİLİRDİNİZ. BU DÜNYA DÖRT KÖŞE DEĞİLDİR...
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1.Sanığın TCK’nun ilgili maddesi gereğince İDAM cezası ile cezalandırılmasına,
2.Sanığın isnat edilen suçun kesin olarak işlendiği yönünde kanaat getirildiğinden herhangi bir indirim yapılmamasına, cezasının müebbet hapse çevrilmesi yönündeki talebin reddine,
3.Sanığın 7 gün içerisinde temyiz başvurusunda bulunabileceğinin ihtarına, 01/01/1964
İşte kerliferli bir idam hükmü! Sanığa ipe götürecek hammadde. Adalet, bir ülkenin olmazsa olmazıdır. İnsan kendi kendine adalet ihtiyacı hissetmez. Bir insan topluluğu oluştuğu an adalet kaçınılmaz bir gereksinim haline gelir. Adaletin olmadığı yerde toplumlar yok olmaya mahkumdur. İnsanın vicdanıdır adaletin başladığı yer. Vicdan muhakemesi olması muhtemel adaletsizliklerin önüne geçer. O yüzden en küçük bireyden başlayarak adaleti benimsemeli, onun gerekleriyle hareket etmeliyiz.
İnsan ancak karşısındakini özgür kıldığı kadar özgürdür. Bu ne mi demek? Özgürlüklere olan saygınız sizin özgürlüğünüze anlam katacak olandır. Çevrenize salgıladığınız özgürlük kadar özgür olursunuz. Özgürlük, adalet, vicdan, empati gibi kelimeler birbirleriyle sıkı bir aidiyet içerisindedirler.
Necip Fazıl Kısakürek, tartışmalı bir yazar. Seveni çok sever, sevmeyeni ise nefret eder. Ben iki tarafta da yer almıyorum. Bir yazarın kendi kişiliğinden çok yazdıklarıyla ilgilenmemiz daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Hemşehrim olması hasebiyle hakkında pek çok bilgiye sahibim. Gerçi benim memleketim şairlerin memleketidir. Çok olunca sahiplenme duygusunu pek taşıyamıyorum :)) Havasından mıdır suyundan mıdır ilham vermiş pek çok yazarımıza. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşamıştır. Ondan önceki hayatını çöp diye nitelendirir. Arvasi ile tanışıklığından sonra daha çok dini bir hayat sürdüren Kısakürek'i birçok kişi ''menfaat neredeyse rotası da orası bu adamın'' diye değerlendirilmesine sebep olmuştur. Kim bilir belki de öyle. Sosyal medyada da baya popülerdir Kısakürek. Önüne hangi cümle gelirse altına bir resim de bir isim yapıştırıp paylaşabiliyor insanlar. Devir teknoloji çağı, bilgiye ulaşmak çok basit ancak kirliliğin önüne geçilmesi de zor oluyor.
Evet ne diyorduk. Tiyatro. 1964 yılında kaleme alınmış Reis Bey. Oğuz Atay'ın Korkuyu Beklerken'i ve Şinasi'nin Şair Evlenmesi'ni okumuştum. Haliyle Türk tiyatrosu denince de aklıma bu iki kitap geliyordu. Kısakürek’in böyle tiyatro eserlerinin olduğunu bilmiyordum. (Bir adam yaratmak) kitap önerileriyle beni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayan birisi de bu kitabı önerince okumakta kaçınılmaz oldu. Beklentimin çok üstünde bir eser okudum. Kendimi hangi karakterin yerine koyacağımı şaşırdım bazen. Birine küfrederken 10 sayfa sonra üzüldüğüm oldu. Böyle git-gellerle 2 gün içinde bitiverdi kitap.
Biri haksızlık ettiğinde sanmayın ki yanına kar kalsın. ''keser döner sap döner, gün gelir hesap döner'' diye özlü mü özlü bir söz vardır. Keza, yaradan haklının hakkını yerde komuyor. ''Hakim itham etmez, ancak takdir eder.'' Hakim, şüpheliyi itham edercesine yargılıyor. Şüphelinin adaletin tecelli edeceğine yönelik inancı kırılıyor. Savunmasını yaparken de bu ruh haliyle savunma mekanizmasını devreye sokamıyor. Hakim ön yargılı. Olmuş olabileceğin değil de olmuş olanın hükmüyle yargılıyor. Kendinden emin. Hayata 65, mesleğine de 30 seneden fazla emek vermiş. Haliyle eli güçlenenin zehirli bir yılana dönüştüğü bir ortamda onun da bu zehirlenmeden kaçamayacağı aşikar. Ne derlerse dinletemiyorlar hakime. Verdiği kararı gözden geçirmeyi ya da yargılamayı uzatmak istemiyor. Ona göre her şey ortada. Kıskıvrak yakaladı suçluyu. Helal doğrusu.
Usul şöyledir: Her sanığı, suçu sabit oluncaya kadar masum kabul etmeye mecburdur hakim. Özellikle bir adamı idam
sehpasına gönderiyorsan aşırı özen ve önem göstermen gerekir. Savcının, avukatların çabaları sonuçsuz kalıyor. Savcının, avukatların bilhassa sanığın çabaları faydasız kalıyor. Reis, dediğim dedik...
Böyle ilerleyip gidiyor eser. Daha fazlasını okuyarak anlayabilirsiniz. Necip Fazıl'la tanışmak isteyenler için sağlam bir giriş kitabı. Hem su gibi akıp gidiyor. Güvenin bana :) Özellikle ön yargı ve vicdan olgusu ile alakalı dersler çıkarabileceğiniz nitelikte. Keyifli okumalar diliyorum.