Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

388 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
”Kabulleniş bir yöntem, inanç ise bir kazanımdır.”
“Yapmış olduğum bu inceleme de spoiler vardır. Okumadan önce lütfen bunu göz önünde bulundurunuz.” Aleksandr Sergeyeviç Puşkin 19.yy Rus edebiyatının öncülüğünü yapan isimdir. Şair kısa yaşamının ardında müthiş eserler bırakmıştır.. Bir roman değil, şiir-roman yazıyorum; cehennemi bir fark aralarında!” diyerek yazmaya başladığı “Yevgeni Onegin” işte onlardan biridir.. Puşkin, 1823’de Sürgün hayatında yazmaya başladığı bu eserini 1830’da tamamladı. Sekiz bölümlü şiir-roman 366 kıta ve yaklaşık 5200 dize’den meydana geliyor..Kıtaların her biri, şairin bu romanda yaratmış olduğu ve edebiyat dünyasında ilk kez rastlanan bir kafiye düzeniyle yazılmış.Bazı Edebiyat tarihçileri tarafından bu “Onegın Kıtası” olarak adlandırılıyor.. Yalın bir Rusça ile yazılan eseri başka bir dile çevirmek neredeyse imkânsız.Bu düşünceye Rus asıllı yazar Vladimir Nabokov da kısmen katılmaktadır. Nabokov’un çeviri-şiir konusunda özet olarak söylediği şudur: “Yevgeniy Onegin romanında mevcut olan uyaklı şiir, gerçekten de bu uyaklar korunarak çevrilebilir mi? Sorunun cevabı, tabii ki hayır’dır. Kafiyeyi yeniden üretmek ve aynı zamanda tüm şiiri kelimesi kelimesine çevirmek matematiksel olarak mümkün değildir.” Kendisi bu eserin İngilizce’ye çevirisinin altından ancak 15 yıllık bir çalışma ve 1100 sayfalık bir yorumla ancak düzyazıya dönüştürerek başa çıkabilmiş.. Şairin biyografisine baktığınız zaman hayatının da en az yazdığı şiir-roman kadar trajik olduğunu görüyorsunuz. Yasakçı zihniyete karşı koymaya çalışması ,(Tanıdık geliyor değil mi?)Düşüncelerinden dolayı sürgün edilmesi, sürekli polis baskınlarına maruz kalarak, yazdıklarına sansür uygulanması inanılır gibi değil..Hele ki Şiir’den anlamayan sığ bir kadına aşık olması ve bu kadın uğruna komplo olduğu düşünülen bir düello da hayatını kaybetmesi trajedi değil de, nedir? Eserin konusuna gelecek olursam, genel hatlarıyla bir aşk hikayesini konu alsada Puşkin, o dönemin Rusya’sına kent ve taşra insanına da ışık tutuyor.Olaylar 4 ana karakter olan Yevgeni Onegin, Tatyana, Vladimir Lenski ve Olga çevresinde gelişir ve geçer.. Yapıta adını da veren baş kişilerden Yevgeni Onegin gelmiş geçmiş dünya yapıtları, kahramanlarının en çetrefil, en karmaşık, en çelişkili olanlarından biridir.Küstah ve sevimsiz biridir Onegin, romantik okurlara hitap etmez, edemez.. Puşkin’in bu iflah olmaz, küstah karakteri aynı zamanda iç özgürlüğünü kaybetmiş acınası biridir de.. Bunu şu şekilde açıklaya’yım; Bir sürgündür Onegin.