“o mahur beste çalar
Müjgânla ben ağlaşırız.''
İncelememe bu sözlerle başlamak istedim.
Çünkü biliyorum okuyan, okumayan kitabın ismini duyan herkesin aklından geçecektir.
Peki burda 'mahur' nedir? Müjgân kimdir?
**Mahur besteyi çalan “o” herhangi bir enstrüman, müjgan ise Klasik edebiyatın kirpik remzidir: Geniş bir hayal ve rüya dünyası içinde bu beste yalnızlığı lirik bir eda ile anlatan, insani özü yalnızlığı noktasından kavrayan bir senfonidir.** (kaynaktan alıntıdır.)
Kendilerinin 3. yıldönümünü geçtiğimiz ay kutladığım bu nasıl adlandırayım bilemedim bu mağrur kitabı şiddetli bir kararla alıp okumaya başladım.
Türk Edebiyatına yatkın olmadığımdan ötürü başta tereddüt ettim.
Ve söz konusu Ahmet Hamdi Tanpınar ise...
Öncesinde arkadaşımla kitapla ilgili konuştum sonrasında kitapla ilgili çok faydalı bilgiler içeren bir makale okudum.
İyi ki de okudum, yoksa ben Mahur Beste kimdir tanımazdım.
---Mahur Beste bir kitap değil bir KARAKTERDİR.
Bunu okuyanlar bilir, bilmeyenlere duyurulur.
Tanpınar bir roman yazmamış, bize tasvir ettirdiği kişilerle, konularla, mekânlarla bir karakter oluşturmuş bulunuyor ve o karakter kitaba ismini vermiş ve bu karakterimiz diğer eserlerinde de karşımıza çıkacak (imiş).
---Mahur Beste de OLAY yok.
Kitapların ortak özelliği mutlaka bir olay vardır lakin zannımca Mahur Beste’de bir olay yok.
Tanpınar bütün gücü ve kuvvetini kullanarak bilinçaltımıza karakter analizi yapmamızı istiyor.
Biri bana kitabın konusu nedir diye sorarsa direkt bu cevabı veririm. ‘’Karakterler üzerine analiz.’’
Ve kitabımızda zaman yok.
Nasıl mı yok, bas baya zaman yok.
Tanpınar okurundan zamanı gizliyor ve bunu o kadar ustaca bir şekilde yapıyor ki bir bölümde veya konuda değil de okurken satır aralarından çekip çıkarmamızı istiyor.
Ben şimdi neyden bahsediyorum?
Şimdiden mi, geçmişten mi, gelecekten mi?
Bunu okurken bizim bulmamızı istiyor.
---Mahur Beste SİZSİNİZ
Evet, efendim Tanpınar diyor ki;
Mahur Beste sizsiniz sizin kendiniz, toplumunuz, içinde bulunduğunuz hayat.
---Mahur Beste Medeniyet romanı!
*bir medeniyet
‘’insanı yapan manevi kıymetler manzumesidir.’’
Şimdi kitapla ilgili bir şeyler yazalım.
Tanpınar’ın roman türündeki bu ilk denemesi 1944-1945 yılında yayınlar. Toplamda 7 bölümden oluşan kitabımız ‘’İki Uyku Arasındaki Düşünceler’’ ile başlıyor. Bölümlerin içeriği ile ilgili bilgi vermeyeceğim Behçet Bey ile başlıyoruz burdan sonra Cavide Hanım’ın gelişini bekliyoruz ama hiçte öyle olmuyor. Onlarca karakter, onlarca kişilikle karşı karşıya bırakıyor bizi Tanpınar, yer yer gerilim hissettiğimi söylemem gerek. Bu bölümden sonra birçok karakter ile karşılaşıyoruz ve bütün olaylar Behçet Bey’in etrafında oluyor. Hepsi birbirinden bağımsız (gibi gözükse de) bölümlerde karakterleri tanıyoruz. Tanımakla kalmıyor her bölümde farklı bakış açıları, toplum düzeni bu toplumdaki hayat düzenleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Kitabımız Abdülhamid’in padişahlığı döneminde geçiyor ve o dönemin özelliklerini de karşımıza çıkarıyor. Ve hepimizin de bildiği üzere olmazsa olmazımız musiki…
Buraya da bir bölümde yoğun olarak değinmiş sevgili Tanpınar.
İstanbul mu İnsan mı? Yazarımız aynı zamanda İstanbul üzerinden insanlara özgü özellikleri ustaca aktarıyor.
Bütün İstanbul’u dolaştım!
Özel Parantez: Garip Bir İhtilalci
Sabri Hoca kitapta sanırım en sevdiğim bölüm ve karakterlerden birisiydi.
‘’Hoca, o devir İstanbul’unun bütün tarihini yaşayanlardandı. Katılmadığı vak’a yok gibiydi. Hiçbirine şahsiyetinden mühim bir şey katmadan, en yakınlarına bile kendilerini kabul ettirmeden her hadiseye girip çıkmış, daima ön safta, en tehlikeli yerde bulunduğu halde, garip bir talihle, bir türlü kendini göstermemiş bir adamdı…’’
Burada neredeyse Sabri Hoca’nın tüm kişiliği yer alıyor ki daha fazlası da var.
Kitapla ilgili yazılacak çok şey var ama daha fazla yazamayacağım.
Okuduktan sonra “Özlem” duygusunu canlandırdığını belirtmek isterim.
Ve son olarak bu alıntıyla sonlandırmak istiyorum incelememi.
“Sizde garip bir mazhariyet var, Behçet Bey; herkes gibi maddesiyle gezinen bir insan olduğunuz hâlde bir rüyaya benziyorsunuz.”
Rüya mı? Gerçek mi?