Gönderi

80 syf.
·
Not rated
Simon De Beauvoir Sade'ı Yaktı MI ?
Ben hayatımda ilk defa Simone de Beauvoir'i okuyorum.Uzun zamandır okumak istediğim yazarlar arasında önde gelen isimlerdendi.Hakkında da az biraz bilgim vardı.Başat olarak kendisi feminizmin önde gelen simalarındandı ve Jean Paul Sartre ile kalıplara sığmayan bir ilişkileri vardı. Feminizmin kadınların cinsel özgürleşmesiyle olacağını söylüyordu.Bildiklerim ne yazık ki bunlarla sınırlıydı ve doğruluğundan emin değildim. Marques de Sade'ı ise daha önce hiç duymamıştım.Sonradan araştırdığıma göre kendisi sert erotik eserler yazıyordu. Simone de Beauvoir'in dediğine göre ise bu eserleri kadınlara karşı işkence boyutuna varan bir cinsellik içeriyordu.Ve hiçbir devirde kabul görmeyecek laflar ediyor,suçu ve suçluluğu savunuyordu.Daha kötüsü ise çoğu zaman işine geldiği gibi davranıyor,düşüncelerinde bile iki yüzlülük ediyordu.Bu benim gibi her şeyin idealini düşünen,insanların içinde saf kötülük olmadığını benimseyen biri için çok yanlıştı.Fakat ben burada Sade'ı eleştirecek değilim.Çünkü hakkında ona tüm açılarıyla eğilen bir kitap okusam da bunu kendi yazdıklarını okumadığım için bilemem.Zaten ölü birini de yakmaya karar verecek ona yargıçlık yapacak kişi ben değilim.Zaten yargıcı olsaydım da yargıya inanmayan birinin(anlatıldığına göre) cezalandırılması hiçbir anlam ifade etmiyor olmalıydı. Ben burada konuşan kişiye Simone de Beauvoir'e eğilmek istiyorum.Çünkü neden böyle bir kitap yazmış sahiden merak konusu.Ve asıl ulaştığı sonuç tepeden ve sığ biçimde bakıldığında-yani benim bakabileceğim gibi-onun feminist ideolojisine hiç uygun değildi. Simone de Beauvoir neden bu adamın yakılmaması gerektiğini düşünmüş,niçin onu incelemişti?Bu sorular hep kafamda döndü durdu. Simone de Beauvoir,Sade'a daha çok içinde bulunduğu felsefi akımın penceresinden ,varoluşculuktan bakıyor ve bireye bireyin özgürleşmesine bu fikirlerinin ne katkı sunacağını belirlemeye çalışıyor gibiydi.Kimi yönlerini eleştiriyor bir çoğunu mantıklı bularak ona hak veriyordu. Sorumun cevabını ise kendimdeki tüm kalıpları yıkmakla buldum.İyilik ve kötülük kalıpları güç ve güçsüzlük kalıpları Çin felsefesinde ying ve yang denen Star Wars da dahi vurgulanan bu güçle iç içe geçmiş kavramlar...Ve hepimizin bunlara koyduğu kesin sınırlar iyilik şöyledir,kötülük böyledir diye ahkam kesmelerimiz ve topluma yaranmaya çalışmalarımız ne boşmuş meğer! İnsan çoğu kez iyilik yaparak kötülük yapar,hak vererek aşağılarmış. Simone de Beauvoir Sade'ı aslında kendi silahıyla vurmuş ya da belki ona vurulmuş.Ona hak vererek ancak bireyliğin böyle gerçekleşeceğini söyleyerek,ona katılarak aslında geçiştiriyor savuşturuyor onu sanki.Çünkü Sade her zaman suçlu olmak istemişti.Ancak suçulukla özgürlüğü paydaştırmıştı. Simone de Beauvoir ise onun aslında bir suçlu bile olmadığını söylerek yani onu aklayarak onu tutsak ediyor.Adalet de yargı da çoğu zaman bunu yapar aklayarak insanları tutsak eder.Ama çoğu zaman hapse atıp mahkum ettiğinde özellikle fikirleri olan mahkumlar düşünceleri ve seslerini en yükseğe yani geleceğe aktarabilir.Çünkü içten içe her zaman acı çekenler sevilir.Sade da şehvet ve acıyı öyle bitişik görür zaten. Sözlerimi Simonde de Beauvoir'in Sade hakkında söylediği bir cümle ile bitirmek isterim ^Sözde özgür insanların düşman dünyasında öyle mutsuzdur ki cezaevinin güvenlikli ve yalnızlıklı havasını niçin seçmediği üstünde düşünülebilir^. Bu cümlenin aslında Sade'ın hapishanede yatıp,cezasını çekip aklanmak istemediğine kanıt olabilir benim tüm düşüncelerimin çelişkili ve mantıksız olduğuna da işte hayat da böyledir kötü ve iyi arasında belirsizlik olduğu kadar doğru ve yanlış arasında da belirsizlik vardır.
Sade'ı Yakmalı mı?
Sade'ı Yakmalı mı?Simone de Beauvoir · Yapı Kredi Yayınları · 2019651 okunma
··
24 views
Batuhan okurunun profil resmi
Emine eline sağlık güzel bir inceleme olmuş
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.