Önce kendi benliğinden sürgün olur, sonra ana yurdundan sürgün edilir.. Yaban çevrelerde bir yabancı olarak özgürlük arayışı içinde gezinip durur..Peki arayıp durduğu bu iç özgürlük tam olarak neydi? Bunun tanımı ise en iyi şu şekilde yapılabilir; “İç özgürlük, tutsak edilmiş olmaktan ve kuşatıcı sahip olmaktan kurtulmak yani hoşumuza gitmeyen her şeyle iç çatışmaya giren ve göz diktiği her şeyi umutsuzca sahiplenmeye girişen ben’den kurtulmaktır. Öz olanı yakalamayı bilmek ve ayrıntıyla artık ilgilenmemek insanın derin bir hoşnutluk duygusuna erişmesini sağlar ve ben’in fantazileri! o duyguyu hiçbir şekilde etkileyemez. Dolayısıyla “özgür olmak” zihne egemen olan ve onu karanlıkta bırakan çatışmaların baskısından kurtulmaktır. Yaşamı, alışkanlıkların ve zihin karışıklığının zorladığı eğilimlere teslim etmek yerine kendi eline / kontrolüne almaktır. Dümeni elden bırakmamak, yelkenlerin rüzgarda çırpınmasına izin vermemek, teknenin akıntıya kapıntısını engellemek, teknenin burnunu belirlediğimiz rotada tutmaktır.” İşte Onegin karakterinin eksikliğini hissettiği şey tam olarak buydu.Ama karakter evrensel acıyla o kadar meşguldü ki, gerçeğin tam olarak farkına varamıyordu.. Karakterimiz yükse k toplumun gösterişine ve sahteliğinede her fırsatta isyan eder..Yazar zaten onegin’in bu duruma olan isyanını çeşitli betimler ile dile getirir.Ancak gel gör ki;Bu duruma isyan eden çelişkili karakterimiz o toplumun bir parçası olduğunu da kabullenmekten geri durmaz.Bu düşünceyi şu alıntı ile destekleyeyim; “Terketti benim Yevgeni’m. Fırtınalı zevklerden artık vazgeçip, Onegin evine kapandı, Esneyerek kaleme sarıldı, Yazmak istiyordu- ama sabırlı çalışma Tiksindirici geldi ona;hiçbir şey Çıkmadı kendisinin kaleminden, Ve giremedi ateşse loncasına, Haklarında bir yargıda bulunamayacağım, Zira içlerinden biri olduğum insanların.”s.51 Romanın seyri Onegin’in amcasının hayatını kaybetmesi ve kalan mirasa sahip çıkması için köyde’ki yurtluğa yerleşmesiyle yavaş yavaş değişmeye başlar. Zaten Onegin, şair ruhlu genç lenski ile burada tanışır ve arkadaş olur.Bir birinin tam zıttı olan bu iki dostun arasında ki farkı Puşkin, şu sözler ile açıklar: “Dalga ve Kaya, şiir ve düzyazı, buz ve yalaz .” Romantik ve Tutku dolu olan genç Lenski aynı köyde yaşadığı Olga ile gözlerini kör eden bir aşka yelken açar.Onun için coşkulu aşk şiirleri yazar.Ona olan sevgisini her fırsatta dile getirmekten ve bunu dışa yansıtmaktan da geri durmaz... Onun bu halini büyük bir kayıtsızlıkla izler Onegin..”Mutlu mutlu bir atım.“diye ortalarda gezinen Lenski’nin bu durumunu okumak benim de zaman zaman göz devirmeme neden olmadı değil.Puşkin onu günün birinde bindiği o mutluluk atından yere çok sert düşürecekti haberi yok:) Olga her ne kadar duru bir güzelliğe sahip olsa da, Onegin onu çok sığ ve sıradan bulur. Onun asıl dikkatini çeken Olga’nın ablası Tatyana’dır... Ahh Tatyana...Nasıl, dikkatini çekmesindi ki?O yabanıl güzelliğine tezat gözlerinde ki melankolik ifade insanı serseme çeviriyordu.Kökleri sağlam, güçlü bir kişiliğin izleri üzerine takındığı sükûttan bile belli oluyordu... Bu noktada şüpheye düşmeden net bir ifade ile şiirin gerçek Kahraman’ın Tatyana olduğunu söyleyebiliriz. Ne istediğini bilen, akıllı ve olumlu bir tiptir Tatyana..Daha önce hiç bir Rus kadın karakterini bu kadar güçlü ve gözü pek okumamıştım.. Onegin karakterine kendinden izler katan Puşkin belki de bu karakter