Eşya ve hadiselerin aslını, özünü, cevherini araştırırken galiba öyle bir sırrı tırmıkladım ki, bu sır şahlandı, beni çarptı, mesut ve rahat insani körlüğümün nezaret ufkunu kararttı; ve artık hiçbir şey görmemek yerine, ensemden bastırıp bana dipsiz bir kuyuda yokluğu göstermeğe kalktı.
Bu kuyuda, "öz ağzımdan kafatasımı kusarcasına" Allah'ın gölgesini gördüm.
Maddenin mahbus olduğu kaba bir dört köşe içinde, birtakım eşya ve hadiseleri düzenleyip Allaha var diyenlerle, yine birtakım eşya ve hadiseleri düzenleyip Allaha yok diyenlere nisbet, ruhumda beşeri kanunların tezgahı o türlü devrildi ki, bu devrilişin altından yalnız Allah doğrulabilirdi.
Her şeyi o türlü kaybettim ki, Allahı kazandım.