ile kendi ideal kadın tipini yazmıştır.Kim bilir... Aşk Onegin’in çok uzağın da Tatyananınsa çok yakınındadır..Onegin’e karşılıksız bir aşk’la bağlanan Tatyana yüreğinde ızdırabın dik âlâsını yaşar.En sonunda duygularını samimi ve içten bir mektupla dile getirmeye karar verir.Samimiyet ve içtenliğin izlerini taşıyan o mektup ise şu şekildedir; “Deneyimsiz bir ruhun aldanışı bunlar! Ve bütünüyle başka türlü verilmiştir hüküm... Varsın öyle olsun!Ben yazgımı Bundan böyle sana teslim ediyorum. Önünde senin döküyorum gözyaşlarımı, Senin koruyuculuğunu yalvarıyorum... Bir düşün...yalnız başımayım ben burada, Hiç kimse tarafından muradım anlaşılmıyor, Usum benim azar azar güçten kesiliyor Ve yokolma durumundayım ben susarak. Bekliyorum seni; tek bir bakışınla Umutlarını yüreğimin canlandır Ya da ağır düşümü benim yarıda durdur, Umarsız, hakettiğim bir azarlamayla! Bitiriyorum! Okumak yazdıklarımı ürkütücü... Utançtan ve korkudan donuyorum... Fakat güvencem benim sizin onurunuz, Ve kendimi cesaretle ona teslim ediyorum... “s.142 s.143 Aslında Onegin karakterini sevip sevmediğim konusunda bu noktaya kadar net bir cevabım yoktu.Ama Tatyana’nın karşısına geçerek dürüst bir şekilde mektubuna cevaben söyledikleri bende ki her şeyi netleştirdi. Realist bir yaklaşımla kendi ruhunda ki kusurların farkında olması ve bunu apaçak ifade etmesi bu Puşkin karekterini daha iyi anlamama ve sevmeme olanak sağladı...Onegin’in dilinden dökülünler ise şu şekilde; “....Ama ben mutluluk için yaratılmadım; Mutluluğa yabancı ruhum benim; Karşılıksız sizin yetkin artanlarınız: Ben artamlarınıza sizin değimli değilim. Bilin ki (buluncum buna bir inancadır), Evlilik bizim için ızdırap olacaktır. Ben, sizi ne kadar seversem seveyim, Alışırım ve o anda sevmekten vazgeçerim; Ağlamaya başlarsınız:gözyaşlarınız dökülen İşlemez benim yüreğime kadar, Tersine, daha kudurtur onu ancak.” S.162 Şiir de yanlış anlaşılmalara sebep olan bir sahneye de kısaca değinmek istiyorum... Genç Lenski bir davet verir ve Onegin bu davetin küçük ve gösterişsiz bir şey olacağını zannederken birden kendini eski anılarında olduğu gibi şaşaalı ve sahte kahkahaların olduğu bir yerde bulur.Bu durum onu çıldırtır ve Lenski’ye karşı saf bir öfke duyar.Bu öfke onda intikam alma isteği doğurur..Lenski’nin zayıf noktasının Olga olduğunun bilincin de olan kurnaz karakterimiz Olgayı dansa kaldırır ve Lenski’nin gözü önünde kıza kur yapar.Olga ise bunu memnuniyetle karşılar. Bazı incelemelere baktığım zaman bu sahneden kaynaklı olduğunu düşünüyorum Onegin’in Olgaya aşık olduğu yönünde yorumlar yapılmış bu yanlış bir düşüncedir.Eserde öyle bir durum söz konusu değildir.Bunu şu alıntı da daha iyi anlayacaksınız; “....Öfkelenmişti artık.Ancak süzgün kızın Farkederek çok şiddetli heyecanını , İncinmekten indirip aşağıya bakışlarını, Çehresini astı ve hiddet duyarak, Kendine söz verdi Lenski’yi çıldırtmak için. Ve bunun öcünü çıkarmak için.”s.228 Bir zaman sonra kırların Tatyanası Evlenerek Moskova’nın en gözde asilzadeleri arasında yerini alır.Yazgı Onegin ile Tatyana’yı bir davette tekrar karşılaştırır.Eski halinden oldukça farklı görünen bu kadını tanımakta güçlük çeken Onegin ona orada derin bir aşk ile bağlanır.. Peki değişen neydi?Yıllar evvel reddettiği kızla, şimdiki kız arasında ne değişmişti?Bu sorunun en iyi yanıtını yine Puşkin şu dizelerde veriyor: ”....Ah insanlar!sizler benziyorsunuz hepiniz Sizler kök anneniz olan Havva’ya: Size verilmiş olan, sizi çekmiyor, Sizi durup dinlemeden bir yılan çağırıyor Kendisine doğru, bir gizemli ağaca; Ki yasaklanmış meyveyi size versin: Onsuz sizin için cennet cennet değil.”s.361 Zaten bana kalırsa Onegin, Tatyana’yı değil onun eriştiği konumu ve ulaşılmazlığını arzuluyordu..Bu durumun bilincinde olan Tatyana evlenmiş olmasa bile Onegin ile olmazdı olamazdı..Hikayenin trajik yanı da burada zaten..Zira Tatyana’nın söylediklerine bir bakınız: “Siz beni beğenmemiştiniz… NedenŞimdi koşuyorsunuz peki ardımda?Neden ben sizin gözünüzün erimindeyim?Yüksek toplumun seçkin yerindeyim,Orada görünmek zorundayım diye mi,Kocam savaşta malul düştüğünden mi,Bu yüzden bizi sevmekte olduğundan mı saray?Şimdi benim herhangi bir yüz karamHemen herkesçe fark edilecek olduğundan mıVe getirebilecek olduğundan mı sizeGönül çekici bir onursal düzey?”s.381 Puşkin yapıtta vermek istediği fikri Tatyana’nın ağzından romanın en çok sevdiğim sahnesin de dile getirir: “Oysa mutluluk ne kadar olası, Ne kadar yakındaydı!Fakat yazgım benim Artık olmuştur belli.Sakınmasız, Belki de ben hareket ettim; Benim için büyülü sözlerle dökerek gözyaşlarını Yakarıyordu annem;umarsız Tanya’nın Oysa tüm kısmetleri arasında fark yoktu... İşte evlendim ben.Şimdi işte diliyorum, Siz beni bırakmak zorundasınız; Biliyorum:yüreğinizde sizin vardır Hem gurur, hem katıksız bir onur Ben sizi seviyorum (niye olayım içtenliksiz?) Fakat ben teslim oldum başkasına; Ömrüm boyunca bağlı kalacağım ona.”s.384 Altını çizmek istiyorum Tatyana “Seviyordum” değil “Seviyorum” ifadesini kullanıyor.Ama buna rağmen eşine olan bağlılığından da vazgeçmeyeceğini kesin bir dille belirtiyor. Burada bir teslimiyet, yazgıyı kabullenme kendisine verilene razı olma, sadakatin Aşktan daha üstün olduğunu vurgulama var..Yılışık sahiplenme yok, geçmişte takılı kalmak yok. Yaşanılan kedere, yüksek farkındalık ve bilinç düzeyinin sayesinde yenilmemek var.. Eh ne diyeyim en doğru olanı yaptı:) Çok uzun oldu farkındayım bu yüzden zahmet edip okuyan herkese sonsuz teşekkürler. İç’imizin özgür olduğu, o özgürlüğün bütün’ün hayrına olduğu an’lar diliyorum hepinize..
Yevgeni Onegin
Yevgeni OneginAleksandr Puşkin · Yapı Kredi Yayınları · 2020792 okunma
··
146 görüntüleme
Roquentin okurunun profil resmi
Wauww inceleme gibi inceleme :)Ayrıntısı bilgisi çok, okuyacaklara şahane yol gösterici olmuş:) Yaktılar Puşkin'imi:( Ellerine sağlık, çok seviniyorum şöyle şeylere vesile olduğuma:)
Lavinia K.T okurunun profil resmi
Ahh beğenmenize sevindim.Bir sonraki etkinliğinizi dört gözle bekliyor olacağım.😊
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.